Atatürk, yüzyıllar boyunca süregelen savaşların acısını derinden yaşamış bir liderdir. Fakat onun hayatına damga vuran felsefe, barış ve huzurdur. “Yurtta barış, dünyada barış” düşüncesi yüzyıl geçmesine rağmen hala geçerliliğini korumakta, özellikle günümüz dünyasında.

Dünyanın bir çok yerinde ya savaş veya iç savaşlar süregelmektedir.

Savaşta kazanan taraf yoktur. En son izlediğimiz bilgisayar oyunları değil gerçek savaşlardır, ölen yapay avatarlar değil, çocuklar, kadınlar, gençler, insanlardır.

Son İsrail-Filistin savaşında  kim haklı kim haksız diye bakmak yerine, orada kalıcı bir barış nasıl sağlanır, onun tarafı olunmalıdır.

Atatürk yaşasaydı kesinlikle böyle düşünürdü.

Çünkü;

Atatürk, savaşın kör bir şiddet olduğunu ve milyonlarca insana acı verdiğini çok iyi biliyordu. Birinci Dünya Savaşı'nda çarpışırken, insanların kardeş olma ideali ve birlikte yaşama arzusu onun içinde şekillenmeye başladı.

Savaşın yıllar süren dehşeti, onun barışa olan inancını daha da derinleştirdi.

Kurtuluş Savaşı'nda Türk milletini örgütlerken ve düşmana karşı direniş gösterirken, Atatürk, sadece bağımsız bir devlet kurmayı hedeflemiyordu. Onun derin arzusu, insanların özgür ve mutlu bir şekilde yaşaması, barış içinde bir arada olmasıydı. İşte bu düşünceyle Anadolu'yu kana bulayan savaşın sonunda Türkiye Cumhuriyeti'nin temelleri atıldı.

Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı olmanın yanı sıra dünya liderlerine de barış mesajlarını iletmek için çok çaba gösterdi

O uluslararası arenada barışın korunması, hoşgörü ve saygıyla birbirimize yaklaşmanın önemi konusunda önemli adımlar attı. Uzlaşma, anlayış ve barışçıl çözümler doğrultusunda çalışmalarını sürdürdü.

Atatürk'ün dünyaya barış mesajı, sadece sözlerle değil, eylemleriyle de gösterildi. Sırtını savaşa değil, insanlık değerlerine dayandırdı. Milli bayramlarımızı, barış günlerine dönüştürerek, halkı tek bir amaç etrafında birleştirdi; barışı koruma ve yayma amaçlı  bayramlardı  ilan ettiği bayramlar.

Ulusal egemenlik ve çocuk, yani demokrasi ve geleceğimiz gibi…

Bugün, Atatürk'ün mirası, barış ve huzur anlayışı hala canlıdır. Türkiye, bu düşünceyi koruyarak, uluslararası topluluğa barışın önemini hatırlatmaya devam etmektedir

Atatürk'ün izinden gidenler, savaşın değil, barışın çıkarlarını gözeterek dünya barışına katkıda bulunmaktadır.

Atatürk'ün ‘yurtta barış, dünyada barış’ düşüncesine olan duygusal bağlılığı, bugün hala yüreklerimizi sıcacık tutmakta ve onun düşünce mirasının hayata geçirilmesine ilham vermektedir

Onun bizlere bıraktığı en değerli miras, barışın gücünün insanlık için ne kadar önemli olduğunu hatırlatmaktır.

Atatürk'ün yurtta barış ve dünyada barış düşüncesindeki duygusal yüklü yolculuğu, insanlığı daha insancıl bir geleceğe taşıma amacı taşır.

Bugünün dünyasında hala barış umudu taşıyan her birimiz, Atatürk'ün vizyonuna sadık kalabilir ve birlikte daha güzel bir dünya inşa edebiliriz. Onun barış düşüncesini yaşatmak, bizim en büyük görevimizdir.

Yüzüncü yıl kutlamalarında barış, demokrasi, cumhuriyet felsefesinin ön plana  çıkması bu konuda etkinlikler düzenlenmesi, kavranması ve hayata geçirilmesi dünya barışına katkıda bulunacaktır.

Barış, sevgi, demokrasi ve umut dolu nice yüzyıllara. Kutlu olsun.