Gezi sırasında o kadar güzelliklerle karşılaşıyor ki insan, seyir defterimiz, bir felsefe defteri haline geldi nerdeyse. Zaman zaman yaşayarak, zaman zaman bir dost meclisinde tartışarak bir çok konu paylaşıyorsunuz. Bunlardan birsiydi “mutluluk”.

Mutluluk içsel bir olgudur. İçimizde, özümüzde, bizde varsa yol ve yöntemlerini biliyorsak, mutlu olabilir ve bu enerjiyi hayata katabiliriz. Yoksa tersi, mutlulukta dışa bağımlı olarak yaşamak, tıpkı sömürge ülkeler gibidir, bizi sömürenler bize ne kadar mutluluk vadedebiliyorlarsa biz o kadar mutlu oluruz.

Mutluluğu dışarıda aramak, biri gelsin, birleri gelsin bizi mutlu etsin diye beklemek…Kaygı düzeyimizi yükseltip mutlu olmak için yol yöntem arayamayız, becerimizi geliştirmeyi bilemeyiz.

Çünkü mutluluk özgürleşmeyi de beraberinde getirir. Veya özgür olunca daha mutlu oluruz, tıpkı aşk gibi…Aşk bir bağımlılık haline gelirse kötü, mutsuz, kaygılı bir durum oluşur ki bu aşk adına bir yanılsamadır. Tam tersi özgürken aşık olur, aşkın getirdiği mutluluğu özgürce yaşar, onu bağımlılık değil de bağlılık olarak algılarsak, o zaman mutlu bir aşk yaşayabiliriz.

Sürekli mutluluğu ancak özgür, sevgi dolu ve bağımsız olduğumuz, daha rahat zaman diliminde deneyimleyebiliriz. Bu durum da içsel yolculuğumuzla ilgilidir.

Yol buyunca, yolculuk yaparken sizi içsel yolculuğunuza götürecek birçok olayla durumla karşılaşıyorsunuz.

Yeni insanlar tanır, yeni kültürlerle tanışırken bir de bakmışsınız mutluluğunuzu paylaşmış ve çoğaltmaya başlamışsınız. Bir şeyi hırs yapmadan, acele etmeden yapıyorsanız, yolda tanıştığınız insanların mutluluğuna ortak olurken bulursunuz kendinizi.

Bir köy düğününde evli çiftelere mutluluk ve aşk konuşması yaparken buluverirsiniz, veya oradaki büyüklerden sohbetlerden çok şey öğrenirsiniz, geleneklerin altında yatan felsefeyi bulursunuz. Bir bakarsınız altında mitolojik bir hikâye yatmakta...

O zaman kendi saf düşünce ve duygularımızın titreşimleri yoluyla dünyaya hizmet etmekte, başkalarına mutluluk sanatını öğretmekte faydalı hale geliriz.

Mutluluk tıpkı sanat gibidir, sanat üretmek gibidir. İçinizde bir şeyler yoksa, duygu yoksa, yaratıcılık yoksa, estetik bilgi, birikim, duyarlılık yoksa, ısmarlama tablo gibi koltuk renklerine uydurmaya çalışırsınız eserinizi içinizden bağımız, bir başkasının evindeki koltuk rengine bağlarsınız çıkacak sonucu, çıkan tablo gibi, ruhsuz, yapay ve donuk kalır mutluluğunuz.

Mutluluk, dışarı dünyaya bakmakla değil, iç dünyamızı iyi tanımak, ona bakmak, onu beslemekle sağlanır.

Dış dünya, başkaları, bize lolipop tadında geçici mutluluklar sağlayabilir. Deyim yerinde ise bugün var yarın yoktur. Hiç kimseye bize sürekli mutluluk vermesi için yalvaramayız, yalvarır gözlerle bakamayız.

Oysa içimiz, bu anlamda bir hazine deposudur. Yeter ki o depoya ulaşmanın yol ve yöntemlerini bilelim. Hayat zaten bizleri mutsuz edebilecek argümanlarla dolu olduğu gibi, bizi mutlu edecek bir çok şeyi bünyesinde beslemektedir. Sürekli mutsuzlukları görür, onu görmeyi akılcılık sanıp mutlu olmayı ise ayakları yere basmayan hayalci durumlar gibi algılayıp, hayal kırıklıkları yaşamamak için mutlulukları ve hayalleri erteleyebiliriz. Bu da hayata dair bir seçimdir. O zaman zaten ne yola, ne de içsel yolculuğa çıkabilirsiniz.

Mutluluğu içinde arayıp bulabilen insanlar, bu tür eleştirilerle çok karşılaşır. Hatta “ben çok mutluyum mutlu olabiliyorum” demeyi utanarak söyler, mutsuz insanlar, mutlu insanları suçluluk psikolojisine bile sokmayı başarır zaman zaman.

Böyle insanlar, etrafında mutsuz insanlar biriktirir kendileri gibi. Mutlu olanları içlerine almazlar bile. Mutsuzlar kulübüne hoş gidersiniz o zaman.

Mutlu olmak yürekten gelir, içten gelir, yaşama nasıl bakabildiğinizle ilgilidir. İçinizdeki güzel duygular birbirini tetikleyerek mutluluğu oluşturur; sabır, sevgi gibi, huzur gibi, sabır, merhamet, iyilik, anlayış, hoşgörü, yardımlaşma, paylaşma gibi…

Yüreğimiz, bizi neyin iyi hissettireceğini bilir. Sevgi, merhamet, dürüstlük, güven ve huzur deneyimleyen kalplerimizdir. Kalplerimizdeki bu derin duygulara odaklandığımızda, içimizdeki huzur, mutluluğun kapılarını açar.

İçimizdeki mutluluk duygusu, mutlu olmayı becerebilmek, sağlığı da beraberinde getirir. Olumlu ve mutluluk veren duygular içimizde coşku ve enerji sağlar. Mutluluk, hafiflik, coşku ve yenilenen bir enerji sağlar. Fiziksel bedenimizde iyi olma duygusunu tetikler ve buna bağlı birçok biyolojik değişimler, birçok bilimsel makalenin konusu olmuştur, bilim ve tıp insanlarınca. Sağlık, kendimiz ve başkaları hakkında olumlu, faydalı düşünmeyi de beraberinde getirir.

Mutlu olmayı bilmek zenginliktir asılında insan için. Almanın - vermenin mutluluğu kadar alabilmenin de mutluluğunu bilebiliyorsak çok zenginiz demektir. Mutluluk bilgelik getirtir, mutluluk paylaşılınca çoğalan bir durumdur. Yeter ki kiminle nasıl paylaşabileceğimizi bilelim, mutlu olmayı bilebiliriz, ama paylaşmak, paylaşınca çoğalacağını da bilmek farklı bir durumdur. Yol boyunca bir de bakmışsınız zengin olmuşsunuz ve sizi evine davet eden bir dostlar gurubu oluşmuş. Hoş geldin mutluluk deyip, kapıları sonuna kadar açıktır bu insanların, bolluktur, bereketlidir sofraları, gönülleri.

Mutlu olduğumuz zamanlarımızın çokluğu hayatı değerli kılar, çünkü mutluluk bulaşıcıdır, etrafa yayılır bu enerji.

Yola çıkarken valizinizin bir bölümünü mutluluğa ayırın, hep yanınızda olsun, bakın sık sık.

Sağlık, mutluluk, aşk, sevgi hepimizle olsun…Daha ne olsun..

ANKARA