“Kelebek etkisi” kısaca, beklenmeyen bir olayın içinde yer alan ufak detayların, öngörülemez sonuçlara yol açmasından yola çıkarak büyümesi gelişmesidir. Bilim insanı Edward N. Lorenz'in ortaya attığı bir teoridir. Tabii ki bilimsel anlamda kaos teorisini anlatır, işin fizik yanı böyledir.

Ancak ben bunu farklı düşünmek istiyorum. Kaos yönünden değil, dünyanın her hangi bir yerinde küçük bir iyilik hareketinin, kelebeğin kanat çırpışındaki hafiflikle başlayan iyilik enerjisinin geliştiğini, büyüdüğünü ve yayıldığını düşünün.

Kendi hayatınızda düşünün; yaptığınız güzel bir şeyin sizin etrafınızda nasıl ışık saçtığını, zincirleme iyiliğin yayıldığını ve ilk kanat çırpanın siz olduğunuzu…

Bunu öğretmenler çok iyi bilirler. Bir çocuğa dokunursunuz, ona yol açar, vizyon açar, ufuk açarsınız…O çocuk binlerce insana dokunur, ruha dokunur. Dünyanın iyileşmesi için, bir çok insanın iyileşmesi için…Aşıyı bulmak, savaşları durdurmak gibi bir çok iyilik hareketine neden olabilir.

Domino taşı gibi sevginin yayıldığını düşünün. Sevgi dolu bir insanın sevgisinin çoğalarak yayıldığını, dünyada kin, nefret, öfke, kıskançlık vb birçok kavramı sevginin alt ettiğini düşünün.

Ben hep düşünürüm, her ne olursa olsun karşıma sevgisiz insanların çıkıp sizi sevmekten vazgeçirebilmek için elinden gelen çabayı gösterdiğini, bilinçli veya bilinçsiz sizi sevgiden vazgeçerseniz mutlu olabileceğinize inandırmaya çalışan insanlar çok çıkar. Bunlarla mücadele için donanımlı olmayabilirim, ama hiçbir zaman sevgiden vazgeçmem, sevmekten vazgeçmem.

Karşıdaki yorulur ben yorulmam. İnanırım ki en büyük kelebek etkisi iyiliğin, aşkın, sevginin, umudun yarattığı etkidir. Siz severseniz, sevgi enerjiniz yüksekse ve her durumda sevmekten, iyilik yapmaktan, yaptığınız iyilikleri denize atmaktan vazgeçmiyorsanız, en büyük kelebek etkisi başlamış demektir.

Aşktan vazgeçer insanlar, aşka ömür biçer; üç gün, beş gün, beş yıl…Sevgi gibi aşk ta aşka inanmayanlar karşısında direnmek ister. Aşkın mümkün olmadığına inanan insanlarla bu anlamda savaşmamak gerekir. Bırakın aşkı tatmadan yaşasınlar. Aşk için olmadan, her ne yapıyorsa aşk ile yapmadan yaşamayı seçmişlerdir onlar.

İnanmıyorlarsa anlamazlar; mükemmel insanı arayan aşkı bulamaz zaten. Aşkın mükemmelliğine ihtiyacı yoktur, kaosa, kargaşaya, egolara, ego savaşlarına ihtiyacı yoktur. Nefes almak gibidir, doğal, akıcı, zorlamadan, farkına vararak nefes almak gibidir. Mucize gibidir aşk, talep etmeden gelir, elbette talepler başlayınca aşk biter, oysa doğaldır tıpkı karşılık beklemeden etrafa güzellik veren, koku veren, tad veren, gölge veren, havayı temizleyen ağaçlar gibi.

Kelebek etkisi gerekir, gerçek aşk yaşanıyorsa mutlaka etrafında kelebek etkisi yaratır. Mutlanırsın, umutlanırsın, nurlanırsın adeta, ama saf, temiz, kaygısızsan…

Aşk bir alışveriş değildir, bir meta değildir. Eğer öyle oluyorsa o aşk değildir, talepler başlarsa aşk yoktur zaten, zorunluluklar vardır.

Akışta kalmak zordur elbette, ama bir farkına varırsan işte kanatlarını çırpmak, çok uzaklarda etki yaratmak için hazırlık yapıyorsundur.

İyilik yapmak gibidir aşk. İyilik yaparsın, iyileşirsin, güzelleşirsin, sevgi dolu olursun. Etrafını da etkilersin. Ego varsa iyilik yapmıyor gösteriş yapıyorsun demektir, o yaptığın iyiliğin hiçbir anlamı kalmaz.

Aşk insanı geliştirir, içsel olarak kendini bulursun, özüne yaklaşırsın, hayatta amacına ulaşmak için yol alırsın. Sen alırsan, sen kanat çırpmaya başlarsan dünyada birkaç insan etkilenecektir.

Açtığım sergiye gelen, gezen veya resimleri gören insanlar bilirler ki, benim binlerce fırça darbem, renk titreşimleri, benim olumlu, ılımlı, iyiliksever, insan sever, sevgi ve aşk dolu ruh halimdir.

Aşk benden bize giden bir yolculuktur, ruh halidir, en büyük, en çabuk yayılan kelebek etkisi, aşk hali, sevgi hali, iyilik ve umut halidir insanın.

ANKARA