İnsan yaşamı hayret edilecek ilginçliklerle, tesadüflerle doludur. Bazen bir sözcük, bazen bir rastlantı,  insan yaşamını şekillendirir ve sizi alıp farklı dünyalara götürebilir. Bunu yaşayarak gördüğümü anlatmalıyım. Bugün kaybından üzüntü duyduğumuz öğretmenim Seyhan Hanım’ın, benim için Rahmetli Müteahhit Ayhan İrem’e yazdığı pusula lise dönemi eğitim hayatımın şekillenmesinde önemli rol oynadı.

Pusulayı Çorum Verem Hastanesi yakınındaki Işık Apartmanı 2. Katta Sayın Ayhan İrem’e verdiğimde okudu ve “Aşağıda az bekle geleceğim” dedi. Aslında tam o anda lise eğitimimi ekonomik anlamda garantilediğimin farkında bile değildim. Ekonomik anlamda güçlükle sürdürdüğüm ve ortaokul sonrası lise öğrenimi için yeni bir sürecin başlangıcındaydım. Ufkumuz sadece liseyi bitirmekti, üniversite için düşüncemiz bile yoktu. Çünkü üniversitede varlıklı aile çocukları, dershanelere filan gidenler okuyabilirdi. Okuma kapasiten olsa bile, ekonomik durum ciddi sorundu özellikle o dönemlerde.

Ayhan Abi biraz sonra geldi. Bana adımı sordu. Okulumu sınıfımı filan sordu. Durduğu evin karşısında 20 daireli Kıbrıs Apartmanı’nı yaptırıyordu. Bana orada neler yapacağımı tarif etti. Ağırlıklı olarak inşaatı bekleyecektim. Giren çıkan müşterilere daireleri gezdirecektim. Çalışan ustaların eksiklerine yardımcı olacaktım. Kendisi olmadığında inşaatın her şeyinden sorumluydum. Bu sorumluluk duygusu, bana hem güç, hem güven veriyordu.

Düz liseyi üniversiteye gidecekler için bir alt basamak olarak gördüğümüzden, düz lisede okumak bize göre değildi. En iyisi meslek liselerine gidip, okul biter bitmez bir iş ve meslek sahibi olarak yaşama kısa yoldan tutunmak temel ilkemizdi. Bu nedenle ben de Çorum Endüstri Meslek Lisesinin Elektrik Bölümünü tercih etmiştim. O zaman da meslek liselerine yazılı sınav sonucu giriliyordu. Kompozisyon yazımı ağırlıklı bir sınavdı, elektrik bölümünü kompozisyon ağırlıklı kazandığımı düşünüyorum.

Yaz tatillerinde artık kesintisiz işim vardı. Orada çalıştığım sürece Ayhan Abi paralarımı eksiksiz veriyordu. Rahmetli eşi çok cömert ve hanımefendi bir kadındı. Evde ne pişiyorsa bana da aynı yemeği gönderiyordu. Abartısız bir gün bile aksatmadı. Giysilerimi veriyordu. Bir anne sıcaklığı ve şefkati gösteriyordu. Adeta bir iyilik meleğiydi. O da genç denecek yaşta (53) vefat etti, yattığı yer incitmesin, toprağı bol olsun.

Rahmetli Ayhan İrem o zaman Çorum’un Sigorta Hastanesini de yapıyordu. Tam da benim Endüstri Meslek Lisesine başlayacağım dönemde hastane inşaatı bitmişti. İnşaat devam ederken şantiye olarak kullanılan bir daire vardı. Bir de yirmi metre yakınında inşaatın tüm malzemelerini koydukları büyükçe bir depo olarak kullanılan hangar. Okul açılma zamanı beni oraya götürdü. Bana iki tane anahtar verdi. Birisi artık lise eğitimi sürecince kalacağım evin anahtarıydı. Diğeri de ustaları gönderdiğinde açıp kapayacağım malzeme vereceğim deponun anahtarı.

Ayhan Abi bana; “Okula gittiğin sürece burada kalacaksın, depomuza malzemelere de göz kulak ol, okul bitince yine Kıbrıs Apartmanına geleceksin, orada çalışacaksın” dedi ve gitti.

Lise dönemi boyunca bu evde kaldım, elektrik, su, ısınma sorunum yoktu. Evin perdeler dahil her şeyi vardı. Sadece yatağımı ve kitaplarımı getirdim. Kitaplarımı okumak, şiirlerimi ve öykülerimi yazmak için hayal etmediğim bir ortam doğmuştu. Teknik okula gidiyordum ama edebiyat ve felsefe konularına tutkuluydum. Oysa okuduğum okulun dersleri arasında ne yazık ki felsefe dersi bile yoktu.

Seyhan Ilgın öğretmenimin vefatını anlatırken neden bunca konulara girdim. Demek istiyorum ki, o zamanlar öğretmenler öğrencilerin okul sonrası yaşamları ile de ilgileniyordu. Ellibir yıl öncesinden bahsediyorum. Seyhan Hanım kartvizit boyutunda bir pusula yazmasaydı belki de yaşam serüvenim farklı bir şekilde biçimlenecekti.

Örnek bir eğitimciyi ve tipik bir Türk aile yapısını anlattım. Aslında Türk Toplumu buydu. Öğretmeni, öğrencisi aile bireyleri ile. Birbirini seven, sayan dayanışma içinde olan. Küçüğü seven, koruyan, kollayan büyüğe saygının olduğu bir toplumsal yapı. İyiliğin, insani değerlerin, uygar ilişkilerin egemen olduğu toplum modeli.

Kuşku yok ki iyi eğitimcilerin, iyi insanların nesli kurumadı ama azaldı diyebilirim. Her şeye rağmen dünyayı iyilik, güzellik, insanlık kurtaracak. Eğitim öğretim yılının yeni başladığı şu dönemde belirtmeliyim ki, umut iyi eğitimcide, iyi insanda.

DEVAM EDECEK