Geçenlerde bir arkadaşım, psikoloğa gidişinden ve orada kendisine verilen bir ödevden bahsetti. Öyle bir şeydi ki, insan hayatının hangi döneminde olursa olsun, ona ışık tutacak bir yol sunuyordu. O an fark ettim-hani derler ya, “uyandım”- işte tam olarak öyle hissettim.

Soru şuydu: “Yaşamınızda hata yaptığınız yıllardaki size, şimdiki sizden bir mektup yazın.”

Düşündüm, kalemi elime aldım ve yazmaya başladım. İşte benim mektubum:

Gençlik Hatalarına Bir Mektup

Ey gençliğimin hataları, sizden kaçtım, sizden utandım, bazen yok saydım ama şimdi anlıyorum ki, siz benim en büyük öğretmenlerimsiniz.

İlk yanılgım: Sevgiye dair…Sanıyordum ki, birini çok sevmek her şeyi çözer. Ama sevgi bazen yetmezmiş. Onu yanlış kişiye sunduğunda, değerini anlamayan birine verdiğinde, kalbini hoyratça harcayanlar olurmuş. Bazen sevginin bir bağımlılığa, bir fedakârlık yarışına dönüşmesine izin verdim. Kendi sınırlarımı çizemedim, sırf birileri beni sevsin diye kendimden vazgeçtim. Ama anladım ki, sevgi önce kendini sevmekle başlıyormuş. Kendini tüketerek, kendini yok sayarak kimseyi var edemezmişsin…

İkinci yanılgım: Özgürlüğe dair…Özgürlük sanıyordum ki, kuralları yıkmak, sınırları aşmak, ne istersem onu yapmak… Ama özgürlük, başıboşluk değilmiş. Disiplin olmadan, sorumluluk almadan özgürlük sadece savrulmakmış. Çalışmam gereken yerde erteledim, sorumluluk almadım, “Nasıl olsa zaman var” dedim. Ama zamanın da bir sınırı varmış. Boşa harcanan günler geri gelmiyor, fırsatlar ikinci kez kapıyı çalmıyormuş. Gerçek özgürlük, hayata bilinçle ve farkındalıkla yaklaşmakmış. Bunu geç de olsa öğrendim.

Üçüncü yanılgım: İnsanlara dair…İnsanları hep olduğu gibi kabul etmek gerektiğini düşündüm. Ama bazı insanlar sadece almak için geliyormuş. Bazı dostluklar, sadece iyi günlerde var oluyormuş. Sandım ki, herkes benim kadar dürüst, herkes benim kadar samimi. Ama öyle olmadığını görmek için defalarca kırılmam gerekti. Bazen en güvendiğim insanlar en büyük hayal kırıklığım oldu, bazen de hiç ummadıklarım en büyük desteğim. İnsanları tanımak için sadece söylediklerine değil, yaptıklarına bakmak gerektiğini öğrendim.

Son yanılgım: Kendi gücüme dair…Bazen pes ettim, bazen “Ben yapamam” dedim. Bazen bir başkasının gözünden kendime baktım ve eksik hissettim. Ama aslında güç hep içimdeydi, sadece görmek istemedim. Kendi potansiyelimi küçümsediğim, kendime yeterince inanmadığım zamanlar oldu. Oysa en büyük hata, kendini küçümsemekmiş. Başkalarının söylediklerine göre şekil almak değil, kendi iç sesini dinlemekmiş önemli olan.

Şimdi dönüp baktığımda, o hataların hepsi birer dönüm noktasıydı. O günlerde içimi yakan şeyler, bugün bana güç veren deneyimlere dönüştü.

Gençliğin Ateşi, Mücadelenin Ruhu gençliğime teşekkür : Gençlik, sadece hatalar ve yanılgılarla değil, aynı zamanda en büyük mücadele ruhuyla, en saf inançlarla ve en güçlü değişim isteğiyle yoğrulmuş bir dönemdir. Gençken dünya bize dar gelir, haksızlıkları gördüğümüzde içimiz öfkeyle dolar, sesimizi yükseltmekten çekinmeyiz. Bir şeyleri değiştirebileceğimize inanırız; çünkü içimizdeki ateş henüz sönmemiştir. İşte o ateş, yıllar geçse de insanın içinde bir köz olarak kalır ve doğru zamanda tekrar alevlenir. Gençliğimin mücadele ruhuna dönüp baktığımda, onun bana verdiği en büyük armağanın yılmak olduğunu görüyorum. O günlerde haksızlığa karşı nasıl direniyorsam, bugün de öyle direniyorum. Gençken dünyayı değiştirmek istiyordum, şimdi ise en azından bir şeyleri değiştirebileceğimi biliyorum. Mücadele etmeyi öğrenmiş biri, zamanın getirdiği yorgunluğa rağmen pes etmiyor. Çünkü biliyorum ki devrimci bir ruh asla yaşlanmaz. Gençliğin verdiği o cesaret, hayatın her alanına siniyor. Sanatta, siyasette, sokakta, insan ilişkilerinde… O günlerde meydanlarda attığımız sloganlar, bugün sanat eserlerimizin, yazılarımızın, projelerimizin içine işliyor. Gençken öğrendiğimiz dayanışma, bugün bir topluluğu bir araya getirme gücüne dönüşüyor. Gençken kurduğumuz hayaller, bugün elimizle inşa ettiğimiz yapılar haline geliyor. Ama asıl önemli olan, gençliğin verdiği mücadele ruhunu yıllar içinde kaybetmemek. Çünkü dünya, mücadeleden vazgeçenlerin değil, onu yeni yollarla sürdürenlerin ellerinde şekillenir. Bir zamanlar sokaklarda adalet için yürüyen ayaklarımız, bugün belki farklı bir şekilde ama aynı ruhla adaleti savunmaya devam ediyor. O yüzden gençlik sadece bir dönem değil, bir bilinç hali olmalı.

Gençliğim bana şunu öğretti: Mücadele etmekten korkma. Çünkü haklıysan ve gerçekten inanıyorsan, sonunda kazanan sen olursun. Eğer bugüne katkı sunacak bir şeyim varsa, bu, gençlik yıllarımın bana aşıladığı devrimci ruhtur. Ve ben, o ruhu her zaman canlı tutmaya devam edeceğim.

Ey gençlik hatalarım, sizi artık affediyorum. Çünkü siz olmadan ben, şu an olduğum kişi olamazdım.

Haydi siz de hatalarınıza bir mektup yazın.