Çorum, 25 Temmuz 1937

Bugün özellikle güzel bir gün geçirdik. Çünkü her şey Sağlık Müdürü Doktor Halit Bey ve meslektaşı Doktor Memduh tarafından birinci sınıf ayarlanmıştı. İkisi de bizim açık Ford’umuzla geldiler. Beş gün ziyaret ettik. Sonra dört küçük köye daha gittik. Artık daha doğru bir teknikle çalışıyoruz.

Önce caminin önünde herkes güzel bir biçimde toplanıyor. Sonra köyün tüm çocuklarının kaydı alınıyor ve tüberkülin iğneleri yapılıyor. Bu sırada da Müdürle birlikte ev, ev köyü geziyorum. Kadınların doğum oranları ve çocuk ölümleri ile ilgili istatistikleri dolduruyorum. Kapanış olarak da özel ilgi gören yanımızda getirdiğimiz kinini ücretsiz dağıttığımız poliklinik görüşme saatini yapıyoruz.

1-11

Bize eşlik eden doktorlar dahil herkes çok coşkuluydu. Motorize bir hekimlik hizmetinin toplum sağlığının iyileştirilmesinde tek yolu olduğu konusunda kendileriyle hemfikiriz. Çiftçiler hiçbir şekilde ihmalkâr değiller. Hatta tedavi olmak için ısrar ediyorlar. Bana ilginç gelen Müdür dahil, hiçbir erkeğin içeride kadın olan bir eve ya da kulübeye gitmeye teşebbüs etmediğini fark etmek oldu. Dostça ikna çabalarından ve kadınlar yüzlerini ağızlarına kadar kapattıktan sonra bize bilgi veriyorlardı.

Her yerde insanlar ürünlerinin başında, tarlalarda ürünler dövenlerle harman ediliyor. Tıpkı binlerce yıl öncesinde olduğu gibi. Döven tahtasının altında buğday tanelerini başaklardan ayıran taşlar var. Daha sonra her şey birlikte havaya atılıyor. Böylece sap samandan rüzgarla ayrılmış oluyor ve ürünler yerde belli bir tarafa düşüyor. Bu yöntem bizim model makinelerimizden daha iyi randıman veriyor olsa gerek. Bizim makinelerimizle hatırı sayılır bir miktar ürün parçalanıyor.

4-2                                       

Ovada 3 küçük köy olan Ahilyas Köyü, Bozboğa Köyü ve Kadıkırı köyüne gittik. Sonra dağlara doğru devam ettik. Önce Kılıçören köyüne ulaştık. Orada enfes meyve bahçeleri içinde buranın yerlisi olan Doktor Vasi Bey ile ağaçların gölgesinde karşılaştık.

Bu köy gezildikten sonra daha da yüksekte yerleşmiş nispeten daha büyük olan Büğdüz köyüne gittik. Burada bir başımıza 150'den fazla çocuk muayene ettik. Varır varmaz misafirperverliğe boğulduk. Her yerde insanlar bize ayran, çay, kahve sundular. Son iki köyde muhteşem meyve bahçeleri olduğu için kayısılar, armutlar, erikler de sundular. Kayısılar burada damlarda kurutuluyor, çekirdekler özenle toplanıyor, taşlarla eziliyor, haşlanıyor ve badem yerine geçiyor. Burada yine yaygın olarak bol sebze ve patates yeniyor.

Köyü gezerken sadece kadınların becerdiği ekmek yapma işini de gördüm. Kalın, fermente edilmemiş hamur ince açılıyor. Düz bir tavada, açık ateşin üstünde pişiriliyor. Görebildiğim kadarıyla açık ocağın başında. Hep birden çok kadın ekmek pişiriyor oluyor. Biri elindeki bir odunla ateşi kurcalarken, biri hamuru açıyor, bir diğeri ekmeği pişiriyor. Pek çok kez çatıya yalak benzeri beşiklerle asılmış bebekler gördüm. Bunların yanı sıra aşırı emzirmeye bağlı çok ciddi raşitizm vakaları gördüm.

5-3

Burada özellikle güzel ve ucuz bir çeşit sigara var “Halk Sigarası.” Bu sigara sadece tütün yetiştirilen bölgelerde satın alınabiliyor. Bunun nedeni de çiftçinin sürekli Tekel’e verilmesi gereken tütünden kendine ayırmasını ya da başka bir yere kaydırmasını engellemek.

Öğleden önceleri poliklinik hizmeti verdik, yaklaşık 50 hasta. Hayret verecek kadar çok sayıda memedeki çocuklarda raşitizm gördük. 0 ve 3 yaş arası 27 çocuktan 9'u ağır vaka, yaz ortasında! Annelerin beslenmesi genellikle standart. Buradakilerinki çok kötü. Saf A vitamini eksikliği.

Not: Fotoğraflar Albert Eckstein tarafından 1937 yılında Çorum köylerinde çekilmiştir. Kullanmama izin veren Prof. Dr. Nejat Akar’a teşekkür ederim. Bazı fotoğraflar da Cambridge Üniversitesi  Dijital Kütüphanesi'nden alınmıştır.