George CARLİN 102 yaşında, sevimli bir ihtiyar. Çoğumuzun farkına bile varmadığı öyle güzel noktalara değinmiş ki, ben de dayanamayıp –içine de biraz baharat ekleyerek- sizlerle paylaşmak istedim. Şunları söylüyor:

“Farkında mısınız bilmem; ihtiyar olmaktan sadece çocukken hoşlanırız. On yaşından küçükken, yaşlanmak sizi öylesine heyecanlandırır ki, sorulduğunda yaşınızı buçuklu söylersiniz. –“Kaç yaşındasın?” –“Dört buçuk!” Ama hiçbir zaman otuzaltıbuçuk yaşında olmazsın. Dörtbuçuk yaşındasın, beşe giriyorsun. Olay bu…

Ergenlik çağına ulaştığında da bu durum aynen devam eder. Bir ileriki yaşa, ya da daha ileriki yaşlara özenir, sıçrarsın. –“Kaç yaşındasın?” –“16’ya giriyorum.” Oysa 15 yaşındasın ama 16 olmaya özeniyorsun.

Ve yaşamındaki en büyük gün, 21 yaşına girdiğindedir. Artık yirmibirindesin. Bu yaşın söylenmesi ne kadar güzel gelir kulaklarına; YİRMİBİRİNE GİRDİN,  EVVVETT!!!

Birdenbire 30 oluverdin. Ah Tanrım neler oluyor? Bu yaşı söylemek kulağa hiç de hoş gelmiyor! Her şey çok değişti. Sanki artık eğlenceden de tat alamaz oldun. Yolunda gitmeyen, değişen ne oldu? 21’sin, 30’a yaklaşıyorsun, 40 ise ufukta demek. Eyvah! Frene bastın ama patinaj çekiyorsun. Durumun daha farkına varmadan, gelirsin 50 yaşına ve o gün tüm düşlerin yitip gider.

Dur bekle! Durumun farkına ancak 60’ında varırsın. Bir gün ulaşacağını hiç ummadığın yaştır bu! Yılları kat etmede hız öylesine yükselir ki, 70’ine vardın bile. Sonrası çok daha çabuk gelişir. 80’ine geldiğinde de hep aynı döngü; öğle yemeği yersin, çok geçmeden ikindi olmuş bile, az sonra da yatma vakti. Bu 90’ında da değişmez. Geri geri gidiş başlamıştır artık…

“92’sine bastım”dan sonra bir tuhaflıktır başlar. 100’ü aştığında gene aynı eski çocuk olursun.  -“100 buçuk yaşındayım.” Belki de yapamadıklarının tümünü sağlıklı bir 100 buçuk yaşında gerçekleştirirsin.”

George CARLİN’in bizlere bazı önerileri de var. Şimdi de onlara birlikte bakalım:

1. Gereksiz sayıları at gitsin. Buna yaş, ağırlık ve boy da dâhil.

2. Neşeli arkadaşlar edinip gamlı baykuşları uzaklaştır.

3. Öğrenmeye devam. Bilgisayar, sanat, bahçe bakımı, ne hakkında olursa olsun öğrenmeyi sürdür. Asla beynini tembelliğe alıştırma. Tembellik başladı mı, işe şeytan karışır. Şeytanın adı ise, Alzheimer.

4. Basit şeylerden zevk almaya bak.

5. Sık sık, uzun süreli ve yüksek sesli gül. Hem de nefessizlikten katılıncaya kadar.

6. Gözün mü yaşaracak; katlan, üzül, ama çabucak unut. Unutma ki bize kendimizden daha yakın kimse olamaz.

7. Çevreni hoşlandığın şeylerle donat. Aile fertleri olsun, evcil hayvanlar olsun, anı eşyaları olsun, müzik olsun, bitki olsun, hobilerin olsun, ne olursa olsun ama olsun!

8. Sağlığına önem ver. İyiyse korumak, kötüyse de düzelmesi için çaba göster. Düzelemeyecek kadar berbatsa da yardım al.

9. Asla suça yönelme. Yakına, uzağa nereye olursa olsun git, yeter ki suçtan uzak olsun.

10. Çevrendekilere her fırsatta onları sevdiğini söyle.

VE HER ZAMAN ŞUNU ANIMSA:

Yaşam, aldığın nefeslerin sayısıyla değil, heyecanla nefesini tuttuğun anların sayısıyla ölçülür.

DÜŞÜNEN SÖZLER:

·      Dünya terzi dükkânı, ölçüyü veren gider. V. Lındsay

·      Bütün dualarımızda uzun yaşamak isteği var. Eni olmazsa bir ömrün, boyu olmuş ne çıkar! A. N. Asya

·      “Kaç yaşındasın” diye soruyorsun ya: Saçlarım yetmişe merdiven dayadı; gözlerim ellisinde ya var ya yok. Ayaklarım otuzbeşinden gün aldı. Yüreğimi sorma; o hep çocuk. A. Aydın

·      Biz bu zamana ve yere misafiriz. Geçip gidiyoruz. Amacımız, gözlemek, öğrenmek, büyümek, sevmek ve sonra eve geri dönmek. Aborjin sözü

·      Hayatın ilk yarısı ikincinin beklentisiyle, ikinci yarısı ise ilkinin pişmanlığıyla geçer. Fransız Atasözü

·      İnsan ömrünün özeti… İlk başta anne-babalarımızın çocukları, sonra çocuklarımızın anne-babası oluruz. Daha sonra anne-babamızın anne-babası, en sonunda da çocuklarımızın çocukları oluruz. M. GREENBLATT