Muhalefetin “yargı darbesi” olarak ifade ettiği 19 Mart 2025 günü İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) operasyonuyla başlayan kavga, büyük bir siyasal yarılmanın önünü açar olmuştur.
Ve belediyeler üzerindeki bugüne kadar devam eden operasyon, geri dönüşü olmayan bir siyasal kavgayı da tetikler olmuştur.
Özellikle de:
-Bu operasyonların, “etkin pişmanlık” adı altında yapılan itiraflar nedeniyle oluşu…
-Muhalefetin bu operasyonları siyasal bir operasyon olarak görür oluşu…
Zaten çok tartışılır olan hukuka güveni daha da sarsar olmuştur.
***
Yaklaşık 4 aydır devam eden operasyonların:
-Yalnız CHP’li belediyeler üzerinde olan görüntüsüyle…
-Tutuklamaların bir mahkûmiyete dönüşür gibi görüntüsü ve de tehlikeli bir toplumsal kırılmaya neden olabilecek görüntüsüyle…
-Mahkemelerin siyasetin aparatı olarak kullandığı, “gizli tanık” ve “itirafçı” ifadeleriyle tetiklenir olan görüntüsüyle…
Yani bu görüntülerle, özellikle yaratılan ve de görünür olan demokrasi kriziyle, ülke bir anafora itilir olmuştur.
***
Belediyeler, yani yerel yönetimler:
-Yerel seçiciliğin ve yerel demokrasinin en çarpıcı olarak göründüğü sivil inisiyatifli devlet kurumlarıdır.
-Halk iradesinin, yani halkın seçiciliğinin büyük ölçüde objektif olarak yansıtılır olduğu kurumlardır.
-Ve halkın A’dan Z’ye tüm yaşam alanının muhatabı olan kurumlardır.
Bu nedenlerle bu kurumların, halka karşı büyük bir sorumluluğu vardır.
Ve de bu nedenlerle “yolsuzluk” ve “rüşvet” iddiaları, yalnız bu kurumlara değil genelde devlete olan güveni, büyük ölçüde sarsan bir durum yaratmaktadır.
***
İşte tüm bu nedenlerle:
-Yapılan operasyonların, gözaltı ve tutuklamaların, mahkûmiyete dönüşür gibi bir görüntüsü olmamalıdır.
-Yargılamalar olabildiğince hızlı sonuca ulaşmalıdır.
-Daha da önemlisi yargılama süreci ve yargılama sonucu inandırıcı olmalıdır.
Çünkü:
-Eğer açık bir dille ifade edilirse, toplumda bu operasyonlara kuşkulu bir bakış baskın olmuştur.
-Ve de iktidarın, muhalefeti bastırma hareketi olarak görülür olmuştur.
Yani topluma yansıyan genel görüntü budur.
***
Ve bu nedenlerle diyebiliriz ki:
Bugün birlikte yaşamak için, bir el uzatılmışken…
Birlikte yaşamak için, PKK’ya silahların bırakılması ve “fesih” çağrısı yapılmışken…
Ve “Terörsüz Türkiye” ifadesiyle barışık bit Türkiye sesleri yükselirken…
Ve de bugünlerde, yükselen bu seslerin ilk adımları atılırken…
Ülke genelinde büyük bir çoğunluğun inanmakta zorlandığı gerekçelerle yapılan operasyonlar, “Terörsüz Türkiye” ifadesiyle oluşturulmak istenen olumlu gelişmeyi sabote eder olmamalıdır.
Ve de 50 yıldır dökülen kanlar sona erdirilirken, belediyeler üzerinden siyasete yansıyan gerginlik bu oluşumu gölgeler olmamalıdır.