CHP tarihinde siyasete bir katkı sağlayan, demokratik bir tepkinin en etkili görüntüsü olan iki eylem biçimi oldu. “Adalet Yürüyüşü ve Dayanışma Sandıkları”…

Evet, bu ülkede unutulmayacak yürüyüşler olmuştu. Ve deilk yürüyüşlerolarak

Birincisi, Çorum Belediye işçilerinin Çorum'dan Ankara'ya, Ankara'dan İstanbul'a 34 günde tam 716 km yolu, çıplak ayakla yürüyerek Taksim Atatürk Anıtı'na ulaşması idi.

İşten atılan Çorum Belediye işçilerinin, 27 Temmuz 1966 günü başlattığı hak arama kavgası olmuştu bu yürüyüş.

İkincisi, 68 kuşağının öncülüğünde 30 Ekim 1968 günü başlayıp 10 Kasım 1968 günü Anıtkabir'e ulaşan Tam Bağımsız Türkiye İçin Mustafa Kemal Yürüyüşü idi.

Anadolu topraklarına yerleştirilmiş ABD ve NATO üslerine karşı, bir bağımsızlık yürüyüşü idi bu yürüyüş.

Ve de üçüncüsü, dönemin CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun Ankara’dan İstanbul’a diye başlattığı, 15 Haziran 2017 Perşembe günü başlayıp 25 gün süren ve 9 Temmuz Pazar günü İstanbul'da sonlanan adalet yürüyüşü idi.

Yürüyüş Ankara'da Güvenpark'ta başlamış, 420 km. yol yürünmüş, Maltepe'de bir mitingle sonlanmış idi.

Ve bu yürüyüş için:

-Hedefimiz, Ankara'dan İstanbul'a denilmişti.

-Amacımız, yok edilen adaletin aranması ve de iktidarın uyarılması denilmişti.

Denilmişti ama iktidar cephesinden kabul görmemişti bu yürüyüş.

Nitekim Gittiğiniz yol Kandil ve Pensilvanya'nın yoludur denildi.

Bu adalet yürüyüşü değil gaflet yürüyüşüdür denildi.

Alay eder gibi Hızlı tren var onunla gitsinler denildi.

Ama…

Açık konuşmak gerekirse o gün muhalefet, ilk kez bir gündem yaratmıştı.

Ve bir aya yakın Türkiye'nin gündemini işgal etmiş, toplumda herkesin paylaşacağı bir ses getirmişti bu yürüyüş.

Özellikle de alışılmış Türkiye siyasetinin kimyasını sarsar olmuştu bu yürüyüş.

***

Ve bugün muhalefet bir kez daha gündem yarattı.

Ve bu gündem, 23 Mart 2025 Pazar günü konulandayanışma sandıkları oldu. 15 milyon yurttaş, hukuksal değeri olmayan ama siyasal değeri çok anlamlı olan bu sandıkta, bir cumhurbaşkanı adayı için destek amacıyla oy kullandı.

Ve de Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir cumhurbaşkanı adayı, partinin tüm üyelerinin oy kullandığı bir önseçimle, 15 milyon insanın oy kullandığı toplumsal bir dayanışmayla belirlenir oldu. 

İşte bu oluşumu ve de oluşan bu olguyu, iktidar cephesinin de muhalefet cephesinin de önyargılarını yıkarak okuması gerekir.

Çünkü bu olgu, bir itirazın ifadesi olmuştur.

Çünkü bu olgu, toplumsal bir iradenin siyasete uyarı yapan görüntüsü olmuştur.

***

Peki, bu olguların bir getirisi olabilir mi ya da ne olmalı?

1 Ekim 2025 günü Devlet Bahçeli’nin tokalaşmasıyla başlayan, kalıcı bir toplumsal barışı hedefleyen bir süreç başlamışken

İktidarın Terörsüz Türkiye söylemiyle bu süreç desteklenirken

Ama manidar bir zamanlama içinde, 19 Mart 2025 tarihli operasyonla siyasi tansiyon olabildiğince yükseltilmişken

Bu olguların, olumlu bir çizgide siyasal bir karşılığı olabilir mi?                                          -Evet, siyasette olumlu bir karşılık bulabilecek mi? Bilemiyoruz ama bulmalıdır.

-Toplumdan beklenen karşılık görülebilecek mi? Bilemiyoruz ama görülmelidir.

-Ve de devlet erkinde olumlu sonuçlara neden olabilecek mi? Bilemiyoruz ama olmalıdır.

 Sami Akpınar

[email protected]