Seçimlerin üzerinden bir yıl bile geçmeden herkes yeniden seçim konuşur oldu. Hatta aday belirleme çalışmaları bile başladı. Partiler bu konuda hazırlıklarına hız verirken, bizler de aldığımız o gazla sabırsızlanmaya ve özellikle de yönetimin bize ne vaatlerle geleceği konusunda tartışmaya bile başladık.  Hani “Umut fakirin ekmeği, ye Mehmet ye!” sözü vardır ya, o hesap.

İşportacının biri pazar yerinin herkesçe görülebilen yüksekçe bir yerine tezgâhını kurup jilet satmayı planlamış.  İnsanların ilgisini çekip başına toplamak amacıyla da içinde yılan olan bir şişeyi havaya kaldırıp herkese göstererek; -“Şimdi bu şişenin kapağını açacağım ve siz bu yılana istediğinizi soracaksınız. O da cevap verecek.’’ diye bağırıyormuş.

İnsanlar, yılanın nasıl konuşacağını, üstelik de onların soracağı sorulara nasıl yanıt vereceğini merak ettikleri için satıcının başına toplanmışlar. O da yeterli kalabalığın oluştuğunu görünce;

-“Ancak şişeyi açmadan önce hediyesi … lira olan şu süper jiletleri size tanıtmak istiyorum.” diyerek jiletinin reklamına başlamış. Bir an önce yılana soru sormak isteyen kalabalık da jiletleri kapış kapış alıyormuş.

Adam bir yandan jiletleri satarken, kalabalığın dağılmasını önlemek amacıyla da yavaş yavaş şişenin kapağıyla oynayarak; -“İşte açıyorum.’’ diyerek herkesi meraklandırıyor, sonra da jilet satışına geri dönüyormuş.

Bu şekilde birkaç oyalamacadan sonra insanların artık beklemeye tahammülleri kalmadığını anlayınca;

-“Evvett! Şişe açılıyor, yılan çıkacak, sizinle konuşacak.” diye şişeyi eline alır almaz, kalabalıktan bir ses; ‘-“Zabıta! Zabıta geliyor.’’ diye bağırır bağırmaz, adam elindeki şişeyi çantasına koyduğu gibi ardına bakmadan kaçıp o kalabalık arasında kaybolup gitmiş.

Fazla uzatmadan lafı şuraya getireceğim: Memleketimizde iktidarın 22. yılı da doldu. Her seçim öncesi işportacı ortaya çıkıyor ve elindeki şişeye doldurduğu özgürlükler, demokrasi, adalet, insan hakları, refah, vb. vaatleri sıralayarak oyları toplayıp seçimi kazanıyor. Ancak her ne hikmetse, tam şişenin kapağının açılma zamanı gelince, ya içerde kötü bir şeyler oluyor, ya da dış güçler devreye girip kapağın açılmasını engelliyor. Biz de biraz kıt akıllı olduğumuz için şişeyi falan unutarak, önümüze konulan yemle idare edip sonraki seçim zamanında yeniden ortaya konulacak olan şişenin bu kez zabıtalar gelmeden açılmasını ümit ederek bekliyoruz.

Şunun şurasında sadece 22 yıl oldu, sabırsızlanmanın anlamı yok. İşte bakın, şişe yeniden ortaya çıktı bile. Hem de bu kez içinde “Yeni Anayasa ve terörün durdurulması” gibi dayanılmaz yemlerle birlikte. Bak, bu kez mutlaka kapağı açıp bizi yılanla konuşturacağını da söylüyor. Öyleyse haydi, hep birlikte işportacının yanına!

Sen niye gelmiyorsun kardeşim? Yoksa işportacıya inanmıyor musun? Hem onun ne suçu var? Şu zabıtalar olmasaydı şimdiye kadar şişenin kapağı çoktan açılmıştı. Görürsün bak, bu kez o kapak zabıtalar gelmeden mutlaka açılacak(!)

Göreceğiz bakalım…

DÜŞÜNEN SÖZLER:

·      Bazı insanları her zaman, bazı insanları da bazen kandırabilirsiniz ama bütün insanları her zaman kandıramazsınız. A. LİNCOLN

·      Bir ferdi ya da topluluğu hoşlandığı yem ile avlarlar. H. R. GÜRPINAR

·      Bir insan, dosdoğru gözlerinizin içine bakıyor, hele bir de hararetle elinizi sıkıyorsa, sizden bir şey gizliyordur. C. FADİMAN

·      İnsanları kandırmak, kandırılmış olduklarına ikna etmekten kolaydır. M. TWAİN

·      Kurdun kuzuyu yemesi şaşılacak bir şey değildir; asıl şaşılacak olan; kuzunun kurda âşık olmasıdır. MEVLANA

·      Namuslu birisini aldatmak kadar kolay bir şey yoktur. LA FONTAİNE

·      Sık sık Tanrı’dan ve atalardan söz edilmeye başlanmışsa ya canınız ya da paranız isteniyor demektir. P. J. PROUDHAN