Mısır’ın başkenti Kahire’ye gitmek üzere trene binen adam, ayakları arasında bir çuval olan yaşlı bir çiftçinin yanına oturur. Kısa bir süre sonra çiftçinin her 10-15 dakikada bir çuvalı salladığını fark eder. Bu durum uzunca bir süre devam edince de meraklanarak bunun nedenini sorar.

Çiftçi; "Çuvalın içinde fareler var. Bunları yakalayıp Kahire'deki Ulusal Araştırma Merkezi'ne satıyorum; orada laboratuvar deneylerinde kullanılıyorlar," der. Mühendis; "Peki ama çuvalı neden sürekli çevirip sallıyorsun?" diye sorunca da; "Eğer çuvalı her onbeş dakikada bir sallamazsam fareler rahatlar, gerginlikleri azalır ve çuvalı kemirip delerek kaçarlar. Ben de onları meşgul edip korku ve gerginliklerini artırmak için her çeyrek saatte bir çuvalı sallıyorum. Böylece huzursuz olup birbirleriyle çatışmaya başlıyorlar.  Sonunda da içgüdülerine kapılıp çuvalı unutuyorlar; ta ki Araştırma Merkezi'ne varana kadar." dedi.

Her nedense, yaşlı çiftçinin anlattıkları bana günümüzdeki Ortadoğu’nun durumunu anımsattı. Çünkü yıllardır hep birlikte izlediğimiz gelişmeler, yaşlı çiftçinin “FARE ÇUVALI TEORİSİ” ne tıpatıp uyuyordu. Onun düşünce şekli, uyguladığı politika ve felsefesi birileri tarafından yıllardır bu coğrafyada aynen uygulanıyor ve ne yazık ki her defasında da başarılı olup istenilen sonuca ulaşılıyordu.

Şöyle bir düşünelim: Ortadoğu denilen coğrafi alanda İsrail’in dışındaki bizim de dâhil olduğumuz tüm devletler bilmediğimiz(!) güçler tarafından fare çuvalına doldurulmuş ve ağzı bağlanarak dışarı çıkmaları engellenmiş bir konumda değil midir? Zaman zaman bu devletlerden bazıları çuvalı kemirip delme ve dışarı çıkma gibi çok zararlı fikirlere kapıldığı olunca, çuvalın ağzını tutanlar bu durumu hisseder hissetmez hemen harekete geçerek çuvalı sallarlar. Bu sallama işi de o ülkenin sınırları içindeki bazı dini ya da etimolojik grupları kışkırtıp karışıklık çıkarma, yönetime el koyup kendilerine uygun yeni bir yönetim oluşturma en çok geçerli olan yöntem. Ya da Irak ve Libya örneğinde olduğu gibi yalan yanlış haberlerle dünya kamuoyunu haklılığına inandırıp askeri güç kullanarak ülkeyi işgal edip duruma egemen olma veya ülke yöneticilerini paraya doyurarak kendi yanına çekme gibi pek çok yöntem kullanılarak yapılabilir.

İşin ilginç tarafı ise, günümüzde teknolojinin gelişmesiyle bu tür zorlama güç kullanmaya da gerek kalmadan yeni uygulanmaya başlayan farklı yöntemlerle bu ülke insanlarının hizaya getirilebileceğinin anlaşılmış olması. TV, cep telefonu, bilgisayar, basın yayın kuruluşları, vb. yollarla o ülke insanlarının beynini etkisizleştirip içgüdülerini yok ederek kendine zarar veremeyecek hatta bağlı kalmaya zorunlu olacak hale getirme gibi yöntemler çok daha yoğun şekilde kullanılmaya başlandı. Ülke milliyetçiliği gibi kavramların törpülenip yok sayılarak ayaklar altına alınması, kişisel çıkarların toplum çıkarlarının önüne geçmesi, dinin belirli kalıpların arasına sıkıştırılıp şekilden ibaret bir yapıya dönüştürülerek hayattan koparılması, akraba, komşu, büyük küçük, vb. toplumun bir arada yaşamasını sağlayan ve insanlar arasında tutkal görevi gören kavramların etkisizleştirilmesi bunlara örnek sayılabilir.

Böylece de insanlar ellerine verilen oyuncakları oynaya oynaya zaman geçirmekten mutlu olup çuval içinde yaşadığını unutuyor, doğal olarak da çuvalı kemirerek delip dışarı çıkmak için girişimde bile bulunmuyor. Üstelik de içinde olduğu çuvaldan çok memnun ve gayet de mutlu. Günümüzde “APTAL MUTLULUĞU” diye bir deyim türedi ya, aynen öyle.

Bir şekilde ya bu gidişe dur deyip o çuvalı bir yerlerinden kemirmeye başlayacağız, ya da çuvalın içinde elimize verilen oyuncaklarla mutlu olup çevremizde ne olup bittiğine aldırış etmeden etrafa mutluluk gülücükleri dağıtmayı sürdüreceğiz. Böylece de çuvalın ağzını bağlayıp elinde tutanlar arada bir sallama gereğini de duymayacaklar.

Bu “APTAL MUTLULUĞU” da ne güzel şeymiş meğer(!)

DÜŞÜNEN SÖZLER:

·       Toplumun genelinin neler döndüğünden haberi yoktur. Hatta haberi olmadığından dahi haberi yoktur. N. CHOMSLEY

·       Dünya; kötülük yapanlar yüzünden değil, yapılan kötülüklere seyirci kalıp, hiçbir şey yapmayanlar yüzünden tehlikeli bir yerdir. EİNSTEİN

·       Rüyanızın gerçekleşmesini istiyorsanız, öncelikle uykudan uyanmanız gerekir. S. M. Power

·       Kendisini başkalarının kurtarmasını bekleyen yalnızca kölelerdir. Volter

·       Düşünüyorsun, o halde varsın. Bu kadar rezillik var ve susuyorsan, o halde malsın! ANONİM

·       Halkı koyun olan bir ülkenin en yakın komşuları kasaplardır. LA EDRİ