“Fitne, fesat ve haset” bir türlü aşamadığımız şarklılık alışkanlıklarımız. Ayrıca dedikoduyu pek sevdiğimizden, başkalarının yaşadığı olumsuzlukları, sıkıntıları, sohbetlerimize meze yapmaktan da keyif alırız. Belki bunlar kadar bir kötüsü de “küçük olsun benim olsun” egoistliğidir. Bütün bu kötü huylarımızı kaç kez yazdım, hemşehrilerimi kaç kez uyarmaya çalıştım, hatırlayamıyorum.
Radikal örgütlenmelerde, bu eğilim çok daha belirgin şekilde ortaya çıkıyor. Çorum’un büyümesi, kalkınması, güçlenmesi; işsizliğin azaltılması, Çorum insanının ekmeğinin çoğaltılması, refah düzeyinin yükseltilmesi, bu kanaldan nemalananlar kadar, kendini o sınırlar içine hapsetmiş olanlar için de hiçbir anlam ifade etmiyor. Onlar yalnızca örgütsel güçlerini ve çıkarlarını, başkaca örgütlenmelere karşı sağlayacakları üstünlüğü önemsiyorlar.
Daha 1970’lerden başlayarak Çorum’u, önce akademi ve yüksekokula, sonra üniversiteye kavuşturmanın mücadelesini verdim. Kırkıncı yılına giren ÇORUM HABER’le, sanayileşmenin, ulaşım altyapısının, modern kentleşmenin, toplumsal barış ve refahın çabasını göstermeye devam ediyorum. Hemşehrilerimin önemli bir çoğunluğu beni anlıyor, destekliyor, teşvik ediyor, cesaret veriyor. Kendi içine veya örgütsel dört duvarın arasına kapanmış olanların ise hiçbir şey umurlarında değil.
Kuşkusuz, bir mücadele verirken toplumun tümünü arkanıza almanız mümkün değil. İllâ ki katılmayanlar, sizin gibi düşünmeyenler olacak. İnananlarla yola devam etmek durumundasınız. Ama, bugünün “istemezükçüleri” ağır biçimde yıkıcı, bozucu, engelleyici olabiliyor ne yazık ki. Ve çabalarınız, bir yerden sonra doğruya, iyiye, güzele ulaşmanızda yetersiz kalabiliyor.
“Büyük Çorum” hayalimi yıllardır yazıp duruyorum. “Sanayi kenti, kültür ve sanat kenti, eğitim, sağlık, spor, turizm kenti Çorum”… Kimi, belki “benim veya örgütümün etkinliği, söz sahipliği zayıflar” diye, kimi “boş hayal” gibi gördüğü için katılmıyor, katılmamak bir yana çelmelemeye çalışıyor. O yüzden de Çorumlu “eline vur, ekmeğini al” çaresizliğinden bir türlü kurtulamıyor.
Çorum’a gelen bakanlar, “ne kadar da sanayileşmiş, ne kadar da gelişmiş” diye Çorumlu’ya gaz verip gidiyorlar. Bakın bakalım, bakanlıklarının gelecek projeksiyonlarında, kalkınma projelerinde Çorum’un adı var mı? Ben söyleyeyim; yok!..Çorum üretim merkezi, Samsun Limanı dünyaya açılma kapısı olacaktı; kaldı mı böyle bir düşünce? Hayır!...Çorum sadece avutuluyor mu? Evet!..Ve şimdi Çorum küçülmeye de başladı. Böyle mi olmalı? Böyle mi gidecek? Şöyle bir silkinmek gerekmiyor mu?