20 Haziran 1914-17 Kasım 2024
Bilim dünyamızın simge adı, değerli tarihçimiz; azmiyle bilgeliğiyle, soyluluğuyla Türk Kadınına örnek olan Sümerolog Cumhuriyet kadını Muazzez İlmiye Çığ 110 yaşında vefat etmiştir. Yeri cennet olsun, ışıklar içinde uyusun.
*
Dünyanın en önemli Sümerologlarından biri olan Muazzez İlmiye Çığ, 20 Haziran 1914’te Bursa’da doğdu. Kurtuluş Savaşı yıllarında ailesi Çorum’a yerleşti. İlkokula burada başladı. Beşinci sınıfa geçtiğinde ise ailesi yeniden Bursa’ya döndü. 1926 yılında girdiği Kız Muallim Mektebi’ni 1931 yılında bitirdi Eskişehir’de 4,5 yıl öğretmenlik yaptı.
1935’te Ankara Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Sümeroloji bölümüne girdi. Sümeroloji, Hititoloji ve Arkeoloji bölümlerinde eğitim gören Muazzez İlmiye Çığ burayı da 1940 yılında tamamladı. İstanbul Arkeoloji Müzesi’ne çiviyazıları uzmanı olarak atandı. Sümer, Akad ve Hitit dillerinde yazılmış 74 bin tabletten oluşan çivi yazılı belgeler arşivini oluşturdu ve katalog haline getirdi. Philadelphia Üniversitesi Müzesi Tabletler Bölümü Başkanı Prof. Kramer ile yaptığı çalışmalar ile Sümer edebiyatına yeni konular kazandırıldı, eksik olanlar tamamlandı.
2000 yılında Fahri Doktor unvanına layık görüldü.
Sümer ve Hitit kültürlerinin en önemli araştırmacılarından olan Muazzez İlmiye Çığ, on yedi kitap ve birçok bilimsel makale yazdı; birçok ödül aldı.
KİTAPLARI
1-"Kur'an İncil ve Tevrat'ın Sümer'deki Kökeni", 1995, Kaynak Yayınları
2-"Sümerli Ludingirra - "Zaman Tüneliyle Yolculuk", 1996, Kaynak Yayınları
3-"İbrahim Peygamber - Sümer Yazılarına ve Arkeolojik Buluntulara Göre", 1997, Kaynak Yayınları
4-"İnanna'nın Aşkı - Sümer'de İnanç ve Kutsal Evlenme", 1998, Kaynak Yayınları
5-"Zaman Tüneliyle Sümer'e Yolculuk", 1998, Kaynak Yayınları (Genişletilmiş ikinci basım; ilk basım 1993, Kültür Bakanlığı Yayınları)
6-"Hititler ve Hattuşa - İştar'ın Kaleminden", 2000, Kaynak Yayınları
7-"Gilgameş - Tarihte İlk Kral Kahraman", 2000, Kaynak Yayınları
8-"Ortadoğu Uygarlık Mirası", 2002, Kaynak Yayınları
9-"Ortadoğu Uygarlık Mirası 2", 2003, Kaynak Yayınları
10-"Sümer Hayvan Masalları", 2003, Kaynak Yayınları
11-"Bereket Kültü ve Mabet Fahiseliği", 2004, Kaynak Yayınları
12-"Vatandaşlık Tepkilerim", 2004, Kaynak Yayınları
13-"Atatürk Düşünüyor", 2005, Kaynak Yayınları
14-"Bereket Kültü ve Mabet Fahiseliği", 2005, Kaynak Yayınları
15-"Çivi Çiviyi Söker - Muazzez İlmiye Çığ Kitabı", Serhat Öztürk, 2002, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
16-"Sümerlilerde Tufan - Tufan'da Türkler", 2008, "Kaynak Yayınları"
17-“Atatürk ve Sümerliler” 2009 Kaynak yayınları
*
Şimdi de Sümerli Ludingirra yapıtına bakalım.
