21 Ağustostan bu yana kamuoyunun yoğun ilgisiyle bugüne kadar gelen Narin olayında dün yerel mahkeme kararını verdi. Aile bireyleri tarafından öldürüldüğü ama kim olduğu kesin bilinemeyen davada 3 ağırlaştırılmış müebbet ve olaya yardımcı olan delilleri gizleyen itirafçı Nevzat Bahtiyar’a da 4 yıl 6 ay ceza verildi. Sonuç olarak Narin ikinci defa öldü.

Şimdi okulunda olması gereken, pırıl pırıl, yaşam dolu bir yavrucuk bir bacağı da kopuk olmak üzere ne yazık ki mezarında. Olayda;

Davacı; 85 milyon.

Davalı; Aile bireyleri ve …!!!???

Konu; 8 Yaşında vahşice katledilen Narin adında bir kız çocuğu. Nedeni bilinmiyor.

Deliller; Kaybedilmiş, karartılmış, zaman aşımından yok olmuş, bütün köy susmuş. Bilinçli olarak kolluk kuvvetleri yanlış yönlendirilmiş. Olay yeri Narin’in kendi evi ve ahırı gibi gözüküyor, fakat olayı tüm ülke sahiplendi. Onun için olay yeri Türkiye’dir. Sanıklar Anne, Abi, Amca (Muhtar) aynı anda ve olay anında birlikte olması. Bir adı gizlenen kişi.

Sonuç; Yerel mahkemenin kararı, 3 kişiye ağırlaştırılmış müebbet ve bir kişiye 4 yıl 6 ay ceza.

Tüm kamuoyunun ilgilendiği davada bir ceza verilerek toplumun gazı alındı. Eldeki verilere göre hakim yapabileceğini yaptı. Mahkemede belge konuşur, ötesi hikaye boş laf. Narin’i kimin öldürdüğü bilinmiyor. Olay neden ve niçin bilinmiyor. Televizyonlarda yorum yapan eli çubuklu, askılı pantolonlu ekip diyor ki; “Bu olay Yargıtay’da üç aile bireyinin beratı ile biter.” Hafif bir ceza verilse bile onu da yattıklarına sayarlar. “Haydi bakalım kumda oynayın çöp batmasın” deme olasılığının fazla olduğunu, hatta kesin olduğunu söylüyorlar.

Ne olaylar gördük müebbet verilip de berat ettirilen. Örneğin 33 kişinin öldürüldüğü Sivas katliamı. 45 kişinin katledildiği Atatürk Hava Limanı saldırısı. Daha geçen hafta 6 kişi daha salındı. 45 kişinin katlinden tek bir kişi sorumlu.

Aslına bakarsak iktidarın Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu’nun Bazı şeyler vardır ki bilinse de söylenmez!” dediği gün, davanın sonucu belli olmuştu. O şekil üzerinden de yürüyor. Kimse halkı abdal yerine koymasın. “Ananın hatırını soran kadı olunca” sonuçta böyle oluyor. Narin adlı şiirimin iki dörtlüğü şöyleydi;

Seni bu yaşında koyduk mezara               

Bir planlı vahşet, değil kazara      

Onlarda da yüz yok yüzü kızara    

Bir güç katilleri koruyor Narin     

****

Aydınlı bir yaşam böyle sönemez

Nice ah eylesem acım dinemez

Sana kıyanlara insan denemez

Vicdan erim erim eriyor Narin

Görüldüğü gibi haksız değilmişiz. Yargıtay’ın kararına kadar milletin gazı alındı. Ondan sonrası da nasıl olsa unutulur. Bu haliyle Narin ikinci defa öldü. Birinciden daha beter.

Narin davası binlerce kaybolan, katledilen biricik yavrularımız için bir semboldür. Yılda on bin çocuk kayboluyor. 2016 yılından beri toplumdaki infial karşısında TÜİK istatistiki verileri bile açıklayamıyor. 

Olayı Aziz Nesin’in bir önerisi ile Türk halkının vicdanına bırakalım.

“Çocuklara daha iyi bir dünya bırakmak yerine, dünyaya daha iyi çocuklar bıraksak…”

Okutarak, eğiterek, yaşatarak , öldürmeden dünyayı çocuklara bıraksak.