Bu yazımda siz okurlarımıza yüzü ve adı, madeni 5 liralıkların basılmasıyla tedavülden kaldırılması gündeme gelen 5 liralık kâğıt banknotların arkasında yer alan Aydın Sayılı’nın, hayat hikâyesinden kısa bir kesit anlatmak istiyorum.
Tarih 28 Haziran 1933. Sıcak bir yaz günü… Atatürk, Ankara Erkek Lisesi’nin, (günümüzdeki adıyla Ankara Atatürk Lisesi) yıl sonu lise bitirme sınavlarına katılmak ister.
Bakalorya olarak adlandırılan ve oldukça zor olan bu sınavlarda öğrenciler Tarih, Coğrafya,
Yurt ve Yurttaşlık Bilgisi gibi birçok ders ve konulardan sınava tabi tutulmaktadır.
Atatürk, yanında Milli Eğitim Bakanı Reşit Galip, Ankara Valisi Nevzat Tandoğan, Garnizon Komutanı Fahrettin Altay, Afet İnan, Nuri Conker ve Kılıç Ali ile birlikte okula girerken öğrenciler alkışlarla kendilerini karşılar.
Sınavların yapılacağı sınıfa gelen Atatürk, sınav heyetinde yer alır. Sınav sırasında coğrafya öğretmeni bir öğrenciye "İtalyanların memleketimiz hakkındaki emelleri nedir? "diye bir soru yöneltmek ister.
Atatürk, bu soruya müdahale ederek, "İtalyanların memleketimiz hakkında ne gibi emelleri varmış?” diye karşılık verir. Öğretmen ise "Bizden Antalya'yı ve bazı sahillerimizi istiyorlar Paşam” diye yanıtlar.
Bu açıklamadan hoşlanmayan Atatürk,
“İtalyanların şurada gözü var, burayı istiyorlar! Sanki bu istekleri doğal bir şeymiş gibi anlatmak doğru mu? Bunu hiç beğenmedim” diyerek tepki gösterir.
Daha sonra Orhan ve Oktay isimli öğrenciler sınava girer ve başarılı bir şekilde sınavlarını tamamlarlar. Ardından Aydın Sayılı sınav salonuna girer.
Atatürk o sırada, Volga ile Don Irmaklarını birbirine bağlama girişiminin ne zaman yapıldığını sınav heyetindeki hocalara sorar. Ancak hiçbiri bu soruya cevap veremez. Bunun üzerine, Atatürk’ün hemen yanında oturan Afet İnan, sorunun Aydın Sayılı’ya yöneltilmesini teklif eder. Atatürk, bu öneriyi kabul ettiğini hafif bir baş işaretiyle belli eder ve soruyu Aydın’a yöneltir. Aydın, kendinden emin bir şekilde yanıtlar:
“Bu teşebbüs, Sokullu Mehmet Paşa dönemine aittir. Bir mevsim boyunca kanal açma çalışmaları yapılmış, ancak ertesi yıl projeye devam edilmemiş ve girişim yarıda kalmıştır.”
Bunun üzerine Atatürk, sorularını sürdürerek:
“Böyle bir kanalın açılması, siyasi ve ekonomik açıdan ne gibi sonuçlar doğurabilirdi? Doğal şartlar ve teknik olanaklar açısından durum nasıldı? Benzer başka tecrübelerimiz var mı? Geleceğe dair öngörüler nelerdi? Ayrıca, Rusya’da Sovyet Sosyalist rejiminin kurulmasında bizim bir etkimiz olmuş mudur?” gibi pek çok soru yöneltir.
Aydın Sayılı, Atatürk’ün tüm sorularını başarılı bir şekilde yanıtlar. Aldığı cevaplardan son derece memnun kalan Atatürk, sınavda tam not alan başka öğrenciler de olduğunu belirterek, Aydın’ın notunun yanına “çok iyi” ibaresini ekler.
Sınavın ardından Atatürk, Aydın’ı tebrik ederek:
“Aferin Aydın. Sen ne olmak istiyorsun?” diye sorar.
Aydın: “Su mühendisi olmak istiyorum, Paşam.”
Atatürk, gülümseyerek:
“Herkes su mühendisi olabilir. Seni tarihçi yapalım, ne dersin?”
Aydın, kararlı bir şekilde yanıtlar:
“Ailemle böyle bir karar verdik. Bunu değiştirmek için anne ve babamın onayını almam gerekiyor, Paşam!”
Bu cevap Atatürk’ün hoşuna gider.
Aydın salondan çıktıktan sonra Atatürk, Reşit Galip’e dönerek:
“Bravo bu çocuğa! Şimdiden hoca olmuş bile. Ona güvenerek bir ortaokula öğretmen olarak gönderebiliriz. Bu çocuğu takip edelim.” der.
Reşit Galip, Aydın’a bir takdirname vereceğini söyleyince Atatürk,
“Takdirnameden ne çıkar! Daha fazlasını yapmalıyız. Onu yurtdışında eğitim alması için Amerika’ya gönderelim. Çalışmalarına bir değer verelim.” diyerek gerekli talimatları verir.
Bu gelişmelerin ardından, Aydın Sayılı sınavları kazanarak bilim tarihi eğitimi almak için Amerika’ya gider. Harvard Üniversitesi’nde, bağımsız bir çalışma alanı olarak bilim tarihi disiplininin kurucusu kabul edilen dünyaca ünlü George Alfred Leon Sarton’un öğrencisi olur.
1942 yılında, Harvard’dan bilim tarihi alanında ilk doktorayı alan kişi unvanını kazanır. 1946’da doçent, 1952’de profesör, 1958’de ise ordinaryüs profesör olur.
Sayılı, çeşitli Amerikan üniversitelerinden aldığı teklifleri “Ülkeme karşı sorumluluklarım var” diyerek geri çevirir.
Başyapıtı olan “İslam Dünyasında Rasathane ve Genel Rasathane Tarihi İçindeki Yeri” adlı eserini 1960’ta yayımlar. Nicolaus Copernicus üzerine çalışmaları nedeniyle 1973’te Polonya hükümeti tarafından Copernicus Madalyası ile ödüllendirilir.
1980’de UNESCO Uluslararası Yazar ve Editör Komitesi’ne seçilir ve 1990’da UNESCO Yaşam Boyu Başarı Ödülü’nü alır.
Peki, Aydın’dan önce sınava giren Orhan ve Oktay kimdi dersiniz?
Hepimizin şiirlerini severek okuduğu, Garip Akımı’nın kurucularından Orhan Veli Kanık ve Oktay Rıfat Horozcu’dan başkası değildi!
Not: Aydın Sayılı’nın Atatürk’le Bir Sınav Anısı ve Hulusi Turgut tarafından derlenen Kılıç Ali’nin Anıları’ndan derlenmiştir. Katkılarından dolayı Ahmet İlbars’a teşekkür ederim.