Gazze Şeridi'ne insani yardım ulaştırmayı ve İsrail'in deniz ablukasını kırmayı amaçlayan “Küresel Sumud Filosu”, 31 Ağustos 2025 Pazar günü İtalya'nın Cenova ve İspanya'nın Barselona limanlarından denize açılmışlar, Tunus’ta buluşmuşlardı.
İnsanlığın vicdanını temsilen ve uzun süredir hazırlıkları devam eden, tamamen sivil amaçlarla oluşturulmuş “Küresel Sumud Filosu”, bir engelleme olmazsa 44 ülkeden 500’ün üzerinde katılımcı, 60 gemilik bir filoyla Tunus’tan Gazze’ye ulaşacaktı.
Ve günlerdir tüm dünyanın gözü Sumud Filosu’ndaydı. Liderler harekete geçmeyince siviller harekete geçmişti. Ve de bu oluşum tüm dünyadaki insanların dikkatini çekmişti. “Gazze’deki ablukayı kıracak mıydı?” diye… “Sahillerde umutla bekleyen insanlara ulaşacak mıydı?” diye…
***
Ama ulaşılamadı.
İsrail, Gazze’deki ablukayı kırıp yardım ulaştırmaya çalışan Sumud Filosu’nun önünü, “aktif savaş bölgesi” dediği uluslararası sularda kesti.
Uluslararası hukuku çiğneyerek 44 gemiye el koyan İsrail, tüm aktivistleri gözaltına aldı.
Soykırıma uğratılan Gazze'nin bir deri bir kemik kalmış çocuklarına, bir dilim ekmek götürmeye çalışan Sumud Filosu’ndaki aktivistleri zorla alıkoymakla kalınmadı, “Teröristsiniz!” diye hakaretler yağdırıldı.
Zaten İsrail, 2010’dan başlayarak bütün yardım filolarını durdurmuştu.
Yani Sumud Filosu’nun yaşadıkları, dünyanın İsrail saldırganlığı ile ilk yüzleşmesi değildi. 31 Mayıs 2010’da uluslararası sularda Gazze’ye insani yardım götürmek amacıyla yola çıkan ve Mavi Marmara gemisinin de içinde bulunduğu “Gazze Özgürlük Filosu”, İsrail askerlerinin saldırısına uğramış, 10 yardım gönüllüsü hayatını kaybetmiş, 56’sı ağır yaralanmıştı. Filo katılımcıları hapsedilmiş, yaralılara kelepçe takılmış, bazıları günlerce hücrelerde alıkonulmuş ve işkence yapılmıştı.
***
Elbette, Arap dünyasının ve genelde İslam dünyasının bu sınavdan parlak bir notla çıktığını söylemek de zordur.
Çünkü 22 Arap ülkesinin, 57 İslam ülkesinin başaramadığını daha doğrusu üstlenmedikleri sorumluluğu, bir avuç vicdanlı ve yürekli insan başardı.
Günlerdir denizin hırçın dalgaları arasında yolculuk yaparak Gazze’ye ulaşmak isteyen bu vicdanlı insanlar, tüm dünyaya önemli bir ders verdiler.
Cesaretin, kararlılığın, fedakârlığın ve zalime karşı dik duruşun dersini verdiler. Bu gemiler Gazze'ye ulaşamadı, ama yürekleri, cesaretleri ve kardeşlik ruhları onların yüreğine dokundu. Böylece tüm insanlığın vicdanının uyanışına önemli bir neden oldular.
Sumud Filosu ablukayı delemese de gönüllerdeki gafleti, Arap dünyasındaki ve genelde İslam dünyasındaki sessizliği deldi geçti. Rehavet içerisinde zulme seyirci kalan İslam ülkelerinin liderlerine unutulmayacak güçlü bir tokat vurdular.
İşte bu nedenlerle evi başına yıkılan analardan, çaresiz kalan babalardan, yetim ve öksüz kalan masum çocuklardan ve kefensiz yatanlardan bir özür dilenmelidir.
***
Ama görünen o ki, Gazze’deki soykırıma ve açlığa karşı:
-Küresel sivil toplumun artan hareketliliği durmayacaktır.
-Uluslararası vicdan geri adım atmayacaktır.
-Dünya genelinde sivil toplum örgütleri, devletlerin ve hükûmetlerin önüne geçerek küresel uyanışı hızlandıracaktır.
Nitekim Gazze soykırımına karşı Latin Amerika'dan Japonya'ya, Afrika'dan Avrupa'ya her dinden, her ırktan insanlar birlikte seslerini yükseltmektedirler.
Sumud filosunda Gazzeli çocuklara bir lokma ekmek götürebilmek için ölümü göze alanlar gibi, farklı dinlerden ve kimliklerden insanlar çoğalacaktır ve de çoğalmaktadır.
***
Ama bugün Gazze için en tartışmalı başlık, Gazze’nin yönetim mimarisi olacak gibidir.
Nitekim Siyonist işgali ve soykırımı meşrulaştıran sömürgeci bir zihniyetle hazırlanmış, Trump'ın 20 maddelik Gazze planına göre:
Gazze’yi geçici olarak “teknokrat, apolitik bir Filistin komitesi” yönetecek.
Onun da üstünde, Trump’ın başkanlık edeceği uluslararası bir “Barış Kurulu” bulunacak.
Kurulda eski İngiltere Başbakanı Tony Blair de yer alacak ve Blair, Gazze’nin valisi olacak!
Özet olarak Gazze’nin yönetimi ve egemenliği Gazzelilerin elinden alınacak, ABD’ye ve onun Ortadoğu’daki müttefiklerine bırakılacak gibidir.
Yani Gazze, artık bir Filistin toprağı olmaktan çıkarılacak gibidir.
Evet, görünen budur…