Didim'den kalkacak olan gemimiz bizleri Bodrum'a kadar götürüp getirecek.

Deniz yolculuğu yapacağız.

Bugüne dek dağda taşta gezdik, çocukluğumuzda kuzu çobanlığı yaptık. Biraz serpilince, ahırdan boşalan onca hayvanın; boğanın, mandanın arkasında sığırtmaç olduk. Derken okuduk, köylerde öğretmen olduk, köylerin ince, uzun, tozlu yollarında yolculuk yaptık. Üniversite okuduk, şehir kapıları açıldı önümüze. Uçağa da bindik. Ay'a Seyahat romanının kahramanları olduk. Üç tarafı deniz olan yurdumuzda bir kulaç atımlık yol almamıştık ama Denizler Altında Yirmi Bin Fersah romanında denizaltı ile yolculuk yapmıştık.

Emekli olduğumuzda, emekli ikramiyemizle yazlık aldık. Bizleri, analarımızın kucakladığı gibi, kucakladı, kucağına aldı deniz.

Ahmet amcam, Kurtuluş Savaşı'nda Mustafa Kemal'in askeriydi. Bizler, bu günlere Cumhuriyet sayesinde geldik.

Halikarnas Balıkçısı'nın Mavi Sürgün kitabından , Azra Erhat'ın Mavi Yolculuk kitabından okuduğumuz yerlere, yetmişli yaşlarda haramilerin, haydutların Cumhuriyet ışığını söndürmeye çalıştıkları günlerde mavi yolculuğa çıkıyoruz.

Geçmiş yıllarda kimse yüzüne bakmazmış denizin.

Cevat Şakir Kabaağaçlı'ya, yazdığı bir öyküsünde, "Halkı askerlikten soğutma" suçu işlediği için üç yıl sürgün cezası verilir. Dergi sorumlusu Zekeriya Sertel Sinop'a, Kabaağaçlı Bodrum'a sürgüne gönderilir.

O yıllar, gerek hükmet edenler, gerekse Anadolu halkı Bodrum'u bilmez, tanımaz. Yolu izi yoktur. Milas'tan Bodrum'a yürüyerek giderler.

Bodrum'un eski adı Halikarnas'tır. Bodrum, bu eski adını Cevat Şakir Kabaağaçlı'ya verir. Sürgün yılları sonrasında Halikarnas Balıkçısı İzmir' e yerleşir. İzmir'de turistlere rehberlik yapmaktadır.

YIL 1945.

Tanıdığı dostlarını mavi yolculuğa çağırır. Sonra da her yıl yinelenir mavi yolculuk.

Sabahattin Eyuboğlu, Bedri Rahmi Eyuboğlu, Necati Cumalı, Azra Erhat, Erol Güney, Sabahattin Ali, Fuat Erol Keskinoğlu, Samim Kocagöz mavi yolculuğun tadına doyamazlar.

Mavi yolculuk bir kültür işidir. Eğitimli insan işidir. Deniz dünyasıyla barışık yaşama işidir.

Hâlâ çoğumuz farkında değiliz bunun.

Gemimiz Didim'den hareketinden biraz sonra boş bir adacıkta demir attı. Mavi yolculuğa katılan bizler de mavi sulara attık kendimizi. Orhan Veli'nin masasındaki rakı şişesinde balık değildik ama doğal bir akvaryum içinde bir gemi dolusu insan, balık oluverdik. Yarım saat yüzdük, gemimizde tekrar yerlerimizi aldık. Gemi rehberi ada hakkında bilgi verdi:

"Bu adanın adı, Papaz Adası. Suçlu papazları getirip bırakırlarmış buraya, sonra da ara ki bulasın onları..."

Diyorum ki:

"Bize, Halikarnas Balıkçısı'nı anlat, balıkçıları, sünger avcılarını anlat, Mavi Yolculuk'u, bu yolculuğa katılan Azra Erhatları anlat...

-Yok abi, anlatmam ben siyaset yapmam!

-Hayda!

Mavi Yolculuk'tan bu yana seksen yıl geçmiş. Rehberler hâlâ; kurt, haydut masalı anlatıyor. Yurtsever insanların, Cumhuriyet aydınlarının adı bugün bile ürkütüyor insanları. Irkçılık, irtica bu insanların adını o gün bu gün yasaklıyor.

İki yerde daha denize giriyoruz. Türkbükü'nde iki saat serbest zaman veriliyor, geziyoruz. Her şey ateş pahası, Belediyenin çay bahçesinde çaylar ucuz, çay içiyoruz.

Gezi arkadaşlarımızdan ikisi, oradaki kafelerden birine oturmuşlar, yakınıyor uzun boylu olanı:

-İki bira, bir kahve içtik, bin lira hesap geldi.

Koyda yüzlerce demir atmış gezi gemisi, bağlanmış yat var. Burası önemli bir yat limanı, sığınak. Bol bol fotoğraf çekiyoruz, gemilere, yatlara bakıp bakıp çenemizi yoruyoruz. "Zenginin malı züğürtün çenesini yorar" dedikleri bu galiba.

Dönüşte de aynı rota.  Ankara'dan Aydın'a gelirken, dağların yağmalandığına, ovaların  inşaat alanları olduğuna tanık olmuştuk. Denizlerimiz de dağlarımız, ovalarımız gibi örgütlü kötülüğün işgali altında. Mavi deniz varsılların kâr hanesi olmuş. Yatların kıyıları işgali bir yana, denizin yüzü serpme balık çiftliği, her çiftliğin içinde iki, üç katlı evler bile yapmışlar.

Giderken çarşaf gibi önümüze serilen deniz, dönüşte oldukça öfkeliydi. On saat sürdü deniz gezimiz.

Denizlerimiz de dağlarımız, ovalarımız, ırmaklarımız gibi büyük bir tehdit altında.

Havada,

Karada,

Denizde yaşayan binlerce tür canlı tehdit altında.

Halkımızın hâli gibi hâlleri.

02 Ağustos 2024, Didim

Mavi̇ Yolculuk 2