Evet, ben bir Mustafa Kemal askeriyim.

Hem de ölümüne dek…

Var mı itirazı olan?

Yeni mezun teğmenlerin “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” demesi ve Deniz, Kara ve Hava Harp Okulları’nı kadın teğmenlerin birincilikle bitirmesi Atatürk ve Cumhuriyet karşıtı kesimleri rahatsız etti. 

Ne diyordu teğmenlerimiz: 

“And içeriz ki, laik demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığına, ülkenin bölünmez bütünlüğüne, yüce Türk ulusunun namus ve şerefine, aziz vatanın bir karış toprağına uzanacak eller, karşısında bizi bulacak ve kılıçlarımız daima keskin ve hazır olacaktır. Bizler Türk istikbalinin evlatlarıyız; şerefimizle doğduk, şerefimizle yaşayacak ve şerefimizle öleceğiz.” 

Bu yemin, teğmenlerimizin çok uzun yıllardır ettiği bir yemin. 

Hani arama motoruna yazdıklarında dahi binlerce haberin içinde de görülüyor. Ama yine kuyruğu birbirine değmeyen onlarca komplo teorisi devreye girdi. 

Hele de üç kadın teğmenin üstün başarıyla birinci olarak okuldan mezun olmaları, kılıçlarını kaldırıp “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganları atmaları Atatürk düşmanlarını ayağa kaldırdı. 

Kim bu düşmanlar, çok basit: 

Liboşlar, yetmez ama evetçiler, tarikatçılar, PKK’liler, Hizbullahçılar, Yeni Akit tayfası, fesli Kadir’in şürekâsı; kısacası Cumhuriyet düşmanları, emperyalizmin uşakları ve en önemlisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün düşmanları. 

Hepsi aynı gerekçeler ile FETÖ’nün kumpaslarına çanak tutup alkışlamışlardı. Şimdi Atatürk ve Türk kelimelerini bir arada görenler yine kriz geçiriyorlar. 

Anadolu’da doğup büyümüş üstün zekâlı gençler, ağır ve sıkı bir eğitimden geçerek dünyanın en elit subayları haline geliyor. Önceden FETÖ bu sisteme sızarak Anadolu çocuklarını zehirlemişti.

Bu zehrin en büyük panzehirinin ise Mustafa Kemal Atatürk olduğu apaçık görüldü. 

Oysa başkaları bu panzehirin yerine sürekli başka tarikatları, başka uşakları koymaya çalıştı. 

Anlamıyorum. 

Bu çocuklar Şeyh Sait’in askerleriyiz, Sait Nursi’nin askerleriyiz,

Öcalan’ın askerleriyiz, FETÖ’nün askerleriyiz” vb. slogan atsalardı mutlu mu olacaklardı?

Daha dün, komutanlarla poz veren Hizbullah zihniyetinin yayın organlarına bakın. İktidarın birkaç oy uğruna şımarttığı bu domuz bağcıların yazdıklarına bakın. 

Balyoz, Ergenekon, Askeri Casusluk kumpaslarına alkış tutanların hepsi ağızlarından köpük saça saça teğmenlere saldırıyor. 

AKP’nin ideologları da sıkıntıda... 22 yıllık iktidar, yüzlerce imam hatip okulu, defalarca değiştirilmiş müfredat, kanallardaki sansür ve propagandalar, tarikatlarla iş tutmuş bir milli eğitim programı derken 2000 doğumlu bir teğmen kılıcını havaya kaldırıp bütün bu sahte hegemonyayı yıkıyor. 

İşte esas mesele bu.

Atatürk bu toprakların ta kendisidir. 

Mustafa Kemal’in askeri olmak, Anadolu’nun askeri olmaktır; bağımsızlığın, egemenliğin, Cumhuriyetin, ezilenlerin, yoksulların, dışlananların askeri olmaktır. 

Mustafa Kemal’in askeri olmak sadece cephede çarpışmak değil; selde, depremde, yangında vatanına vatandaşının yardımına koşmaktır. 

Evet, teyakkuzda olmak, temkinli olmak iyidir. Ancak yarın bu bayrak ve topraklar uğruna şehit olmayı göze alan ve şehit olduklarında timsah gözyaşı dökeceğiniz insanları rahat bırakın. 

… …

Çok uzatmayayım. 

Onlar gibi biz de Mustafa Kemal’in askerleriyiz.

Mustafa Kemal'in askerleriyiz

En azından ben kendi payıma Mustafa Kemal’in askeri olmaktan gurur duyuyorum.

Böyle eğitildim, böyle yetiştirildim ben.