Her yıl Eylül ayının son iki haftası BM Genel Kurulu haftasıdır.

İşte 2024 yılı için, dünya liderlerinin bir araya geldiği BM Genel Kurul görüşmelerinin 79'uncu dönemi “Geleceğin Zirvesi” adı ile ABD'nin New York kentinde 23 Eylül'de başladı.

Hem de İsrail savaşı tüm bölgeye yayarken

Hem de Ukrayna savaşı giderek büyütülürken

Hem de Filistin davasının bir parçası olan Gazze’de soykırım devam ederken

Ve de Filistin halkının devlet olma kavgası 76 yıldır devam ederken

***

Yine de 76 yıldır büyük bedeller ödeyen Filistin halkının kavgası, “Filistin Devleti” olma yolunda belli ölçüde mesafe alır olmuştur.

İşte bu yol:

-Gün 29 Ağustos 2012… Filistin, BM Genel Kurulu’nda Üye Olmayan Gözlemci Devlet statüsünde kabul edilmiştir.

Bu kabul edilişte Türkiye, Çin, Rusya ve Fransa başı çekmişti.

-Gün 30 Ağustos 2015… Newyork’ta BM binası önünde Filistin Bayrağı dalgalanmaya başlamıştır. Bunun için 10 Eylül 2015 günü yapılan Genel Kurul'a, BM'in 193 üyesinden 172'si katılmış, 119 ülke evet demiş, 45 ülke çekimser kalmış, 8 ülke hayır demişti.

-Gün 10 Mayıs 2024… Bugünden başlayarak BM Genel Kurul’larında 143 ülkenin evet oyuyla, Filistin temsil edilecek ama oy kullanamayacak kararı alınmıştır. Yani bu kararla Filistin’in BM Daimi temsilciliği olacaktır.

Ve gün 18 Eylül 2024… İlk kez, Filistin'in BM Daimi Temsilciliği tarafından BM Genel Kurulu'na, İsrail'in işgal altındaki topraklardan 12 ay içinde çekilmesini talep eden bir tasarı sunuldu. Tasarı 14’e karşı 124 oy ile kabul edildi.

Evet, tasarı kabul edildi ama İsrail böyle bir kararı geçmişte de olduğu gibi uygulamayacaktır.

Çünkü BM Genel Kurul kararları bağlayıcı değil, tavsiye niteliğindedir.

***

İşte sorun da budur…

Yani BM Genel Kurul kararlarının uygulanmamasına karşılık bir yaptırım yoktur.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) kararları ise bağlayıcıdır. Ama orada da 5 daimi üyenin (ABD, Rusya, Çin, İngiltere, Fransa) “veto” hakkı vardır.

Nitekim veto en çok ABD tarafından kullanılmış, İsrail’in Filistin halkına uyguladığı terör ve Gazze katliamları için alınan tüm kınama kararları veto edilmiştir.

İşte bu nedenlerle bu konu, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres tarafından zaman zaman gündeme getirilmiştir.

VeEşitsizlik tepede başlıyor denilmiş, “BM’in görevinin savaşları engellemek olduğunu, ama barışın sağlanması için örgütün strateji ve yapısında değişikliğe gidilmesi çağrısında bulunulmuştur.

***

Bugün veto yetkisi olanların dışında kalan 188 ülkenin hiçbir etkisi yoktur.

Nitekim Birleşmiş Milletlerin 75 yıllık sürecine baktığımızda:

-İslam İşbirliği Teşkilatı’nı (İİT) oluşturan 57 İslam devletinin hiçbir etkinliği ve hiçbir yaptırımı yoktur.

-Arap Birliğini oluşturan 22 Arap devletinin hiçbir etkinliği ve hiçbir yaptırımı yoktur.

-54 Afrika devletinin hiçbir etkinliği ve hiçbir yaptırımı yoktur.

-44 Asya devletinin, Rusya ve Çin hariç hiçbir etkinliği ve hiçbir yaptırımı yoktur.

-47 Avrupa devletinin, İngiltere ve Fransa hariç hiçbir etkinliği ve hiçbir yaptırımı yoktur.

Amerika kıtasındaki 35 devletin, ABD ve Kanada hariç hiçbir etkinliği ve hiçbir yaptırımı yoktur.

-Ve 14 Avustralya (Okyanusya) devletinin hiçbir etkinliği ve hiçbir yaptırımı yoktur.

***

Sonuç olarak, BM’nin bugüne kadar olan işlevinde görülüyor ki:

Birinci Dünya Savaşı’nın ardından 1920’de kurulan Milletler Cemiyeti (Cemiyet-i Akvam), 1920-1946 arasında İngiltere’nin hizmetinde ve İngiltere kararlarına meşruluk kazandıran bir örgüt olmuştu.

İkinci Dünya Savaşı’nın ardından 1945’te kurulan, bugün 193 üyeli Birleşmiş Milletler (BM) ise 1945’den bu yana, ABD’nin hizmetinde ve ABD kararlarına meşruluk kazandıran bir örgüt olmuştur.

Aslında her ikisi de Batı kapitalizminin askeri, siyasi ve ekonomik kararlarının koruyucu şemsiyesi olmuştur diyebiliriz.

Nitekim ABD ve İngiliz savaş gemilerinin gözetiminde Ortadoğu’da bir garnizon devlet olarak kurulan İsrail, Gazze’deki soykırımına devam etmekte, Lübnan bombalanmakta, Ortadoğu yeni bir haritaya dönüştürülmektedir.

Hem de dünya barışını sağlamak için kurulmuş BM’nin toplantısı devam ederken