Üç semavi din için kutsal olan bir kent... Ayrıca Müslümanların ilk kıblesi olmuş bir kent... Yani Kudüs...

Kudüs, 1517’den 1917'ye kadar tam 400 yıl Osmanlı yönetiminde kalmıştır. 1917'de İngilizler tarafından işgal edilmiştir.

Bölgede İngiliz himayesinde Yahudiler güçlendirilmiş, 1947'de bölgeyi terk eden İngilizlerin girişimiyle 1948 yılında, Filistin topraklarında İsrail Devleti kurulmuş ve bugüne kadar çözülmeyen bir Filistin sorunu yaratılmıştır.

Ve de Kudüs 1967'de İsrail tarafından işgal edilmiş, "İsrail'in ebedi başkenti" olarak duyurulmuştur. Yani Kudüs, 50 yıldır İsrail'in elinde esir bir kent olmuştur.

***

Ve bugünlerde ABD Başkanı Trump'ın ağzından Ortadoğu'nun göbeğine yeni bir bomba konulmuştur.

Yani 6 Aralık 2017 günü "Kudüs İsrail'in başkentidir" denildi; Tel Aviv'deki ABD Büyükelçiliği'nin Kudüs'e taşınacağı açıklandı. İsrail tarafından ise "Kudüs, Yahudilerin 3 bin yıllık, İsrail'in de 70 yıllık başkentidir" denildi.

Ancak Birleşmiş Milletler ve hiçbir dünya ülkesi tarafından onaylanmamıştır bu karar. Ama İslam ülkelerini bir araya getiren tetikleyici bir neden olmuştur.

Nitekim Türkiye'nin çağrısı üzerine İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT), 13 Aralık 2017 Çarşamba günü İstanbul'da toplandı.

Ve "... Filistin Devleti'ni tanıdığımızı teyit ediyor, tüm dünyayı Doğu Kudüs'ü Filistin Devleti'nin işgal altındaki başkenti olarak tanımaya davet ediyoruz" denildi.

***

Görülüyor ki İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT), ilk kez ortak bir duruş göstermiştir.

Tarihinde ilk kez Filistin halkının yanında olmuş, bölgedeki İsrail ve Amerikan siyasetine ilk kez birlikte hayır demiştir.

Oysaki 1969'da kurulan, 57 üyesi olan İİT, bugüne kadar İsrail'in Filistin halkına uyguladığı katliamlara hep sessiz kalmıştı.

İsrail'in 27 Aralık 2008'de başlattığı ve 23 gün süren, "Dökme Kurşun" adı verilen operasyonda, adını il kez duyar olduğumuz "beyaz fosfor gülleleri" ve "seyreltilmiş uranyum içeren silahlar" kullanılmış, hava ve kara harekâtı ile Gazze üzerine bombalar yağdırılmıştı. 410'u çocuk 436 Filistinli ölmüş, 400'ü ağır 5 binden fazla Filistinli yaralanmış; evler, camiler, okullar, hastaneler tahrip edilmişti.

Ama İslam İşbirliği Teşkilatı'ndan bir ses çıkmamıştı.

14 Kasım 2012 günü "Bulut Sütunu" adlı operasyon 8 gün sürmüştü.

Filistin Sağlık Bakanlığının verilerine göre 42'si çocuk 200'e yakın Filistinli ölmüş, 1300'den fazla Filistinli yaralanmış; 1000'den fazla ev tamamen tahrip olmuş, onlarca cami, okul, üniversite, mezarlık, hükümet binaları, basın ofisleri büyük ölçüde tahrip edilmişti.

İslam İşbirliği Teşkilatı'ndan yine bir ses çıkmamıştı.

Ve İsrail'in 7 Temmuz 2014 Pazartesi günü başlattığı "Koruyucu Hat" ismi verilen operasyonda kara, hava ve denizden Gazze üzerine tonlarca bomba yağdırılmış, 17 Temmuz'dan itibaren başlatılan kara harekâtıyla büyük bir katliam yapılmıştı.

Ama İslam ülkelerinden yine bir ses çıkmamıştı.

***

Elbette tüm bu katliamlardan, bu saldırılardan amaç Filistinlileri Filistin'den kovmak, Arap dünyasını sindirmek, İsrail'in sınırlarını genişletmektir.

Saldırılar bugün de devam etmektedir. Kudüs'ün başkent ilan edilmesiyle bu saldırılar ve katliamlar daha da şiddetlenerek devam edecek gibidir.

İşte böyle bir günde İİT'nin Türkiye'nin çağrısı üzerine toplanması, belki de tarihinde ilk kez birlikte bir tavır koyması önemli bir oluşumdur.

Eğer arkasında durulabilirse!..

Çünkü İslam ülkeleri liderlerinin büyük çoğunluğu göbeğinden bağlıdır Amerika'ya...

Çünkü Amerikan silah tekellerinin silah tüketim pazarıdır İslam ülkeleri, özellikle de Arap ülkeleri...

Ve bunların en başında da Suudi Arabistan gelmektedir.

Ve de bugün Suudi Arabistan ile İsrail, özellikle İran karşıtlığında anlaşmış gibidir.

Çünkü "dünyanın tepsi gibi düz olduğunu" savunan, "aç kalırsanız karınızı yiyebilirsiniz" diye fetva veren ve kör müftü olarak bilinen Suudi Arabistan Müftüsü Abdülaziz Al-i Şeyh, kısa bir zaman önce yeni bir fetva vermişti.

14 Kasım 2017 günü verilen fetvada "İsrail ile savaş caiz değildir!" diyerek Vahabi-Siyonist ittifakının önünü açmıştı.

***

Sonuçta görülüyor ki, bugün İslam Dünyası için asıl sorun:

-Kudüs için alınan bu kararların arkasında durabilmektir.

-İstanbul'da gösterilen birlikteliği devam ettirebilmektir.

-BM'de 57 İslam devletinin gücünü gösterebilmektir.

-Emperyal tuzaklara düşmemek, emperyal tehditlere boyun eğmemektir.

Ve de Mazlum Filistin halkının yanında yer alabilmektir.