Kültür ve uygarlığımızın en önemli ifade aracı olan dilimizin, eşsiz güzelliklerinin yansıtıldığı klasik şiirimize, “Divan Edebiyatı” denir. Klasik şairlerimizin şiirlerini topladıkları defterlere “Divan” denmesinden dolayı bu isimle anılan edebiyatımız, dünya tarihinde benzerine çok az rastlanacak büyük bir zenginliğe sahiptir. Bugün kaderine terk edilmiş Divan edebiyatımızdan sevdiğim bazı şiirleri sizlerle paylaşmak istiyorum.
Veren de o, alan da o, senden ne gidecek? / Telaşını görenler can senin zannedecek,
Ademoğlu aleme üryan gelir, üryan gider, /Nale-vü efganla, giryan gelir, giryan gider.
(üryan=çıplak, ağlayarak gelir, inleyerek gider) Aşki- 13.yüzyıl)
*
Ne yanar kimse bana ateş-i dilden özge, / Ne açar kimse kapım, bad-ı sabadan gayrı.
(Benim için ne gönlümün ateşinden başka yanan, üzülen kimse var,)
(Ne de sabah rüzgarından başka kapımı çalan var. O kadar yalnızım.) (Fuzuli-1480-1556)
*
Avaze-i bu aleme Davut gibi sal, / Baki kalan bu kubbede bir hoş sada imiş…
(Baki-1526-1600)
*
Derdim nice bir sinede pinhan iderim ben, / Bir ah ile alemi viran iderim ben…
(Pinhan=gizlemek, saklamak) (Nef’i- Doğum?- Ölüm1635)
*
Sun sagarı saki bana mestane disünler, / Uslanmadı gitdi gör, o divane disünler…
(Ey saki bana şarap sun, varsın eller sarhoş, deli hâlâ uslanmadı gitti desinler)
(Şeyhülislam Yahya-1552-1644)
*
Bağ-ı dehrin hem hazanın, hem baharın görmüşüz,
Biz neşatın da, gamın da rüzgarın görmüşüz…(Nabi-1642-1712)
(Biz bu dünya bahçesinin hem sonbaharın hem ilkbaharını görmüşüz.)
(Biz sevincin çağını da, kederin çağını da görmüşüz)
*
Bir şulesi var ki şem-i canın / Fânusuna sığmaz asumanın..
(Can mumunun öyle bir ışığı var ki, kâniatın, gökyüzünün şişesine sığmaz, taşar)
(Şeyh Galip-1757-1799)
*
Meyhane mukassi görünür taşradan amma,
Bir başka ferah, başka letafet var içinde… (Şair Nedim 1681-1730)
(Dışardan bakınca meyhane sıkıntılı görünür amma içinde farklı bir zariflik ferahlık vardır.)
*
Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi,
Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi… Kanuni Sultan Süleyman (1494-1566)
Halk için en değerli varlık devlettir ama dünyada sağlıklı bir nefesten büyük devlet yoktur.
*
Diyar-ı küfrü gezdim beldeler, kâşaneler gördüm,
Dolaştım mülk-i İslam-ı büsbütün viraneler gördüm…(Ziya Paşa 1829-1880)
*
Neden Osmanlıyız bilmem ki biz, Türk oğluyuz yahu!
Yalancı şahit olduk, gitti; beyhude şehadetten… ( Şair Eşref 1846-1912)
(Şair burada; Namık Kemal’in “Osmanlılarız” fikrine karşı çıkmakta milletin Türk olduğunu vurgulamaktadır.)
*
Dedem koynunda yattıkça benimsin ey güzel toprak,
Neler yapmış bu millet en yakın tarihe bir sor bak,
Yerim sensin, göğüm sensin, cihanım cennetim hep sen,
Nasıl bir zinde millet çıktı, gördüm hasta sinenden…(Süleyman Nazif 1869-1937)
*
Ne Kürd elifbeyi sökmüş ne Türk okur, ne Arap
Ne Çerkez’in, ne Laz’ın var bakın elinde kitap… (Mehmet Akir Ersoy- 1873-1936)
*
Ömrün şu biten neşvesi tam olsun erenler,
Son meclisi cam üstüne cam olsun erenler…
Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler,
Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler…(Yahya Kemal Beyatlı-1884-1958)
(Dostlar,hayatın şu biten neşesi artık tamamlansın.Son meclis bu kadehler gelsin, gitsin)
*
İzninizle ben de haddimi aşarak hayatımda yazdığım ilk dörtlüğümü paylaşıyorum.
Ezelden gelir ebede giderim / Bir garip yolcuyum, kime ne derim?
Zaman ötesine geçer dururum, / Aklımı başımda zor zaptederim! (Mehmet Özata)
30 MART 2022