RIZKIN ONDA DOKUZU TİCARETTEDİR
Buhari Müslim Sahih Hadisi Şerifidir. Dünya eknomi ve onun en önemli sebebi olan ticaret tarihine iktisat ilmine baktığımızda dünyada en zengin olanların iştigalleri ticarettir. Ticaret sayesinde zengin olmuşlardır. Mutlaka Cenab-ı Hak’kın takdiri ilahisi ve tensibi olmadan her çalışan zengin olamaz. Amma çalışanların hiç birisi de mahrum olmaz. İleri seviyede zenginlik Allah o kullarına verilen ve en büyük sınav konusu olandır. Yani planlı, projeli, sistemli, istikrarlı çalışma ticaretin anasıdır. Ticaretin kuralları ihlal ve ihmal edilirse iflan ve yine iflasta imha yok olma olabilir. Sistem olarak insan emeğine çalışmaya, sermayenin ticarete ve yatırımda kullanılmasına önem veren İslam dini kadar önem veren bir başka sistem yoktur.
“İki günü eşit olan ziyandadır. Bir sonraki günü bir önceki gününden daha karlı ve daha yararlı olmalıdır” prensibi İslam’ın örnek resulü peygamberi R.SAV.e aittir ki bu da Kuran ve İslam kuralıdır.
Asrı saadetteki R.SAV. zamanındaki Hz. Osman’a Abdurrahman İbni avf ve diğer zenginlere baktığımızda zenginliklerin temeli ve devamı ticarete dayalı. Bin at ve deve ile yapılan kervanların Şam’dan, İran’dan, Acem’den, Rum’dan, Yemen’den hatta Uzakdoğu Hindistan, Pakistan, Orta Asyadan yapılan emtia ve özellikle ipek ve diğer kumaşlar, İmam-ı Azam ticareti gibi yani kazançların temelinin ticaret olduğu açık bir gerçektir. Bunun temeli de kazancın çoğu ticarettir. “Kazancın 10’da 9’u ticarettir” hadisi sahihin dayanak teşkil ettiği R.SAV.in kutsal öğütüdür. Çünkü meşru hak, helal olmak kaydıyla İslam’da her türlü kazanç meşrudur. Örgütlenmiş ve teşvik edilmiştir.
Kuran ayetleri ve R.SAV.in kutsal öğütleri bunu emreder. “Sizin en hayırlınız ahireti için dünyasını, dünyası için de ahiretini terk etmeyeninizdir” buyurulmuştur. Dünya sizin için ne güzel bir biçittir, sahadır, alandır, çalışınız emir ve tavsiyeleri R.SAV.e aittir.
Tabi ki değerlendirenler için dünya han saadet yeri, değerlendirmeyen veya kıymetini bilemeyenler için bir felaket yeridir. Çünkü huzurun mutluluğun aslı güvendir, emniyettir, adalettir. Adil bölüşüm ve paylaşımdır. Bunun aksi mümkün değildir. Devletlerin, milletlerin görevi bu çalışma, çalışırma, ticaret yapma imkanlarının hukuki zeminlerini hazırlamak ve halkın hizmetine sunmaktır. Zengin olmadan vergi verilmez. Zekat verilmez. Hayırlı hasenat, sadaka yapılmaz. Hedef insanlığı refaha ulaştıracak zenginliğe ulaştırmaktır. Yoksa dünya zenginin, güçlünün elinde bir oyuncaktan farklı olamaz. Emperyalizmin zulmünden kurtulamaz. Bunun ç aresi sosyal adaleti, sosyal barışı, sosyal bölüşümü gerçekleştirecek zenginliği elde etmektir. İslam bunu emretmekte, dünya ahiret saadetinin ancak böyle sağlanabileceğini önemle ısrarla tekrarlamaktır. Genel huzur ancak böyle sağlanır. Güçlü devletlerin, kuvvetli milletlerin ferdi zenginliklerin insanlığın refah için harcanması Allah’ın cc hazretlerinin mutlak emridir. Yoksa bütün dünyanın serveti zalimin elinde cellat kılıcı olmaktan başka bir işe yaramaz. Dünyanın yoksul halklarında zilletten kurtulamaz. Bunu gerçekleştirecek nizam ise mutlak ve mutlak uygulanmak kaydı şartı ile İslam nizamı, İslam’ın şefkat ve merhametidir. “Allah sizlere nasıl vermişse sizler de insanlara öylece veriniz. (Ayeti kerime)
(SÜRECEK)