Günlerdir Narin cinayeti tartışılıyor televizyonlarda, gazetelerde, sosyal medyada.

Elbette tartışmaların büyük çoğunluğu, tahminler üzerinden ve de dışarıya yansıtılmış sorgu tutanaklarına dayanılarak yapılmakta.

Diyarbakır’ın Merkez Bağlar ilçesi Tavşantepe köyünde 21 Ağustos günü, akşam saat 17.00 sularında ortadan kaybolan 8 yaşındaki Narin Güran için:

-75 km2’lik alan tarandı.

-8 dere, 5 gölet, 21 su kuyusu arandı.

-62 ev, 24 metruk binada adli arama yapıldı.

-137 kamera incelendi.

-Yaklaşık 90 haneli, 445 nüfuslu köyde 267 kişinin ifadesi alındı, 12 kişi tutuklandı.

Ve 19 gün sonra, yani 8 Ağustos günü Narin ölü olarak bulundu.

Bu konuda Diyarbakır Valisi Murat Zorluoğlu, şunları söyledi:

Kayıp çocuk Narin Güran, en son görüldüğünde üzerinde bulunan kıyafetleriyle birlikte dere kenarında çuval içerisinde üzeri taşla gizlenmiş vaziyette sabah saat 08.45 sıralarında maalesef ölü olarak bulunmuştur. İlk bulgulara göre kayıp Narin Güran'ın öldürüldükten sonra bir çuvalın içerisine konulup dere kenarına getirildiği, çuvalla birlikte derenin kenarında suyun içerisine yerleştirildiği, üzerinin ağaç dalları ve taşlarla şüphe uyandırmayacak şekilde ve doğal bir görüntü verilerek kapatıldığı anlaşılmıştır. Daha önce aranılan tüm bölgelerin yeniden aranması çalışmamız kapsamında Eğertutmaz Deresi'nin bu bölgesi yeniden aranmış ve uzman jandarma, JAK ve JÖH ekiplerimizce kayıp kızımızın cenazesine ulaşılmıştır.”

***

Evet, Diyarbakır’ın köyden oluşan bir mahallesinde öldürülen Narin, bu ülkenin acı bir gerçeğinin görüntüsü olmuştur.

Ve yaşanan Narin olayı, toplumu derinden etkileyen bir trajedi, sadece Narin’in ailesi için değil, tüm Türkiye için büyük bir yara olmuştur.

Ama Türkiye’de ilk kez, böyle bir cinayete karşı böylesine güçlü bir kamuoyu gücünün de oluştuğu görülmüştür.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre, 2008-2016 yılları arasında 104 bin 531 çocuğun kaybolduğunu açıkladığı ülkemizde, her yıl 10’larca faili meçhul çocuk cinayetleri olmuş ve olmaktadır. Son 8 yılın verileri henüz açıklanmamıştır.

İşte bu nedenle, Narin cinayetine karşı oluşmuş bu güçlü sesin, bu güçlü karşı duruşun, yani bu güçlü kamuoyunun diri tutulması ve kalıcı olması, özellikle dileğimizdir.

Çünkü, toplumun vicdanını sarsan bu cinayetler, özellikle tek başına yargısal sonuçlarla açıklanamayacak kadar vahimdir ve de korkunçtur.

***

Peki, bu cinayeti ve bu tür cinayetleri, yalnız cinayeti işleyen ya da işleyenler ve de yardımcı olanlar üzerinden mi aramak ve sorgulamak gerekir? Hayır.

Çünkü:

-İkinci yüzyılına girmiş Cumhuriyet’in modern hukuku, kapalı devre bir toplum hukukunu çözemiyor ise bunda Cumhuriyet kusurludur ve de sorumludur.

-İkinci yüzyılına girmiş Cumhuriyet, kapalı toplumların oluşturduğu sosyolojik yapıyı, oluşturduğu feodal kültürü ve oluşturduğu feodal hukuku 100 yıldır çözememiş ise kusurludur ve de sorumludur.

-Ve de halen bu ülkede töre cinayetleri çözülememiş ve çözülemiyorsa Cumhuriyet kusurludur, sorumludur.

Özet olarak ifade edilirse, ikinci yüzyılına girmiş Cumhuriyeti 100 yıldır yöneten tüm siyasetler, işte bu nedenlerle kendini bir sorgulamalıdır.

***

Yazımın sonunu, Artvinli gazeteci Sami Özçelik’in Narin Güran için yazmış olduğu bir ağıtla bağlamak istedim.

İşte Sinop Pusulası gazetesinden aldığım o ağıttan bir bölüm:

“Nasıl Anlatayım Narin’i Size?..”

Tiksindim iğrendim yıkıldım dostlar

Nasıl anlatayım vahşeti size?..

Derenin içine atıldım dostlar

Nasıl anlatayım Narin’i size?..

                        *

Ana baba kardeş bütün sülale

Nasıl geldi bunlar nasıl bu hale?..

Şu masum meleğe bir bakın hele

Nasıl anlatayım Narin’i size?..

                        *

Sekiz yaşındaydı güzel mi güzel

Kaşı,  gözü, saçı her hali özel

Dostlar ilkbaharda düşer mi gazel

Nasıl anlatayım  Narin’i size?..

Evet, Artvinli gazeteci Sami Özçelik, Türkiye’yi sarsan bu olay için duygularını böyle ifade etmiştir.