“Ormanlar yanıyor, vatan yanıyor” sözü, kullandığımız sıradan bir söz değildir. Çünkü orman vatandır. Yani vatanımızı koruyamıyoruz, her yıl ormanlarımız yanıyor. Bize hep “Ciğerlerimiz yandı” demek mi düşecek? Neden hep aynı söz, aynı soru, nerede yanlış yapıyoruz diye oturup düşünmek yok mu?

         İklimlerin değiştiği bir gerçek, ancak orman yangınlarının tek nedeni iklim değil. Bilinçsiz kullanımdan, kasıtlı yakma, ihmal ve önlem almamaya kadar pek çok neden var.

         Geçtiğimiz gün yine 8 yerde yangın devam etti. Karabük, İzmir, Uşak, Aydın, Manisa, Bolu’da; Yamanlar, Karatepe, Karşıyaka, Menderes, Urla, Bozdoğan, Gördes, Ovacık, Uşak, Eşme’de ormanlar tutuştu yanıyor. “Dağlarında çiçekler açan İzmir’de” şimdi alevler yükseliyor.

         Basının yazdığına göre sadece Yamanlar bölgesine özgü olan lale ve orkide türleri yanıyor. Karıncalar, kaplumbağalar, kuşlar ve yuvaları, yaban hayvanları, sincaplar tavşandan, tilkiye…Ormanın bütün canlıları yanıyor. Bize gözleri nemli seyretmek, rüzgârın yön değiştirmesini beklemek düşüyor.

         En kahredici deyim ise yetkililerin; “Şu kadar hektar orman yandı, ama çok şükür can kaybı yok” sözüdür. Çünkü bu zihniyet yukarıda saydığımız ağaçlar dahil yanan canları, candan saymamaktadır.

         Zeytin ve incire gönderme yapılarak, “Dağlarından yağ, ovalarından bal akar İzmir’in” denir. Şimdi yağ da yanıyor, bal da. İzmir’in dağlarında çiçekler yanıyor. Zambak, lale, çiğdem, papatya, sümbüller menekşeler yanıyor.

         Yangın nedenlerinden biri de; “Orman vasfını yitirmiş arazi!” tanımı olabilir mi? Sahi yitirmiş mi? Yitirtilmiş mi? Sormak isteriz. Dahası; Sadece 2 Ağustos günü bir kararname çıkarılarak 9 ilde 1 milyon 20 bin metrekarelik saha orman alanından çıkarıldı! İmar nedeniyle...

         2004 yılında Maden Yasası’nda yapılan değişiklik sonrası Türkiye’nin yüzde 60’lık bölümü maden sahası olarak belirlendi. Orman yasaları tamamı da orman aleyhine tam 36 kez değişti.

         Ormandan maden yoluyla gelen rantı, yani işin kaymağını, sevgili halkımız değil, çok uluslu şirketler yiyor. Yerli işbirlikçiler ise kıyısından köşesinden yalıyor. Ne yazık ki gerçek budur.

         Yunanistan ve İtalya yüzölçümü bizim beşte birimiz, üçte birimiz büyüklüğünde de yangın söndürme uçakları bizden neden fazla? Neden bu alana yönelik yatırımlar yapılmıyor. Sarayın harcamaları 10 yıl içinde yüzde beş bin artmış. Ormana yatırım ise yetersiz.

Orman vatandır, vatanın yanmasının seyircisi olmak acıların en büyüğü değilse nedir?

Tamamını okumanızı önerdiğim “Orman” başlıklı şiirimin bir dörtlüğü ormanın önemini anlatmaya yeter mi?

  Önemi Ata’mın dediği sözde

Zevk mi olur? Yeşil görmeyen gözde

Öyle üç beş değil, yüzde yüz yüzde

Gerçek zenginliğin yoludur orman”

 Zenginliğimiz yok olmasın, vatanımız yanarak yok olmasın.