Bilim kadınımız Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ’ın SÜMERLİ LUDİNGİRRA (Geçmişe Dönük Bilimkurgu) adlı yapıtını 1996 yılında yayımladı. Kitap, Kaynak Yayınları arasında çıkmış olup, 152 sayfadan oluşmaktadır. Kitabın son bölümünde konuyla ilgili Sümer tabletleri, Nippur Şehri haritası ve öteki belgelerin fotoğrafları yer almış.
Muazzez İlmiye Çığ, “Sümerli Ludingirra” adlı bu yapıtında 23 tabletin çevirilerini yaparak Sümerli Şair Ludingirra’nın kendi ülkesine bakış açısını bu yapıtıyla ülkemize kazandırdı. Bu 23 tabletin konu başlıklarını da şöyle vermiş kitabın içindekiler bölümünde.
“Bu Öyküleri Neden Yazıyorum,
Yaşadığım Şehir Nippur,
Yeni Yıl Bayramına İlk Gidişim,
İlk Aşkım,
Sevgili Babam,
Öğrencilik Yıllarım,
Öğretmenlik Yıllarım,
Müsakkkatim Kapısına Gidiş,
Ulusumuzun Öyküleri 1-2-3-4,
Arkadaşım Şeşdada’nın Erkekliğini Yitirmesi,
Bizim Mahalle,
İçinde Doğup Büyüdüğümüz Evimiz,
Sevgili Annem,
Acılarım,
Tapınakta İlk Kez Bir Kadınla Birlikte Olmuştum,
Kutsal Nunbirdu Kanalında Tören,
Fırat Nehri Kıyısında Bir Gezinti,
Kız Kaçırma ve Cinayet Davası,
Belediye Başkanımızın Başına Gelenler,
Siyasal İki Mektup ve Anımsattıkları.
Kitabın arka kapağında kitap ve yazarı hakkında şöyle bilgi verilmektedir.
“Sümerli şair Ludingirra, Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ'ın bir ömür verdiği çalışmalarının özüdür. İstanbul Arkeoloji Müzelerinde bulunan ve Sümer, Akad, Hitit dillerinde yazılmış 74 000 adet çiviyazılı belge üzerinde 33 yıl çalışarak onları Türkçeye çevirmiştir.
(…) Muazzez İlmiye Çığ, Sümerli Şair Ludingirra'nın ağzından, Sümer kültürünü anlatıyor. Anlatılanların tümü, çivi yazılı belgelerdeki bilgilerdir. Eser, bir kurgu değil, konuya 56 yılını vermiş bir uzmanın ulaştığı bilimsel düzeyin ve olgunluğun ürünüdür.”
Şimdi de Şair Ludingirra’nın 16. Tablette annesini anlattığı bölümden kısa bir alıntı yapalım.
“ (…) Yaşım büyüdükçe annemi o kadar güzel görmeye başlamıştım ki… Hiçbir yerde onun kadar güzeli yok gibi gelirdi bana. Fidan gibi bir boyu, fildişine benzeyen bir rengi, upuzın siyah saçları vardı. Onları bazen omuzlarına düşürür, bazen de bir bağ ile tepesinde toplardı. Uzun kirpikli siyah kocaman gözlerine bakmaya dayanamazdım. Adının Şatiştar olmasından dolayı onu Akadlı zannederlerdi. Oysaki o, tam bir Sümerli idi. (…)
Öğretmen olduğum sıralarda başkentimiz İsin’e gitmiştim. Amacım oradaki okulları, sarayı görmek, öğretmenleri tanımaktı. Orada kaldığım sürece hep annem aklımda idi. Nedense onu bir daha göremeyeceğim gibi gelmişti. O sıralarda bende şiir yazma merakı artmıştı. Kendi kendime, “anneme olan sevgimi, özlemimi bir şiir halinde açıklayarak, bu hislerimin kalıcı olmasını sağlamalıyım” dedim ve İsin’de gezmeden kalan zamanımdan yararlanarak, annemi her yönü ile tanıtan tam 53 satırlık mektup şeklinde bir şiir yazdım. O, bana göre çok güzel olmuştu. Arkadaşlara gösterdiğimde onlar da beğenmiş olacaklar ki, hemen, “okul kitaplığı için kopyasını yapalım ve öğrencilere okutalım.” Dediler. Öğrencilerin de onu beğendiklerini, gelip gidip, “Anneniz için yazdığınız şiir ne güzel! Galiba şimdiye kadar anne için ilk kez böyle bir şiir yazılmış şeklinde övmelerinden anlamıştım. Akadca ders veren arkadaşlar hemen Akadca’ya çevirmişlerdi. Üstelik diğer şehirlerdeki okullara da kopyalarını gönderdiklerinde, şiirimin bu kadar değerlendirilmesine öyle çok sevinmiş, öyle çok gururlanmıştım ki… Annemi istediğim kadar ölümsüzleştirdim sanıyordum kendimi…”
Şimdi de Sümerli şair Ludingirra’nın annesi için yazdığı ve 4000 yıl öncesinden günümüze ulaşan o görkemli şiiriyle okurlarımı baş başa bırakıyorum.
