Anılar kaybolmuyor; yıkılsa da, enkaz altında kalsa da anılar yıkılmıyor. Yaşanan güzellikler, iyilikler, sevinçler, mutluluklar…
İskenderun, her yer gibi memleketin bereketli topraklarından…Memleketin denizlere açılan aydınlık yüzü… Bir çok farbrikası, endüstrisi, geniş ticari limanı, güzel insanları, çok kültürlülüğü, geneksel mutfağı ile çok sevdiğim bir köşesi ülkemizin.
Ben gençlik yıllarımdan bu yana sık sık o bölgeye giderim. Çok sevdiğim kızkardeşim ,yol arkadaşım orada yaşar: JALE…
Hemen hemen her mevsimini görmüşümdür. Arkadaşlarımın arkadaşları benim arkadaşlarım oldular. O’nun büyükleri benim büyüklerim, akrabaları akrabalarım...
Ve şimdi güzelim kent nerdeyse yok…
Arkadaşımın büyükleri anlatırmış; her zaman İskenderun’un bazı bölgelerinin altından fay hattı geçtiğini söylerlermiş. Bize de Çorum’da Binevler’e doğru olan bölgenin deprem bölgesi olduğu söylenirdi çocukken…Şimdi ne oldu da çok katlı apartman yığını oluştu. Orada bahçeler vardı, bağlar vardı, ekin tarlalaları vardı, keşke dursalardı.
Ve o bazı bölgeler imara açılmamalıymış… Oysa, kocaman, kocakoca katlı evler yapılmış…Sonra, masal gibi, bir varmış bir de yokmuş…
Keşke sadece evler yok olsa, ama onbinlerce can da yok olmuş. Evet büyük bir doğa olayı, ama doğa her zamanki gibi ondan aldıklarını geri istemiş. Doldurulan denize yapılan kocaman binaların altına sular dolmuş, yıkım kararı alınmış, temelleri erimiş.
O evlerin balkonlarında ne anılar yaşanmıştır; ne çaylar, ne kahveler içilmiştir…Ki İskenderun kahvesi çok özel bir kahvedir. Sohbetler,manzara keyifleri…Şimdi kimseler yok, yıkıldı yıkılacak, hepsi bir kepçeye asılı kalacak.
Arkadaşım Ankara’ya gelirken, evinde devrilen kitaplığın raflarından bir defteri alıp gelmiş. 1999 yılında İskenderun Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ile birlikte açmış olduğum serginin anı defteri…
Ne güzel yazmışlar, ne güzel paylaşımlar yapılmış, altına tarih ve imzaları ile…Şimdi içlerinde yaşamayanlar var.
Paylaşmak istedim,
'' Hayat o kadar kötü ki. Dört bir yandan kelepçelenmiş her yanımız. Bizi kurtaracak tek şey sevgimiz ve birbirimize olan aşkımız.
Ve bir gün sesimizi duyacak aşk tanrıçası ve bizi kurtaracak '' A.Ö 1999 İskenderun
Evet sadece onu değil bütün insanlığı aşk, sevgi, güzellik, bilim, sanat kurtaracak
Sevmeyi bilen insan, insanı seven insan, hiç kumların üzerine binlerce ev yapar mı? Fay hatlarının üzerine ev ruhsatı izinlerini verir mi, demirden, çimentodan çalar mı? Ben kazanayım, diğerleri ölsün diye düşünür mü?
Seven insan, aşık olan insan sanatla bilimle uğraşan insan karıncayı incitmez, severse hiç ayrım yapmadan bütün insanları sever, ülkesini, ülkesinin insanlarını sever, onların yaşam haklarını, insanca yaşam haklarını savunur her zaman.
Doğru söylemiş; insanlığı iyiden, güzelden, doğrudan yana olan, değerleri olan, sevgiden, aşktan yana olan insanlar değiştirecek, ama bir gün mutlaka…
Hırslar, egolar, kibirler yok olacak, bir gün mutlaka, ama mutlaka.
ANKARA