Benim gibi yaşınız 80’i bulduysa, yapmayı düşündüğünüz işleri ertelemeyin.
Sağlığınız yerinde ise, hatta gözünüz az görse, kulağınız az duysa, ayaklarınız
ağrısa da, her gün uygulayacak bir programınız olsun. Sosyal ve arkadaş canlı olmanın ömrü uzattığı deneysel olarak ispatlanmış. Arkadaşlarınızı, akrabalarınızı arayın. Mail atarak değil. Telefonla veya onlara uğrayarak...
Eski arkadaşlarla beraber olmaktan herkes hoşlanır.
Çağrılmayı beklemeyin. Siz arayın. Her gün yeni bir şey öğrenin.
Düşünün, kitap okuyun, fikir üretin ve paylaşın. Seyahat edin. Eski yerlere yeni gözlerle bakın. Müzik dinleyin. Klasik Türk müziği ve klasik batı müziği hiç farketmez. Kızgın ve ters olmayın. Ülkemizde yeteri kadar kızgın ve ters insan var zaten. Ailenize, çocuklarınıza, İnsanlığa, çevrenize, dostlarınıza bir şeyler vermeye çalışın. Facebook ' tan mesaj atmak yerine bir telefonla hatırlarını sorun.
Olmakta olan kötülüklere ya sizin ya da başkalarının yanlış davranışı sebep olur.
Bu kader değildir ama başlangıç ve varacağımız noktalar belirlenmiştir.
Ama bu noktalar arasını nasıl yaşayacağımız bizim elimizdedir.
Yanlış yaparsak sonuçlarına katlanırız. Son olarak ne yapacaksanız bugün yapın.
Yarının hiçbirimiz için garantisi yok.
Bunları sizler de biliyorsunuz ama bir hatırlatayım dedim. Kalın sağlıcakla.
*
Udi Hasan çok sevdiğim Isfahan makamındaki şarkısıyla bizlere sesleniyor gibidir.
Sen de mi hâlâ esiri zülfiyar olmaktasın?
Uslan ey dil uslan artık, ihtiyar olmaktasın,
Bilmiyorsun kendini zar-ü nizâr olmaktasın,
Uslan ey dil uslan artık ihtiyar olmaktasın…
*
Adnan Ersan’ın “Mezar Taşı Esprileri” adlı kitabı başucumdan eksik olmaz ve beni çok güldürür. Müzik kadar gülmek de ruhun gıdasıdır.
1--- Sonunda ölüm var ölüm, ölün de görün.
Dua etmeden geçerseniz ölümü görün.
2--- Lütfen, arkamdan kapıyı kapatın ve dünyanın ışıklarını söndürün.
3--- Kim demiş kırmızı ışıkta geçilmez diye? Rahmetli geçerdi.
4--- Ölüm kalıtsaldır. Rahmetli de annesi ve babası gibi öldü.
5--- Kendine ait bir toprağı olsun isterdi, sonunda muradına erdi.
6--- Doktoru hava değişimini tavsiye etmişti, o dünyasını değiştirdi.
7--- Allah’ın emri Peygamber’in kavli ile Azrail’e verdik.
8--- Ziyaretime gelen yalancı dostlar, gece yatısına da beklerim!
9--- Apartmanın asansörü geliyor mu diye boşluğa bakmıştı. Geliyormuş…
10--Dünyada sığınacak bir yer bulamadı, sonunda Yaradan’a sığındı.
11--İlgi istiyordu bu arzusuna ölünce kavuştu. El üstünde taşıdılar.
12--Kendisini değiştiremeyince dünyasını değiştirdi.
13-- Tanrı Türk’ü korumadı.
14—Verilmiş bir sadakası yoktu.
15—Kibar bir adamın mezar taşı. ”Sizleri ayakta karşılayamadığım için özü dilerim.”
16—Çapkın adamın mezar taşı. “Artık karısı geceleri nerede olduğunu biliyor.”
17—Temel’in mezar taşı. ”Hastayım, diyordum inanmıyordunuz. N’oldu şimdi?”
18—Pazarlamacının mezar taşı. ”İyi fiyat verilince ruhunu Azrail’e sattı.”
19-- Tiyatro sanatçısının mezar taşı. Tanrı’nın yazıp yönettiği oyunu oynadı, sahneyi terk etti.
20—Suçu çok ağırdı. Ömür boyu dünyadan uzaklaştırılma cezası aldı.
*
Yıllar önce İstanbul Aydınlanma Vakfının Halis Kurtça Kültür merkezinde düzenlediği bir felsefe konferansına gitmiştim. Bir Profesör kaderle ilgili olarak yaklaşık üç saat konferans verdi. Kaderi sürekli dini olgulara bağladı. Konferans sonunda “katkıda bulunmak isteyen var mı?” diye sordu. Ben de, “var hocam” dedim ve kaderle ilgili olarak yazdığım şu dörtlüğü okudum.
*
Hayatı geç kavradım, olanı kader sandım,
Olmayanla savaştım, tekâmülde zorlandım,
Kader alında değil akılda şifrelenmiş,
Ömrüm hazana erdi, yaşadıkça anladım…(Mehmet Özata)
*
Yaklaşık 300 kişilik salonda dörtlük çok beğenilmiş ve çok da alkışlanmıştım. Profesör “Bizim üç saatte anlatamadığımız kaderi Mehmet bey bu güzel dörtlükle bir dakikada anlatmış, kendisine teşekkür ederim” demişti.