Sevgili kardeşim Erkan Damatoğlu, Cumartesi günü bir fotoğraf ve kısa bir not gönderdi.
“Bu sabah işe giderken, Nasip Ekmek kavşağına asılmış bir Gazze’ye destek pankartı gördüm” diyor:
“Ölen senin çocuğun olsaydı?”
*
Asrın katili Netanyahu tarafından, bütün dünyanın gözleri önünde vahşice uygulanagelen soykırımı, binlerce masum çocuğun açlıktan ölüme mahkûm edilişini bir çırpıda özetleyen bir cümlecik…
İnsanın ruh sağlığını bozan, kanını donduran…
*
Bu dehşet verici katliamlara, Batı’da vicdan sahibi kitleler tepki gösteriyor, sokaklara dökülüp hükümetlerini vahşi Netanyahu’ya karşı tavır almaya zorlama çabası içine giriyor. Ama, bir eli yağda-bir eli balda petrol zengini İslâm ülkeleri, kılını bile kıpırdatmadan, kınamakla, “şiddetle” kınamakla yetiniyor.
Ülkemizde de bu türden “sade suya tirit” beyanatların ardı arkası kesilmiyor elbette.
Görünen o ki, herkesten, her kesimden fazla “Samimi Müslümanlar”, hançerelerini yırtarcasına bağırmaya, eylemden eyleme koşmaya çalışıyorlar.
*
Nazım Hikmet diyor ya:
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil
bütün iş Tahir’le Zühre olabilmekte
yani yürekte.
*
Burada da bütün iş, gerçek manada “anti-emperyalist” olabilmekte.
Bağımsızlık ve özgürlükten, insan haklarından, evrensel demokrasiden, barıştan yana olabilmekte…
Yani yürekte…
Zira, yüreği yetmeyenlerin işi değil emperyalizme göğüs germek.
*
Birkaç yıl önce, “Siyasal İslamcı” bir eski tanıdıkla sohbet ediyoruz.
Konu Filistin’den açılınca, 68 Kuşağı’nı kastederek;
“Solcular Filistin’e gittiler, terörist olup geldiler!” demez mi?
“Allah’tan kork!” diyebilmişim.
Üniversite öğrencisi o gencecik insanlar, Filistin’in uğradığı haksızlığa duyarsız kalamadılar, Filistin’e gidip İsrail’e karşı Filistinlilerle birlikte çarpıştılar…Kimi öldü, kimi yaralandı…
“Terörist olup geldiler!” nasıl bir mantık?
Kendi dar dünyasında hükümranlığını koruma adına emperyalizme eyvallah etmiş veya etmeye hazır olanların mantığı değil de ne?
Dahası, “bağımsızlık ruhu” demek olan “vatanseverlik” bunun neresinde?
*
Filistin yönetimi, hiçbir milli davasında Türkiye’nin yanında yer almış olmasa da, Filistin’in “var olma” davasına bizim sahip çıkma zorunluluğumuz var.
İnsanî sebeplerle, tarihin yüklediği sorumluluklarla ve İsrail yayılmacılığına (emperyalist planlara) karşı ulusal kaygılarımızın gereği olarak…
Hem de siyasi yelpazenin tüm katmanları ile…Muhafazakârımızla, milliyetçimizle, liberalimizle, sosyal demokratımızla, demokratik sosyalistimizle…
*
Ben şahsen, “Atatürk devrimcisi” ve “Atatürk milliyetçisi” kimliğimi ifade ederken, anti-emperyalist duruşumu da gösterdiğimi düşünüyorum.
Üstelik, Batı uygarlığını hedef seçmiş, çağdaş değerleri içselleştirmiş bir insan olarak…
Bunun asla bir “çelişki” olmadığını bilerek…