3 Ekim tarihli “6’lı Masa ve Kılıçdaroğlu…” başlıklı yazımın sonunu, “Sonuç olarak diyebiliriz ki, Sayın Kılıçdaroğlu, 2023 seçim sonucuna kadar bir ABD ziyareti yapmamalıdır. Çünkü bu ziyaret 6’lı masayı da töhmet altında bırakır olacaktır” diye bağlamıştım.

Ama bu ziyaret yapıldı.

Yine aynı yazımda bu ziyaret için:

“ABD’ye kendini tanıtmak için gitti” denilecektir demiştim. Denildi mi? Denildi.

“ABD’den ‘icazet’ almaya gitti” denilecektir demiştim. Denildi mi? Denildi.

“FETÖ’cülerle buluşmaya gitti” denilecektir demiştim. Denildi mi? Denildi.

Yani ABD ziyaretinin hiçbir anlamı da olmadı, hiçbir getirisi de olmadı.

Ve ardından İngiltere ziyareti…

* * *

Ama Kılıçdaroğlu’nun bu ve benzer hataları hem aday olmasının, hem de aday olursa seçim kazanmasının önünü kesebilir gibidir.

Oysaki yine 3 Ekim tarihli yazımda belirttiğim gibi kurduğu ittifakla, son yerel seçimlerde büyük kentlerin belediyelerinin kazanılması…

Siyasetin farklı renklerini bir araya getirerek, 6’lı masayı oluşturması…

İYİ Parti’nin oluşum sürecindeki, siyasi manevrası…

Ankara’dan İstanbul’a 420 kilometrelik “Adalet Yürüyüşü”...

Elbette tüm bu olgular, hem kendine büyük bir itibar kazandırmıştı, hem de gündemi belirleyen bir kimliğe dönüştürmüştü.

O halde bu hatalar neden?

Ve de bu hatalar, kendinden mi kaynaklanıyor, ya da partisinin kurmaylarından mı?

Oysaki bir dönemler Gandi’ye benzetilmişti.

* * *

Peki, nedir bu hatalar?

İşte, özellikle yakın zamanda yapılan ve kendine puan kaybettiren hatalar:

Parti içinde bile yeterli ölçüde tartışılmadan, yeterli danışma yapılmadan gündeme getirilen ve de meclise verilen “türban yasası”…

Üstelik türban sorunu çözülmüş ve gündemden kalkmışken…

Hiçbir anlamı, hiçbir mantığı ve hiçbir getirisi olmayan ve de çok tartışılan bir Amerika ziyareti…

Yine hiçbir anlamı, hiçbir mantığı ve de hiçbir getirisi olmayan ve de yine çok tartışılan İngiltere ziyareti…

Ve sözü edilen, henüz yapılmamış ama yapılacak olan Almanya ziyareti…

Bu ziyaretlerde, sıcak para bulma iddiasıyla emperyal ülkelerin sermaye patronlarından para dilenir bir görüntü oluşması…

Ve de 2023 seçimlerinde ABD ve Batı’nın müdahil olmasını istiyormuş gibi bir görüntü verilmesi…

Tüm bu olguların yanında “Bekâra karı boşama” gibi bol keseden ezbere vaatlerde bulunması…

Daha da önemlisi, özellikle tüm davranışlarının partisini de bağladığını bilmiyormuş gibi, ilkelerinden vazgeçer ya da vazgeçiyor bir görüntü verilmesi…

İşte bunlar, inandırıcılığını zayıflatan hatta kaybettiren davranışlardır.

Sanki bilerek bu stratejik hataları yapmakta ya da özellikle yaptırılmaktadır.

Aynen 2014 Cumhurbaşkanlığı Seçimi’nde yaşanan Ekmeleddin vakası gibi…

* * *

Peki, Kılıçdaroğlu aday olup seçimi kazanırsa, yani Cumhurbaşkanı olursa ne olur?

Çok açık bir dille ifade edersek, 99 yıllık bazı ezberler yıkılır olacaktır.

Özellikle ötekileştirilmiş ya da kendini ötekileştirilmiş hisseden toplumsal kesimler için önemli bir olgu olacaktır.

Nitekim bu Cumhuriyetin kuruluşunda mayası olan, Cumhuriyete ve Atatürk’e sadakati çok yüksek olan Aleviler, devletiyle barışır olacaktır.

Ve yine bu Cumhuriyetin kuruluşunda mayası olan Kürtler, devletiyle barışır olacaktır.

Yani ülkede böyle bir iklim oluşacaktır.

Ve de 2023 seçimlerinin en önemli sonuçlarından biri işte bu olacaktır.

Daha da önemlisi böyle bir sonuç, bu ülkede etnik ve mezhep üzerine inşa edilen toplumsal yarılmanın önüne geçen güçlü bir olgu olacaktır.

Evet, eğer olabilirse Kılıçdaroğlu’nun adaylığına özellikle bu açıdan bakılmalıdır.