Elbistan ve Pazarcık merkezli ikiz depremlerin yedinci günündeyiz. Bundan sonra canlı bulunsa bile, mucize olur. Umutlar tükenmek üzere. Ülkemizin ve tüm dünyada duyarlı insanlığın içi yandı. Acımız dağ gibi, öfkemiz de. Depremden daha çok, yanlış uygulamalar, beceriksizlik, bilgisizlik organizasyonsuzluk, geç kalmışlık öldürdü.

Deprem ansızın değil, bağıra çağıra geldi. Başta bilim adamı Naci Görür günlerdir uyarıyordu. Doğa olaylarını önleme olanağımız yok, fakat akıl bilim ve teknikle zararı en aza indirmek olası. Geçmişte yaşadığımız büyük acılardan, depremlerden hiç ders çıkarmadığımız çok açık. Binalar yapılmış, ondört, onbeş katlı çevresindekiler ayakta ortadan birisi yerle bir olmuş. Projeler uygulanırken her şey müteahhitin insafına mı bırakılacak? Denetim mekanizması ne iş yapar. Enkazlarda insan arama enerjimizi, yapım aşamasında denetim için harcasaydık, bu acıları bu boyutta yaşamazdık.

Erdoğan imar afları sonrası bölgede yaptığı mitinglerde şöyle müjdeliyor; “Malatya’da imar affı ile 88.507 vatandaşın, K. Maraş’ta 144.556, Hatay’da ise 205 bin vatandaşın sorununu çözdük”…Kaçak yapılara ruhsat verilip bağış alınıyor…Kısaca başımıza gelenlerin özetidir.

Bir Japon uzmanın söyledikleri ilginçtir. Bizim ve kendilerinin yapı yönetmeliklerini inceliyor. “Aramızda ciddi farklar yok; fakat siz uygulamada bu yönetmeliklere uymuyorsunuz” diyor. Bütün konu bu zaten, kayırmacılık, ayırımcılık, rüşvet, denetimsizlik... Sonuçta ise altta kalanların canı çıkıyor.

Her yeni gelenin, bir öncekine suçu atmakta mahir olduğu gerçek. Bu konuda en az konuşması gereken ise mevcut iktidardır. 21 yıldır ülkeyi yöneten iktidarın kimseye diyecek bir sözü yok. Zira bu çağda bu kadar sürede dünyalar kurulur.

Çok uzağa gitmeyeceğiz, hatta AKP’nin ilk yıllarına da gitmeye gerek yok. Hokus pokus yöntemlerle Hatay Hava Limanı ihalesi rüşvetle yapılıyor. Cumhuriyet Gazetesinden Miyase İlknur’un yazısından ve CHP milletvekili Gökhan Durgun’un ortaya koyduğu belgelerden anlıyoruz. İhaleyi alan şirketin sahibini il başkanına ve bakana kendisi götürdüğü halde rüşvetten kendisine pay verilmediğinden yakınan birinin itirafları söz konusu.

Rüşvetle yapılan hava limanı fay hattı üzerinde, depremde de kâğıt gibi yırtılıyor.

Sadece hava limanı mı? Hatay AFAD binası yıkılıyor. Daha iki yıl önce yapılan polis evi yıkılıyor. Adıyaman Belediyesi’nin yeni binası çöküyor.

Tüm bunların yapımcısı mevcut iktidardır. İlk 48 saatte kayda değer bir kurtarma yapılamıyor. Hazırlık yok, organize yok. Nasuh Mahruki ve AKUT gibi profesyonel ekipler kendilerinden olmadığı, biat etmediği için etkisizleştirilmiş, yerine koydukları AFAT başkanı ise İlahiyatçı, konuyla ilgisi, bilgisi olmayan kişi. İmam dua okur, cenaze namazı kıldırır, pamuk tıkar. O konuda yetkin ve başarılı da olabilir. Bu işin adamı değil ki. Bu konuda ek, hiçbir deneyimi ve eğitimi de yok. Doktor olmayan birisi ameliyatta ne kadar başarılı olursa, o da o kadar başarılı olur.

Sayın Faik Öztrak güzel açıkladı; “Vinç, kepçe var, operatör yok, operatör var kepçe yok. İkisi de var organizasyon yok” Göz göre göre onlarca can kurtarılamadı. Kayıplar arttı.

Yurt içi ve dışı tüm dünya yardım için ayağa kalktı. Kimsenin hakkını yemeyelim, herkes gücü oranında yardım etti, çaba gösterdi, fakat enkazdan insan kurtarmak eğitimli insan işi, araç, gereç gerekiyor.

Aklı, bilimi bir kenara bırakıp, depremde olanları “Kader planlamasının işi” diyerek, sorumluluktan kurtulamazsınız.