Bir ABD projesi olan “İsrail-İran Savaşı” başlıklı dünkü yazımın sonunu, “Elbette İran’la olan bu kavganın bir öncesi de vardı. Ve de İsrail’in henüz devrede olmadığı bir dönemde, yani 1953’te başlamıştı.” diye bağlamıştım.
ABD’nin “dur” ihtarıyla İsrail-İran savaşında “ateşkes” sürecinin başlatıldığı böyle bir günde, bu nedenle 1953’te İran’da ne olmuştu bir hatırlayalım dedim.
Çünkü:
İç politikada iktidar kavgası gözümüzü öyle kör etmiş, kulaklarımızı öyle sağır etmiş ki; emperyalizmi göremez, sömürgeci sesleri duyamaz olduk.
-Bugün dünyanın en kaliteli petrolünü üreten, tüm milli kaynaklarını ABD’ye peşkeş çekmeyip millileştiren Venezüela, sürekli darbeyle ve de işgalle tehdit edilirken…
-Benzer durum daha da büyük ölçüde Ortadoğu’yu sarıp sarmalamış, İran’a yönlendirilmiş olup ülkemiz sınırlarına dayanmışken…
Ne yazık ki, ortak bir milli duruş oluşturamadık.
Ve İran halkının, 1979 yılında ülkeden kovduğu Şah Rıza Pehlevî'nin, aynı adı taşıyan ve Kudüs'teki ağlama duvarında, başında Yahudi kippasıyla dua eden oğlu Rıza Pehlevi’nin adı, İran yönetimi için dolaşıma sunulmuşken…
Başlıktaki cesur yürek kimdir, bir tanıyalım dedim.
***
Evet, bu cesur yürek İranlı büyük bir yurtsever olan Muhammed Musaddık’tır.
Bu yurtsever, ABD patentli CIA destekli darbeye, inandıkları doğrular ve ülkesinin onuru için direndi. Direnmenin bedelini de hayatıyla ödedi.
Yani şapkayı alıp kaçmadı. Ve de kendi halkının ve de dünya halklarının gönlünde bir özgürlük sembolü olarak kaldı.
Musaddık, hukukçu ve İranlı bir siyaset adamı idi.
1951-1953 yıllarında İran Başbakanıdır. Gerçek bir yurtseverdir. 1882'de doğmuş, 1967'de ölmüştür.
Maliye, Adalet, Dışişleri Bakanlığı da yapmış olağanüstü dürüst bir kişiliktir. Öyle ki, maaş almaz, gönderilen hediyeleri asla kabul etmez.
O dönemde İngiltere'nin tüm petrol ihtiyacını, Avrupa petrol ihtiyacının % 90'ını İran petrolü karşılamakta ve de bugünkü adı BP olan İngiliz şirketi işletmektedir.
Ama Musaddık’la İran'da uyanan ve de yükselen milli refleks; petrolün millileştirilmesini, milli kaynaklara sahip çıkılmasını istemektedir.
Ve Musaddık, kurduğu “Milli Cephe Partisi” ile millileştirme hareketinin öncülüğünü yapar. 1951'de başbakan olunca, ilk iş petrolün millileştirilmesi olur.
-Elbette, İngilizlerin İran petrolünü kaybetmesiyle İngilizlerle arası açılır.
-Şah'tan “yetkilerini meclise devrini” istemesiyle Batı işbirlikçisi Şah'la arası açılır.
-Ve de “Toprak Reformu” girişimi nedeniyle de toprak ağalarıyla arası açılır.
Sonuçta:
-Musaddık hareketiyle İran'da milli duyguların yükselmesi…
-Emperyalizm karşıtı yükselen bir İran siyasetinin oluşması…
Musaddık'ın iktidarına son verme kararının gerekçeleri olur.
***
Ve yıl 1953'tür…
İngiliz, ABD ve Şah işbirliğinde ClA'nin organize ettiği darbe girişimi yapılır. Musaddık direnir. Darbe liderleri yakalanır. Şah eşini alıp Roma'ya kaçar.
Ama birkaç gün sonra CİA işbirlikçisi generallerle ordu yeniden müdahale eder. Başkanlık binası tanklarla bombalanır. Musaddık tutuklanır. Roma'ya kaçan Şah getirilir. Musaddık vatana ihanetle suçlanır, yargılanır, ölüm cezası verilir. Sonra hücre cezasına çevrilir. 3 yıl tek kişilik hücrede kalır. Evinde göz hapsinde tutulmak koşuluyla çıkarılır. 1967 yılında göz hapsinde iken ölür.
Ve İran petrolleri, yeniden Batılı şirketlerin olur.
***
Ta ki, Humeyni gelene kadar...
Çünkü Musaddık'ın yurtsever siyaseti bastırılmıştır.
Ama İran halkının gönlünde yaşayan milli tepkiler, İslamcı muhalefetle harmanlanmış ve Humeyni hareketini yaratmıştır.
Âyetullah Humeynî’nin bir “kurtarıcı” gibi ortaya çıkmasında ve her kesimin desteğini kazanmasında, bu duygusal arka planın ve şuuraltının büyük bir etkisi olmuştur. Yani ABD, Humeynî iktidarına giden yolun taşlarını kendi elleriyle döşemiştir.
Ve Musaddık döneminde millileştirilen petrol, Musaddık’ın ölümüyle Batılı şirketlerin eline geçen İran petrolü yeniden İran’ın olmuştur.
İşte asıl kavga budur.
Evet, bugün İngiliz ve Batı işbirlikçisi Şahın kimliği tarihten silinmiştir.
Ama Musaddık, İran halkının ve tüm Müslüman halkların ve de tüm dünya halklarının gönlünde yaşayan İranlı büyük bir yurtsever olarak kalmıştır.