SEVGİLİ ANNEME
Yola çıkan kralın habercisi,
Seni Nippur’a göndereceğim, bu haberi götür!
Uzun bir yolculuk yaptım,
Annem üzüntüde, uyuyamıyor,
Odasına sıkıntılı bir söz girmeyen o,
Bütün yolculara sağlığımı soruyor,
Benim selam mektubumu eline ver!
Eğer annemi bilmiyorsan, onu sana anlatayım:
Onu adı Şatiştar’dır.
Pırıl pırıl görünüşü ile
Bir Tanrıça hoşluğu, tatlı bir gelindir o,
Gençliğinden beri kutsanmıştır o.
Kaynatasının evini gayretle yöneten,
Kocasının Tanrısına hizmet eden,
Tanrıça İnanna’nın yerine bakmayı bilen,
Kralın sözünü yabana atmayan,
Sevilen, sevgi ile yaşayan,
Kuzu, iyi kaymak, bal, kalpten akan tereyağdır o.
Annemin ikinci tanımını vereyim:
Annem ufukta parlayan bir ışık, bir dağ geyiği,
Işıldayan bir sabah yıldızıdır o.
Değerli bir akik, Marhaşi’den bir topaz,
Cazibe dolu bir prens mücevheri,
Neşe yaratan bir akik,
Bir kalay yüzük, demir bilezik,
Bir altın çubuk, parıldayan bir gümüş,
İçi çeken bir fildişi heykelcik,
Mavi taştan bir taban üzerinde duran alabastar bir melektir o.
Annemin üçüncü tanımını vereyim:
Annem mevsiminde bir yağmur, ilk tohum için su,
Zengin bir bahçe, meyveyle dolu.
Kozalaklarla süslü, bakımlı bir köknar ağacı,
Yeni yılda ilk ayın ürünü,
Sulama yerlerine bereket getiren bir kanal,
Aranan en tatlı Dilmun hurmasıdır o.
Annemin dördüncü tanımını vereyim:
Annem bir bayram, neşe dolu bir kurban,
Prenseslerin olgusu, bir bolluk şarkısı,
Neşesi tükenmeyen, seven, sevilen bir kalp,
Annesine dönen bir esirin müjdesidir o.
Annemin beşinci tanımını vereyim:
Annem çam ağacından bir araba, şimşirden bir tahtırevan,
Parfümle kokulandırılmış güzel bir giysi,
Kendisine tam uyan, çiçekten bir taçtır o.
Sana verdiğim bu tariflere göre annemi tanıyacaksın,
Lamalara sahip olan o hoş kadın işte benim annemdir.
Benden haber için kulak kesilen ona,
Haberi neşe ile götür,
Sevgili oğlun Ludingirra’dan selam de ona!
Haberciyi bu tanımlamalarla gönderseydim, annemi bulabilir miydi? Kuşkusuz bulamazdı. Onlar yalnız kendim içindi. Annem, sevgisi ve şefkati üzerimizden hiç eksilmeyerek muzun yıllar yaşadı. Gölgesi kıvansın.
Ludingirra’nın Yaşam öyküsü Tablet 16