Geçtiğimiz günlerde kaleme aldığım “Nöbetçi eczaneler; tabelası yanan, vicdanı sönen sistem” başlıklı yazıma Çorum Eczacı Odası bir açıklamayla yanıt verdi. Açıklamada, eczacılık mesleğine yönelik eleştirilerin “haksız” olduğu, “bilgi eksikliğine dayandığı” ve “yanıltıcı genellemeler” içerdiği ifade ediliyor.

Öncelikle, gösterdikleri ilgi için Çorum Eczacı Odası’na teşekkür ederim. Keşke bu yanıt Çorlu Eczacı Odası’ndan gelseydi. Çünkü olayın yaşandığı yer orası. Ama yine de meslektaşlarını korumak adına gösterilen duyarlılığı saygıyla karşılıyorum.

Ancak bir konuda duyarlılık beklemenin hakkım olacağını sanıyorum.
Ben bir durumu yazdım, uydurmadım. Olayın yaşanacağını öngörerek birkaç nöbetçi eczanenin tabelalarını fotoğrafladım, belgelerim var. Yanımda tanık olan kişiler de var. Hal böyleyken, beni “yalan haber” le suçlamak kolaycılık olur.

Keşke açıklamada “Eğer böyle bir durum yaşandıysa, araştırılır” denilseydi. Ama ne yazık ki Çorum’dan, Çorlu’daki tabloyu hiç araştırmadan yalanlama yoluna gidildi.

Gazetecilikte, özellikle bu köşede, yalan yazmak bir utançtır. Kalemini onurla taşıyan biri olarak bunu herkesin bilmesini isterim. Yazdığımın arkasındayım. Belgeledim, yaşadım, gördüm. Eğer farklı bir deneyimi olan varsa buyursun söylesin, ben de öğreneyim.

Bu eleştiriler eczacıların tümüne değil, görevini gerektiği gibi yapmayanlara yönelikti. Yıllardır çalıştığım eczacı dostlarım da var, hepsi işini hakkıyla yapan, saygı duyduğum insanlar. Ancak bazı eczanelerin nöbetçi tabelası asmaması, yönlendirme yapmaması veya temel ilaçları stoklamaması da gün gibi ortada duran bir gerçektir.

Aslında asıl konuşulması gereken konular başkadır.

*Neden nöbetçi olan eczanelerden üçünde basit bir göz damlası bulunmaz?

*Mahalle aralarındaki eczaneler neden birlikte organize edilmez?

*Neden bazı eczaneler nöbetçi olduğu gün dahi ilaç stoklayamaz?

Bunlara kafa yorulması gerekirken, yazıma açıklama yerine inkârla yaklaşılması üzücüdür, düşündürücüdür.

Son olarak şunu belirtmeliyim:
Bu köşede yazılan her tümce, halk adına bir sorunun sesidir. Gazeteci kendi yaşadığı olayı bile halk adına düşünen insandır. Sorunu yazanı susturmak, sorunu çözmez. Tabelası yanmayan eczaneden rahatsız olmak değil, o tabelanın neden yanmadığını sorgulamak gerekir.

Ben burada bir yaşanmışlığı yazdım. Yanlışsa düzeltin, eksikse tamamlayın, ama görmezden gelmeyin.

Çünkü konu yalnızca bir tabela değil, bir anlayış meselesidir.