Savaşın kaçıncı günü bilmem; bilinen bir gerçek varsa vahşetin devam ettiğidir. Soykırım devam etmektedir;
insanlar katledilmektedir. Tüm gerçek budur; bunun ötesi yalandır.
Bütün insan hakları savunucuları mı? Devletlerinin gözü önünde devam eden bu vahşet her geçen gün hız artırarak sürmektedir ve gösteriyor ki sürecek, hiç acımadan.
Filistin’de canlarımız giderken, uzaklardan haber almak ve yazı yazarak ahkâm kesmek bize kolay geliyor diyeceğim; ama hiç de öyle değil. İçimdeki duyguları, kini, nefreti ifade edememek de beni çok üzüyor. İnanıyorum ki biraz insanlıktan nasibini almış bütün insanlar benimle aynı duyguları paylaşıyordur; aksi düşünülmez.
Yazmak istediklerimi, içimdeki yazılara dökmek istiyorum; dökemiyorum. Dilim tutuluyor, boğazım düğümleniyor; yaşanan vahşeti düşündükçe.
Çocukları düşünüyorum; aç, susuz, evsiz, babasız, annesiz, vatansız. Baba ve anneleri düşünüyorum: evlatlarını koruyamamak, karınlarını doyuramamak, onlara barınacak bir yer verememek; en acısı, gözünün önünde can verirken ellerinden bir şey gelmemesi ne kadar acı.
Çocuklar öldürülüyor; suçsuz insanlar öldürülüyor. “Öldürülmekte” diyorum, çünkü bilerek yapılan bir iş. Sonucu ne olursa olsun, vahşet vahşettir; hiçbir açıklaması olamaz, hiçbir sebebi olamaz, hiçbir bahanesi olamaz.
Ölüm kol geziyor; katiller kol geziyor. Azrail’e gerek yok. Tüyü bitmemişlerin Azrail’i: İsrail, katil İsrail.
“Durdurun” diyor sesi çıkan insanlık; ama duyan yok. Herkes sağır olmuş, duymuyor; kör olmuş, görmüyor; bilmiyor, üç maymunu oynarcasına. İsrail ve destekçileri kendi yazdıkları senaryoyu kendileri oynadıkları için üç maymun misali oynuyorlar.
Hiçbir yeri küstürmek de istemiyorlar; açık kapı bırakıp “olur ya bir gün gelir lazım olur” düşüncesiyle.
Savaş devam ediyor en acımasız şekilde; bizler konuşurken, yazarken, yaşarken. Gerçek bu, maalesef. Çözüm mü? Çözümsüz.
Yeter yahu, Netan-yahu.
Fazla uzatmayalım; en güzel cevabı Sezai Karakoç’un “Ey Yahudi” şiiri versin.
Nihayet Mescid-i Aksa’yı da yaktın ey yahudi
Asırlardır insanlığın ruhunu yaktığın gibi ey yahudi
Aya çıkarak göğe çıktığını sandın ey yahudi
Göğe çıktığına inanır inanmaz
Büyük Peygamberin göğe çıktığı yeri yaktın ey yahudi
Mescid-i Aksa’yı yaktın ey yahudi
Daha doğrusu yaktığını sandın ey yahudi
Senin yaktığın gökteki Mescid-i Aksanın ancak
gölgesidir ey yahudi
Senin yaktığın Mescid-i Aksanın ruhu değil,
Taş, toprak ve ağaçtan işaretidir ey yahudi
Ölüler gibi donmuş bizlere de
Belki Mescid-in ateşinden bir köz düşer de
Buzlarımız çözülür ey yahudi
Sen vaktiyle peygamberlere ihanet ettiğin gibi
Şimdi de
Onların en büyüğünün miraca çıkış noktasına
Göğe yükseliş noktasına ihanet ettin
Sen asıl kendi kurtuluşuna ihanet ettin
Mescid-i Aksanın ruhu yakılmaz
Yakılan ancak taş ve topraktır
Sen asıl kendini yaktın ey Yahudi
Sen ancak kendi ruhunu ateşe attın
Cehennemleştirdin kendini ey yahudi
Kudüs’ü aldıktan sonra
Gazzede yapmadığın işkence kalmadıktan sonra
Demek Mescid-i Aksayı da yaktın ey yahudi
Utanmazlığını en son uca çıkardın
Tanrıdan çekinmediğini
İnançsızlığını
Kara yürekliliğini
Zulüm aşkını
Bir kere daha ilan ettin
Hakettiğin cezayı en şiddetli bir şekilde çekeceksin
ey yahudi
Sen kutsal Kudüs’ün ruhuna ihanet ettin
Peygamberlerin dediği bir kere daha olacaktır
Sana haber verilen cezalar bir kere daha gelecektir
başına
Sen Süleyman Peygamberin ruhunu incittin ey yahudi
Davut Peygamberin ruhunu sarstın ey yahudi
Zebura ihanet ettin ey yahudi
Tevratın ve Zeburun
Musanın Davutun Süleymanın
Ve bütün kitapların ve bütün peygamberlerin
Gelmesini bekledikleri
Geleceğini haber verdikleri
Ve bütün kitapların ve bütün peygamberlerin
Evrene, insana, yere, göre ışık saçan
Büyük Peygamberin ayak bastığı yere
İmam olup bütün peygamberlere
Namaz kıldırdığı yere
İhanet ettin, aklınca hakaret ettin ey yahudi
Hakettiğin cezayı en şiddetli bir şekilde
çekeceksin ey yahudi
Büyük Peygamberin haber verdiği gibi
Sen cezanı çekerken
En vahşi taşların arkasına saklansan bile
Taşlar olduğun yeri haber verecek
Çünkü sen taşı bile yakacak kadar kinlisin ey yahudi
Sana hiç bir zarar vermemiş bir ümmet için
Sıkıştığın her sefer seni kurtaran
Seni koruyan acımasından ötürü senin kendisine sığınmanı
kabul eden
Kerim, cömert, mert bir ümmet için
İnsanlığın son ümidi bir ümmet için
En büyük kini duymaktasın
O fakir de olsa uludur
O mazlumdur
Sen onun ululuğunu ve mazlumluğunu, hakikat
taşıyıcılığını kıskanıyorsun ey yahudi
Bir gün gelecek azgınlığın sona erecektir
Kutsal Kudüs kurtulacak
Mescid-i Aksayı bu ümmet altından ve zebercetten
ve yakuttan
Yeniden yapabilecek bir kudrete erecektir
O gün Tanrının azabı senin için şiddetli olacaktır
Biz istesek bile seni ondan kurtaramıyacağız ey yahudi
Bize bu yapılanı yapan sen değilsin
Biz kendi cezamızı çekiyoruz
Sen de bir gün kendi cezanı çekeceksin ey yahudi
Sana yeryüzü lanet edecektir
Sana gökyüzü lanet edecektir ey yahudi
En kısa zamanda tövbe yolunu tutmazsan ey yahudi