Bir yerbilim terimi olan yanardağ “magmanın yerin içinden yüzeye doğru fışkırdığı ya da geçmişte fışkırmış olduğu bir püskürme ağzı bulunan dağ” olarak tanımlanır.
Yeryüzü kabuğunun çok derinlerinde var olduğu ölçülen kızgın, derecesi çok yüksek eriyiklerin yukarıya, yüzeye çıkması bir patlamayla ve püskürtüyle gelir. Bu doğal olgu dağın çevresini etkiler, dışarı püskürtülen sıvı akışkan, lav, değdiği ve aktığı her noktayı yakar, içinde eritir ve uzunca bir süre sonra soğuyarak farklı bir yeryüzü oluşumuna neden olur. Bu doğal olay sırasında çevrede hasarlar oluşur hatta can kaybı yaşanabilir. Yerbilimcilerin uyarıları maddi hasarı ve can kaybını en az düzeye indirecek uyarılardır. Bilim insanları insanoğlunun daha iyiye, güzele, doğruya ulaşması için ellerinden gelen bütün özeni gösterirler.
Doğa olaylarıyla birlikte toplumsal olaylar da bir yanardağ etkisine sahiptir, yanardağ çevresini etkilerken toplumsal olaylar bir bölge ve hatta ülkede insanların tümünü olmasa da büyük bölümünü belli ölçüde etkiler. Bu etki en az etkilenen kesimlerde bile neden soruları doğurur, en az ilgilenen insanı bile düşünmeye, yorumlamaya, çıkış aramaya yönlendirir.
Merdan Yanardağ’ın basında varlığı, sözleri, yorumları da bir yanardağ etkisi yapmış, geniş kitlelerin “neden” sorularına katkıda bulunmuş, insanları düşünmeye ve haksızlıklar karşısında sessiz kalmamaya özendirmiştir.
Etkin muhalefet örneği veren yorumlarıyla, Sayın Prof. Dr. Emre Kongar ile yaptığı 18 dakikalık söyleşiler Tele 1’in kaçırılmayacak programları olmuştur. Ben kişisel olarak bu söyleşilerin çok yararlı olduğunu, insanı aydınlatan bilgi ve aydınlatma düzeyi yüksek konuları işlediğini dinliyor ve toplum için varlıklarının çok önemli olduğunu düşünüyorum. Tele 1’i kaç kişi izliyor, kaç kişi yararlanabiliyor diye sorabilirsiniz. Kaç kişinin izlediği değil, iktidar cephesinin yanlış, hatalı, meşru olmayan uygulamalarını dile getirmesi, konu etmesi son derece değerlidir, bir kişi bile dinlese uygulamada farklılıklar da olabileceğini düşündürmesi bakımından dikkat çekicidir. İktidarlar kendilerini öven kalemşorlara gereksinim duyarlar, kendilerini eleştirenleri sevmezler, sevmedikleri gibi yok etme yoluna girerler. Gidişat, öyle görünüyor ki, muhalefetsiz bir ülke yaratmaktır.
Sayın Yanardağ’ın yürüttüğü muhalefet toplumun azımsanmayacak bir bölümünün istek ve arzularına, beklentilerine, daha iyi koşullarda yaşama taleplerine deyim yerindeyse “tercüman olmuştur”. Tele 1 yayınları toplumun büyük bölümüne ulaşmakta, siyasal yaşam ve demokrasi mücadelesinde ciddi bir varlık göstermektedir. Sürekli emek kesiminin sorunlarını ele alması ve çözüm yolları önermeleri aydınlanmacı düşüncenin kitlelere ulaşması açısından son derece yararlıdır. Muhalif basın her zaman olacaktır ve iktidar uygulamalarındaki eksik, hatalı ve/veya bilinçli kasıtlı uygulamaların karşısına dikilecektir. Muhalefetsiz bir toplum düşünülemez. Ülkeyi hangi iktidar yönetirse yönetsin mutlaka muhalif partiler ve basın olacaktır.
Yapılan seçim hilelerini, ekonomideki sorunlu gidişi, emekçilerin ve emeklilerin yaşamını zehir eden hayat pahalılığı ve geçinemezlik durumlarını muhalefet dile getirmeyecek de kim getirecek?
İşte bu muhalif tavrıdır ki iktidar cephesini, hatta muhalefette görünüp iktidara göz kırpan bazı odakları dahi, rahatsız etti. Önce yayın yönetmeni olduğu kanal akıl almaz cezalar verilerek sesi kısılmaya, susturulmaya, işlevsiz kılınmaya çalışıldı. Neyse ki ilerici, yurtsever kesimlerin desteğiyle ayakta kalmayı başardı. Tele 1 ile birlikte bir elin parmakları kadar az olan diğer muhalif basın da aynı yazgıyı paylaştı. Verilmek istenen gözdağı için basın emekçisi, gözünü budaktan sakınmayan M. Yanardağ yalnızca tek ve çok dikkat çekici bir örnektir. Toplumun önemli bir parçasına hitap eden konuşmaları, yazıları ve düşüncelerini apaçık bir dille anlattığı kitapları ile Yanardağ ilerici, dürüst, saygın bir basın emekçisidir ve TV yorumcusudur.
Bu muhalif tavrı iktidar cephesi kabullenemedi, karşısında muhalefetsiz bir kitle yaratmak hevesi ile tüm muhalefeti yok etme girişiminde bulundu. Bu gözdağı muhalefeti sindirir mi? Bazı olumsuz etkileri olsa bile tüm muhalefeti sindirecek kadar etkili olmaz ve basında iktidarın yersiz uygulamalarını sergileyecek dürüst basın emekçileri var olacaktır. Sayın Yanardağ’ı içeri tıkmakla toz-pembe bir dünya yaratamazsınız. Yanardağ ile birlikte Gezi davası tutukluları, Demirtaş ve diğer parti mensuplarının içerde tutulması, hak arayıcısı ve özgürlük savunuru Can Atalay’ın demir parmaklıklardan dışarı bakmak zorunda bırakılması tamamen “siyasi” nedenlerledir. AHİM kararları bile hiçe sayılarak tutukluluklarının devamı sağlanmıştır.
İktidar tüm muhalefete ve bağımsız medyaya gözdağı vermek yerine toplumun genel çıkarlarını gözeten uygulamalara başlasa çok daha yapıcı çalışmalara imza atar. Ancak öyle olmadığı gibi yalnızca 5’li kardeşlerin, yani sermayenin, çıkarlarını kollayan bir iktidar tavrı sergilemektedir ki bu durum sürdürülebilir olamaz. Bir yerde iflas edecektir.
Halkçı, kamucu, toplumcu bir yayın çizgisi izleyen Tele 1 ve yayın yönetmeni Sayın Yanardağ’ın baskı altında tutulması kabul edilemez. Hele tutuklu yargılanması tamamen yasa dışıdır. Böylesi bir kuruluşun sorumlusu bir kişiliğin yurt dışına kaçması düşünülecek bir durum değildir, içerde tutulması yasal da değildir, meşru da değildir. Bir an önce salıverilmeli, yargılama tutuksuz devam etmeli ve Yanardağ görevinin başında olmalıdır.
17 Temmuz 2023