Yıkıldık...

Ülkemizin acı gerçeği...

Zemheride beton yığınlarının altında sıkışan canları gördükçe bizim de yüreğimiz sıkışıyor.

Yaşam mücadelesi veren canları seyrettikçe söylenecek çok şeyi söyleyemeden susuyor, yutkunuyoruz.

Bunca güzelliğe sahip bu ülke bu halde olmamalı...

"28 Nisan 2023 tarihinde düğünümüz vardı. Gelinlik giydirecektim. Şimdi kefen giydireceğim."

Maraş'tan bağırıyor nişanlısına...

"Zamanında gelseydi AFAT belki oğlum kurtulurdu. Sadece ayağı kırılmıştı.

Zamanında müdahale edilmedi."

Oğlunu kaybeden babanın feryadı.

Böyle feryat-figan binlerce-on binlerce haykırış...

Maraş-Hatay-Adıyaman-Malatya-Gaziantep-Adana-Pazarcık-Elbistan-Besni-İskenderun diğer ilçeler-köyler yerle bir oldu.

Köylerde geçimlerini hayvancılıkla sağlayanların büyük-küçükbaş hayvanları telef olduğu gibi kendilerinden de haber alınamıyor.

Şehirlerde yüksek katlı her bir apartman bir köye bedel.

Yaklaşık 7 bin bina yıkıldı diye açıklama yapılsa da her bir binada 20 daire olsa 140 bin daire eder. Her dairede en az 2 kişi yaşasa 280 bin kişinin varlığını hesap ediniz.

Doğal afet siyaset üstü bir olaydır.

Millî bir seferberlik var.

Sağcı-solcu, devrimci-ülkücü ayrımı olmaksızın tek vücut olarak herkes ne gerekiyorsa uyku uyumadan canla-başla bir can kurtarmak için, gıda-içecek-giyim-hijyen maddeleri-ayakkabı, odun-kömür-soba toplamak, yerine ulaştırmak için yardımlaşmanın-dayanışmanın en güzel örneğini gösterdiler.

Gösteriyorlar. Göstermeye de devam ediyorlar.

Böyle durumlarda herkes eşittir.

Kirayı artır diyen ev sahipleri ile kiracılar aynı çadırdalar...

Yaşı kaç olursa olsun her bir canın enkaz altından çıkarılma anının yansıyan görüntülerini izlerken döktüğümüz gözyaşları insan olmanın gereğidir.

Enkaz altından çıkan o canlarımız bizim canlarımız.

Hepsinin de kendilerinden uzaklarda yurdun dört bir yanında hastanelerde canımızı emanet ettiğimiz, canımızı kurtaran doktor-hemşire-sağlıkçı evlatları var.

Vatanımız-bayrağımız için nöbet bekleyen subay-astsubay-uzman-erbaş-er evlatları var.

Geleceğimiz evlatlarımıza eğitim-öğretim veren yetiştiren öğretmen evlatları var.

Adalet aradığımız adliyelerde hâkim-savcı evlatları var.

Hepsinin de bize emanet ettiği ana-baba-kardeşlerine sahip çıkmak zorundayız.

Bizler de bu sorumluluk bilinciyle hareket etmeliyiz.

Herkes birbirine sorumludur.

Deprem bölgesindeki 100 binlerce insanımız çocuk-genç-yaşlı her meslekten ayrımsız herkesin psikolojisi bozuk.

Herkes travma geçiriyor.

Yiyecek-içecek kadar, giyim-ayakkabı kadar en büyük zorunlu ihtiyaçları olan tuvalet imkanına sahip değiller...

Maraş Pazarcık ve Elbistan merkezli 7.7 - 7.6 şiddetli deprem haber kanallarının yansıttığına göre Çorum'da da 6.4 şiddetinde hissedildi.

O an saat 13.25 sularında trafik kilitlendi. Akaryakıt istasyonları ile fırınlarda kuyruklar oluştu.

Herkes hobi bahçelerine-bağ evlerine kimileri de şehri terk ederek canlarını kurtarmak için arayışlara girdi.

Çorum'un böyle yaşadığı o depremi ifade ederken deprem bölgesinde yaşayan vatandaşlarımızı yaşadığı korku dolu o anları, gece eksi derecelerdeki ayazda yaşadığı acılarını ifade etmek bu satırlarda kifayetsiz kalır.

Aç-susuz, gece kıyafetleri ile dışarıda kalanların, evlatlarını, ana-babalarını, kardeşlerini kaybedenlerin bozulan psikolojisi, yaşadığı travma yaşamları boyunca bitmeyecektir.

Çorumlu olup deprem bölgesinde yaşayan kaybettiğimiz canlarımız Çorum'a geldikçe;

Çorum'a gelin gelmiş, görevli gelmiş Adıyamanlı-Adanalı-Hataylı ve diğer deprem bölgesinde yaşayan birinci derece akrabalarından haber almakta güçlük çeken Çorum'da yaşayan kardeşlerimizin döktükleri gözyaşlarına şahit olarak empati kuruyor, yaşanılan acının büyüklüğünü yüreğimde hissettikçe ben gözyaşlarıma hâkim olamıyorum.

*

Akdeniz ve Ege Bölgelerindeki 5 yıldızlı oteller başta olmak üzere depremde hasar görmeyen Türkiye'deki oteller, misafirhaneler, öğretmen evleri zemherinin ayazında depremzedelere ivedi şekilde açılmalıdır.

*

Okullar kapatıldı.

Tıp, diş, eczacılık ayrıca değerlendirilecek diye ifade edilmiş.

İnsan hayatı önemli tabii ki,

Mimarlık, inşaat mühendisliği diğer bölümler insan hayatı ile ilgili değil mi?

*

Çorum Ticaret ve Sanayi Odası-Çorum Organize Sanayi iş birliği ile deprem bölgesinde "Çorum Köyü" adında barınmaya hazır konteyner kurmaya var mısınız?

*

Tolstoy der ki;

“Acı duyabiliyorsan, canlısın. Başkalarının acısını duyabiliyorsan, insansın.”

*

Doğan Cüceloğlu der ki;

Ölümün Saati Yok…

Yanınızdaki kişiye değer verin; kırmayın onu.

Durup, durup sevdiğinizi söyleyin, özel hissettirin.

En ufak bir şeyde bitti demeyin, ağlatmayın, üzmeyin.

Neden mi? Çünkü ölümün saati yok.

Belki son görüşünüzdür, belki de son sarılmanızdır.

Belki de saatler sonra ona değil de artık toprağına dokunacaksınız, onu değil de toprağını öpeceksiniz.

Sevdiklerinizin değerini kaybettikten sonra değil, şu an bilin.

Toprak aldığında geri vermez.

Çünkü ölümün saati yok...!

Geçmiş olsun TÜRKİYE.