Bir babanın “Hayır satmam, satamam. Çocuklarıma kalsın” diyerek, bir servet bıraktığı gibi, Abdulkadir Ozulu da kırk elli yıl sonra araştırma yapacaklara bir “servet” bırakıyor. İşte özveri, işte paylaşım, işte hoşgörü, işte sevgi ve yürek bu... Daha ne yiyeyim. O, Matbaacı Amcalara “... bir vefa borcum var” diyor. Abdulkadir Ozulu’nun bugüne ve yarına ışık tutan bu belgeleri takdire şayandır. Bizler sayın Ozulu’ya borcumuzu nasıl ödeyelim? Onu da gençler düşünsün...

Çorum’un Matbaacı Amcalarını isim isim tesbit etmiş yazarımız. Kimler yok ki bu isimlerin arasında:

Osman Eftekin, İhsan Baydar, Lütfi Hasırcı, Niyazi Akman, İhsan Büyükyağbat, Rumi Atay, Fevzi Yazıcı, Muzaffer Artuk, Mustafa Özlücan, İhsan Berker, İbrahim Serim, Mustafa Taşkıran, Akif Leblebicioğlu, Abdullah Benli, Ahmet Sümüş, Kadir Sol, Selahattin Taşkıran, Rıza Cerit, Ahmet Küreli, Muzaffer Artuk, Osman Şahinkaya, Memduh Ülger, Ali Eftekin, Kerep Ateş, Abdullah Gök, Gazi Özsarı, Hamza Pehlivan, Ömer Taşkaya, Yusuf Kenan Ertürk, Tekin Kerman, Mustafa Tekkeşin, Nurettin Gürgen, Nizamettin Oktay, Kemal Kuzgun, Nuri Pehlivan, Nurettin Kapısız ve ismini sayamadığım niceleri...

Mutbaacı Amcalardan 40 yıl çalışıp bir gün bile rapor almayan, özel izin kullanmayanlar. İşte özveri...

Bu araştırma yazısında bugünün gençliğine öyle güzel mesajlar verilmiştir ki, parayla ölçülemeyecek kadar... Bakın “...Sorumluluk almak insanı yetiştiriyor” diyor Matbaacı Amcalardan Rıza Cerit...

Araştırmanın sonunda şöylediyor Abdulkadir Ozulu:

“...Öyle bir tablo ortaya çıkmıştı ki, bu tablo ak kağıt üstüne değil, gönüllere resmedildi.”

Bugünün matbaacıları için onlardan özür dilercesine:

“...Çorum’da halen faaliyet gösteren matbaacılarla sohbetimizi de önümüzdeki günlerde yayınlayacağız.”

Abdulkadir Ozulu 1923-1928 yılları arasında Çorum ve Fikret Gazetelerini didik didik tarayarak “Çorum Türk Ocağı Şubesi Üzerine” başlıklı bir yazı dizisi daha hazırlayarak Çorum’daki o yılların Türk Ocağı Şubesi hakkında bilgi vermiş ve Türk Ocağı faaliyetlerinin 31 adedini aktarmıştır. Bu araştırması 15 sayfadır ve o günün faaliyetlerini günümüze taşımıştır...

*

Biliyorsunuz anıt öneml ibir olayı veya büyük bir şahsiyetin gelecek kuşaklarca tarih boyunca anılması için yapılan, göze çarpacak büyüklükte, sembol niteliğinde yapıdır.

Abdulkadir Ozulu Ekim 1998’de “Eski Çorum’dan Kesitler” başlığı altında yayımladığı bir araştırma yazısında Çorum’daki anıtlardan bahseder ve üzerinde Türk Bayrağı ile süslenmiş eski Çorum Şehitler Abidesi’nin fotoğrafını verir. Bu fotoğraf için şöyle der:

“Bugün sizlere sunduğumuz bu resim geçtiğimiz günlerdeki bazı diğer fotoğraflarımız gibi, artık hayatta olmayan abidelerimizden ve hatıralarımızdandır.

Yerinin  tam olarak bugünkü Şehitler Abidesi’nin bulunduğu yere tekamül ettiği bu mütevazi anıt, yenisinin yapılması ile yıkılmış ve yıkıldığı tarihe kadar da şehrimizin  tek şehitler anıtı olarak kalmıştır.

Beton ve mozaik karışımı olarak temiz bir ince harçla sıvanarak inşa edilmiş olan bu zarif anıt üzerindeki şu ibareyi de yıllarca şerefle taşımıştır:

“Yurttaş, Kurtuluş Savaşı’nda Türkiye sınırlarına koşan ve düşmanla çarpışarak ölen Çorum Çocukları’nı saygı ile an-21.10.1933”

(SÜRECEK)