İNSAN İNSANLIĞINI YİTİRİRSE
CANAVARLARA TAŞ ÇIKARTIR
Büyük alim, siz mi üstünsünüz, köpek mi sualine gayet olgunca ve sükunetle bir cevap vermiş:
“Oğlum, bu senin sorduğun soruya cevap vermek bir hayli zor. Köpekten maksadın hayvanlıksa, yani içgüdüsü ile hareket eden hayvansa, insan ondan farklıdır. İnsanın farkı, aklıyla iradesiyle, ihtiyarı ile hareket etmesi bir iman, inanç sahibi olması ve yaşantısında bu inancını gerçekleştirecek bir ulvi gayesi olmasıdır. Böylece bahtiyar, mutlu olmasıdır. İnsanla hayvan arasındaki fark bu olduğuna göre benim ömrümü insanca yaşayarak geçirmemi mi, yoksa insanlığımı hayvanlıktan ayıran vasıfları bir takım eşkıyalara kaptırarak onlardan mahrum edileceğimi mi soruyorsun demektir. Fakat bu akıbetimi kestirmek ve bunu bilmek benim elimde değil ki. Kim bilir yarın karşıma bir afet, bir bela çıkar, aklımı, imanımı elimden alır. Beni türlü türlü felaketlere sürükler. Kötü bir huya alıştırır. Bu yüzden insanlığımı yitiririm. Buna ne diyebilirim. Diyebileceğim bir şey varsa, o da şudur; şayet aklımı ve imanımı koruyabilirsem ne mutlu bana o zaman köpek benim yanımda köpek kalır ve insanlığımla üstün kalırım. Yoksa insanlığımı yitirirsem köpeğin hayvanlığı benim insanlığımdan üstün olur. İşte oğlum sizin sualinizin cevabı budur. İnsan insanlığını yitirirse, canavarlara taş çıkartan işler yapar. Çünkü aklını yitirmiş, imanını harcamış, oktan çıkan kontrolsüz ok gibi kime isabet edeceği belli olmaz. Öyle olmasa insanoğlu 5-7-9 yaşlarındaki çocuklara tecavüz edip onları öldürür müydü? Hanımını, öz evlatlarını doğrar mıydı? Canlı bomba olup onlarca insanın canına malına kıyar mıydı? Daha kötü işleri yapmaktan zevk alan sapıklar olurlar mıydı? İşte bunların hepsi insanın insanlığını, aklı ve imanını koruyamadığından onu avını canavarca parçalayan yırtıcılar gibi yapıyor. İnsanın timsahtan farkı kalmıyor. İnsanın aklını alın, deli olur. Deli aklına geleni yapar. Peki aklı var da niçin ona deli diyorlar? Aklı yok, hayvan gibi içgüdüsü ile hareket eder. İşte akıl ve iman insanlığın ana vasfıdır. İnsanlar insanlıklarını bu sayede bulurlar. O bakımdan ulu Allah’ın insana verdiği en yüce nimet aklıdır. Aklı olmayanın dini de, sorumluluğu da, suçu da, cezası da olmaz? Nimet ve külfet dengesini kuran akıldır. Akıl ve iman hızla giden atlının dizgini, otomobilin frenidir. Dizgin yoksa, fren patlamışsa neticeyi kestirmek kolaydır. Sonu felakettir.
Bundan dolayıdır ki, semavi, ilahi dinlerin ana temelleri beştir, gayeleri beştir:
1.Aklı muhafaza.
2.Canı muhafaza.
3.Nefsi muhafaza.
4.Nesli muhafaza.
5.Dini muhafazadır.
Bunları gaye edinmeyen dinler batıl dinlerdir. İnsanlığın kemali bunların korunması ile olur. Aslında aklın korunması diğer dört konuyu da içine alır.
İLİM AMEL ETMEYİ GEREKTİRİR
İlimle amel iki paha biçilmez değerdir. Fakat başlarına kalırlarsa birisi diğeri olmadan fazla bir kıymet ifade etmezler. Çünkü tek başına ikisi de yarım demektir. İşe yarayabilmeleri fayda sağlamaları için iki yarımın bir olması icap eder. Yoksa ikisi de yarım kalırlar.
İlimle, bilgisiyle amel etmek insanoğlunu kemale ulaştırır. İlim ne kadar ileri seviyede olursa olsun, ilmiyle amil, hilmiyle kamil olunmazsa ilimden beklenen faydalı netice alınamaz. Bir zanaatkar ve sanatkar, öğrendiği bilgi ve tecrübesini yansıtması için bildiklerini hayata geçirmek için çalışmaya kendisini daha ileriye taşıması zorunludur.
Bir motor ustası yıllarını vermiş, her çeşit motoru imal ve icat edecek bilgileri öğrenmiş, ama sonra bu bilgilerini çalışmayarak atıl bırakmış. İşte bu bilginin kimseye faydası olmaz. İnsanlık ilmi, kemal, olgunluk için bir vasıta olarak kullanır. Bu olgunluğa sadece ilmi elde etmekle erişilmez, onunla amel edilmesi elzemdir, lüzumludur.
SÜRECEK