Abdulkadir Ozulu’nun yapıtlarında  da bunu görürüz.

VATAN İÇİN öyküsü 1972 basımı ve 69 sayfadır. 2 öyküden oluşur. İstanbul-İrfan Yayınevi tarafından yayımlanmıştır.

Vatan İçin öyküsünün ismi, her ne kadar bir kahramanlık öyküsü hissini uyandırsa da, cehaletle savaşın öyküsüdür. Savaşın illa da topla tüfekle olmadığını, cehaletle savaşın, geri kalmış yörelerden başlanılmasını, muhtar-öğretmen-hoca üçlüsünün başbaşa verip, fikir birliği ile çalışarak yaptıklarıyla geri kalmışlıktan kurtardıklarını, bunun için bir “fenomen” olabileceklerini anlatıyor. Her karış toprağın vatan olduğunu, canlarını seve seve feda edeceklerini anlatıyor.

GECEKONDU ÇOCUĞU 1972 basımı 64 sayfa. Tek öykü. İstanbul-İrfan Yayınevi tarafından yayımlanmış.

Gecekondu Çocuğu, isminden de anlaşılacağı gibi bir gecekonduda yaşayan çocuğun dürüstlük, çalışkanlık, yaşamında başarılarla dolu olan bir yaşamın hikayesi.

Gençlerin hiç bir zaman ümitsizliğe kapılmamasını, çaışarak her yere ulaşacaklarını anlatıyor. Aynı zaman da iyi yürekli insanların, çocuklara-gençlere önderlik yapmalarını, eğitimin aile birliği ile daha güçlü kılınacağını anlatıyor.

Bunların dışında kitap halinde basılmamış, ancak gazete ve dergilerde yayımlanmış pek çok öyküsü vardır. Her öykü eğitici ve öğretici bir vasıf taşır. Bunda eğitimciliğin payı vardır. Emekli olsa da eğitimciliğinden, yaşamında-ürettiklerinde hiç bir zaman eğitimciliğinden kopmamıştır. Onun yüreği eğitim çarpar, nefesi eğitim solur.

Abdulkadir Ozulu sanatıyla, kişiliğiyle, yaşamıyla bir bütündür. Toplum içinde, yaşı itibariyle de, tarihsel araştırmaları ile belgesel bir şahsiyettir. Bir güzel insan, bir altın adamdır Abdulkadir Ozulu. Altını altın olarak görmek anlamak sarrafın işidir ama, altın adamı görmek de altın adam olmak gerekir...

*

Bilim, fen konularıyla, siyasal, ekonomik ve toplumsal konuları açıklayıcı ve yorumlayıcı niteliği olan gazete ve dergi yazılarına “makale” olarak tarif eder Türk Dil Kurumu’nun sözlüğü.

Makale yazısı öykü ve romanlar gibi yazılar dışındadır. Söylenecek söz, verilecek duygu, gösterilecek rota, örnek alınacak bilgi... kısa ve öz olarak vurgulanır. Kültürümüzde “suyu döğmekle yağ çıkmaz”, “Az söz, öz söz”... gibi çok güzel, bilgece söylenmiş sözler vardır. Makale yazısı azdır ama özdür. Uzun uzadıya anlatacağın bir konuyu, çok kısa olarak anlatmak zor bir sanattır. Abdulkadir Ozulu da bu zor sanatı seçmiştir makale yazarlığında.

Bir gün, değerli bir yazara bir konuda yazı yazmasını, ancak yazının karşılığı olarak da ücret ödeneceği söylenir. Yazarımız, yazıyı sipariş verenlere “yazı kaç sayfa olsun?” der. Onlar da “yazınızın karşılığını sayfa sayısına göre mi ödeyeceğiz?” derler.

“Evet” der yazairımız “...iki sayfa olursa (söz gelimi) 200 lira, on iki sayfa olursa 100 liradır alacağım para.”

“Nasıl olur” derler “...iki sayfa 200 lira, on iki sayfa 100 lira”.

“İşte” der “...meselenin özü de bu işte. Çok yazar, çok laf edersin; boş laf, kuru kalabalıktır. Hiç bir şey anlatamazsın. Ancak az konuşur, öz yazarsın. Anlatmak istediğini, duyurmak istediğini, beyinlere söyleyeceğini söyler yazarsın. Bu da kolay olmaz.”

Anlarar yazıyı sipariş verenler.

“Tamam üstat. İstediğin gibi yaz. Para önemli değil”

İşte budur makale yazarlığı. Abdulkadir Ozulu da bir makale yazarımızdır. Yaşamın her safhasında, gördüğü, düşündüğü konular üzerinde bir-iki sayfa yazar. Ama hiç de para istemez. Hem de kırk yılın birikimi ile...

O’nun makaleleri hep Çorum ve Çorumlu içindir. Çorum aşığıdır O. Çevre aşığıdır. Tema Vakfı’nda ilimizi temsil eder. Gönüllülük esasına dayanan Türkiye Erozyonla Mücadele ve Ağaçlandırma Vakfı’nın fahri üyesidir. Gönül işidir bu, sevmezsen sevemezsen yapamazsın. Bir makalesinde şöyle der:

(SÜRECEK)

Abdulkadir Ozulu B