İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı (İBB) Ekrem İmamoğlu’nun 31 yıllık diplomasının elinden alınması ile başlayan süreç bütün hızıyla baş döndürücü bir hızla ilerliyor. Sürecin henüz ne yöne evirileceği tam olarak kestirilememektedir. Gözüken gerçek süreci kim iyi yönetirse onun lehine evirilecektir.
Türkiye’de daha önce de bu iktidara karşı toplumsal haraketlilikler olmuştu. Cumhuriyet Mitingleri, Gezi Olayları, Adalet Yürüyüşü gibi. Her toplumsal hareketliliğin kendine özgü karakterleri vardı. Cumhuriyet Mitingleri cumhuriyete karşı tehditlere bir uyarı niteliğindeydi, yeni bir dönüşüme yol açma olasılığı yoktu. Gezi olayı çağdaş Türkiye’nin nasıl olması gerektiği konusunda büyük toplumsal hareketlilikti. Ancak lideri yoktu, mutlak bir dönüşüm sağlama karakterine sahip değildi. Adalet Yürüyüşü yaklaşık bir ay boyunca kitleleri politize etmiş, üzerindeki ölü toprağını silkelemiş, üstelik lideri de olan bir hareketti. Ancak devamı getirilemediği için yapıldığı ile kaldı. Ülkenin demokrasi tarihinde şanlı bir yere sahiptir.
Bugünkü süreç çok farklıdır, sürecin sahibi halk ve gençliktir. En güçlü muhalefet kesimi olarak CHP’nin kendini olayların içinde bulması ve sahiplenmesi olağandır. Şu ana kadar da başarılı şekilde provokasyonlara gelmeden ve kesintisiz sürdürülmesi kayda değerdir.
Yanıtlanması gereken en önemli soru şudur. Neden gençlik ve büyük kitleler bu olaya canla başla sahip çıkıyor? Yanıt çok yalın ve net. İmamoğlu olayı ile artık ülke de hiç kimsenin ne mal, ne can, ne diploma, ne tapu güvenliği kalmamıştır. Seçme ve seçilme güvencesi ortadan kalktı. Alınan hiçbir resmi evrakın önemi yoktur. Eğer sizi yöneten iktidarın hoşuna gitmiyorsanız, her an her şeyinizi kaybedebilirsiniz. Hukuk ortadan kalktı. Dahası öncenin birikimleri de var elbette. Anayasa kararlarını hiçe sayan, AİHM kararlarını tanımayan bir iktidar.
Örneğin sosyal medyada karikatürize edilmiş. İstanbul’u iki dönem yöneten Ekrem İmamoğlu döneminde yapılan tüm resmi işler gayrimeşru duruma düşmüştür. Yani bu dönemde kıyılan tüm nikahlar da geçersizdir. Şimdi milyonlarca aile nikahsız duruma mı düştü? Madem ki öyle binlerce ailenin çocukları oldu. Gayri meşru nikahlanmadan olan binlerce çocuk şimdi gayrimeşru mudur? İktidar nasıl bir çam devirdiğinin ve yaptıklarının ipe sapa gelmediğinin farkında mı?
İşte asıl kitleleri ayağa kaldıran bu adaletsizlik, hukuksuzluklardır. İktidar elbette kestiremedi, tepkinin bu boyutta olacağını. Her olayda yaptığı gibi ben yaparım olur biter demek istedi. Halk nasıl olsa üç gün sonra unutur ereğini taşıyordu. Ancak bu defa “kazın ayağı öyle değil” Kitlelerin canına tak etti. “Bıçak kemiğe dayandı”
Her ne kadar olay İmamoğlu’nun şahsına yapılmış gibi gözükse de, asıl halka karşıdır. Çünkü halkın özgür iradesi ile seçtiği belediye başkanı uydurma gerekçelerle elinden alınmış hapse tıkılmıştır.
Olayların birikimi, gelişimi halkın ve gençliğin konuya sahip çıkması sürecin evrimini diğer olaylardan farklı kılmaktadır. Ayrıca sürecin İmamoğlu ve Özgür Özel gibi birde lideri vardır. Hedef ise değişimdir. Kitleler değişim istiyor. Kitleler ekonomiyi batıran, şahsi çıkarlarını toplumsal çıkarların üstünde tutan, hukuk ve adaleti hiçe sayan bu iktidardan kurtulmak istiyor. Hiç kuşkunuz olmasın ki sürecin evrimi ilk seçimler de halkın iktidarı ile noktalanacak. Başka türlüsü akla bilime ve eşyanın doğasına aykırıdır.