Bilmem bu soru hiç aklınıza geldi mi? Gerçekten de kalp neden bir tanedir? Neden pek çok organımız çift yaratılmıştır da, yaşam kaynağımız olan kalbimiz tek başına ha bire atıp durur?

Şöyle bir kendinize bakın; daha iyi görelim diye iki gözümüz, daha iyi nefes alabilmemiz için de iki burun deliğimiz var. Ayrıca da iki kulağımız, iki akciğerimiz, iki böbreğimiz, iki elimiz, iki ayağımız, iki yumurtalığımız, vesaire pek çok organımızın yedeği varken, kalbimiz neden bir tanedir?

Ayrıca da şunu bilmemizde yarar var; kalp inanılmaz derecede dayanıklı bir organ. Ne kadar çok yükleme yaparsanız yapın, bana mısın demeden altına girip kaldırabiliyor. Acıya da, üzüntüye de, strese de, ayrılığa da, yorgunluğa da hepsine ve her şeye karşı direnip saat gibi tıkır tıkır atmaya devam ediyor. Peki ama Allah, bu kadar önemli bir organı neden yedeksiz, yani tek yaratmış; hiç düşündünüz mü?

İşin en şaşırtıcı yanı ise; aslında onu da tek olarak değil, eşiyle birlikte yaratmış olması. Ve hiç birimizin aklınıza gelmeyen eşsiz bir düşünce yapısıyla, bir tanesini bize verirken, diğerini de bizim için uygun gördüğü karşı cinse vermesi. Gidip arayasınız da kalbinizin eşini bulup sıkıca sarılasınız diye.

Peki, sevdiğiniz bir insanla karşılaştığınızda neden hemen boynuna sarılırsınız? Oysa elini sıkabilirdiniz ya da elinizi sallayarak da selamlayabilirdiniz; hatta hatta sözle de şöyle bir “merhaba” da diyebilirdiniz. Ama bunların hepsini de bir kenara iterek neden gidip boynuna atıldınız?

Her şeyden önce şunu bilmekte yarar var: Sarılmak bir enerji akımıdır. Yani birine sarılırken, sadece sarılmış olmak için değil, karşıdan da aynı yönde bir beklenti içine girerek sarılırsınız. Ve o da size sarıldığında beklenen enerji akımı gerçekleşir. Ama aynı anda başka ne olur biliyor musunuz? İşte işin en muhteşem yanı tam da burası. Sizin kalbiniz onun sağ tarafındaki boşluğu, onun kalbi de sizin sağınızdaki boşluğu doldurmuş olur.

İşte o nedenle, kalp tek değildir ve o da diğerleri gibi çift yaratılmıştır. Önemli olan sizin için ayrılmış, size göre biçimlendirilmiş ve sizinkinin eşi olan kalbi inatla arayıp bulabilmeniz. Daha doğrusu onun bir yerlerde olduğunu bilerek yılmadan, usanmadan peşine düşebilmeniz. Ve bir dost tavsiyesi; bir kez buldunuz mu sakın bırakmayıp hemen sarılın. Çünkü ancak o zaman, mutluluğun o inanılmaz hazzını yaşayabilir, göklerde uçtuğunuzu hissedebilirsiniz.

Kalbin çift yaratıldığı görüşü ne yazık ki bana ait değil. Ayrıca da, kendimi bu konuda o kadar yetkin biri olarak görmüyorum. Fikir sahibi ünlü kalp uzmanımız Prof. Dr. Bingür SÖNMEZ. Ben, söylenenlerin üzerinde biraz süsleme yaptım o kadar. Şimdiye dek 13.000’in üzerinde açık kalp ameliyatı yapan, 108 adet basılı yayını bulunan ve yoğun bakımdaki hastalarını stresten uzaklaştırıp huzur bulmalarını sağlamak amacıyla oturup dakikalarca çoban kavalı çalan ünlü kalp doktorumuz.

NTV’de yaptığı bir söyleşisini izleyince, söylediklerini ilginç bulup sizlerle de paylaşmak istedim. İyi etmiş miyim?

Eh, bize de “NE MUTLU KALP EŞİNİ ARAYIP BULANLARA!” demekten başka bir şey kalmıyor. Hep mutlu kalın e mi!

DÜŞÜNEN SÖZLER:

·       Marifet, can için sevgili aramak değil, sevgili için can taşımaktır. MEVLANA

·       Bir kalbin içinde ne taşındığını asla bilemezsin. Kırmadan önce iyi düşün. Belki de içindeki sensin. W. Butler

·       Âşık olmadıktan sonra, kalbimiz ne işe yarar ki? Goethe

·       Karnı açlardan çok, kalpleri açlara acırım. C. Şehabettin

·       Kalbimle gurur duyuyorum. Çalındı, kırıldı, yandı, kandırıldı ama gene de çalışıyor. B. GÖKÇE

·       Her yürek bir insan taşır ama her insan bir yürek taşıyamaz. MEVLANA