Son günlerde gündemi sarsan, Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu olayı oldu. Yani Çerçioğlu’nun CHP’den AKP’ye geçişi…
Bu nedenle siyasal ve toplumsal haritaya baktığımızda, görünen o ki:
-Türkiye, belediyeler üzerinden telafisi çok zor olacak bir kamplaşmaya, telafisi çok zor, hem de çok zor olacak bir yarılmaya doğru yol almaktadır.
Elbette yargıya intikal etmiş durumlar üzerinde önyargılı olmamak gerekir, ama:
Yalnız CHP’li belediyelere yönelik operasyonlar için ileri sürülen yolsuzluk iddiaları, giderek inandırıcılığını yitirmektedir.
Gözaltına almalar ve de özellikle tutuklamalar inandırıcılığını kaybetmektedir.
Çünkü tutuklamalar, mahkûmiyete dönüşür gibi bir görüntü vermektedir.
***
Siyasetin hukuk üzerine yaptığı olgusal ya da algısal baskılar ise:
-Hem adalet duygusunu büyük ölçüde yıpratmaktadır.
-Hem de iyi niyetli siyasal girişimlerin bile şüpheyle karşılanmasına neden olmaktadır.
Davaların hızlandırılması ve de sonuçlandırılması yönündeki çağrılar ise:
-Bir yandan sürecin daha fazla uzamasının, toplumsal kutuplaşmayı derinleştirdiğine işaret etmektedir.
-Diğer yandan da halen iddianamesi yazılmamış belediye operasyonlarının, “Terörsüz Türkiye” sürecini sabote edebileceği endişesini taşımaktadır.
Çünkü belediyelere dönük soruşturmaların, “Terörsüz Türkiye” sürecini gölgelememesine yönelik bir hassasiyet olması gerekir.
Çünkü “Terörsüz Türkiye” hedefinin akıbeti operasyonlara değil, ortak zeminde yürütülen şeffaf, tutarlı ve kapsayıcı bir siyasal sürecin oluşumuna bağlıdır.
***
İşte bu nedenlerle sormak gerekir:
Belediyelere yönelik soruşturmalara kamuoyu, bu davaları suç örgütüyle mücadele olarak mı okumakta, yoksa muhalefeti baskılama yöntemi olarak mı görmektedir?
Herhalde ikincisidir diyebiliriz.
Çünkü iddianamesi yazılmamış ve de geciktirilir olan davalar üzerinden bir muhalefet partisi (CHP), itibarsızlaştırılmak isteniyor gibi bir görüntü oluşmaktadır.
Özellikle muhalif belediyelere dönük soruşturmaların, somut delil elde etmek kaygısıyla da olsa, inandırıcılığı şüpheli gözüken itiraflara fazla ağırlık veriliyor görüntüsü, bu oluşumu daha da pekiştirir olmaktadır.
***
Gündemi sarsan Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu üzerine de birkaç söz:
Çerçioğlu 2 dönem CHP milletvekilliği, 4 dönem CHP Belediye Başkanlığı yapmış siyasal bir kimliktir.
İşte böyle bir kimliğin, yani Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nun üç ilçe belediye başkanıyla birlikte CHP’den AKP’ye geçişi, kamuoyunda bir şok etkisi yaratmıştır.
Çerçioğlu’nun CHP’den AKP’ye geçmesi elbette siyasi ahlaka uygun bir davranış değildir. Ama Türkiye siyasetinde bu geçişler hep oldu ve de olmaktadır.
Sonuçta:
Egenin güçlü siyasetçisi, kısa bir süre içinde bir ‘hain’ olarak görülür olmuştur.
-Ve birkaç saat içinde “topuklu efe”, “topuklayan efe”ye dönüştürülür olmuştur.
Daha da ötesi, Çerçioğlu’nun yolsuzluk nedeniyle parti değiştirdiği iddia edilmiştir.
İşte bu durumda:
-Eğer Çerçioğlu gerçekten yolsuzlukla suçlanıyorsa “CHP yönetimi neden kendisi hakkında disiplin işlemi başlatmadı?” diye sorulur.
-“20 yıldır partide belediye başkanlığı yapmış bir siyasetçinin suça bulaşmasına göz mü yumuldu?” diye sorulur.
-Özellikle de “CHP’den AKP’ye geçmesine neden olacak kadar acil olan şeyin ne olduğu” sorusu sorulur.
***
Son olarak bir kez daha söyleyelim ki:
Çerçioğlu’nun çok da inandırıcı gözükmeyen nedenlerle geçişi, siyasi olarak ahlaki bir olgu değildir.
Ama yalnız Çerçioğlu’nun değil, tüm bu tür geçişler ahlaki değildir.
Ve de yine son bir söz:
ABD ve İngiliz politikalarının Ortadoğu’daki uygulayıcısı Siyonist İsrail tarafından bölge altüst edilirken...
Başta ABD olmak üzere, Batılı Küresel Güçler tarafından bölgenin haritası yeniden çizilmeye çalışılırken...
Ve de bu oluşumların ucu Türkiye’ye de dokunurken belediyeler üzerinden verilen bu kavga, “Terörsüz Türkiye” sürecini baltalar olmasın.