“Elbette” dedim. Ve o istemeden telefonumun numarasını verdim. “İstediğiniz zaman ve istediğiniz saatte arayabilirsiniz. Ben her zaman müsaidim. Ama siz yoğun çalışıyorsunuz.”
“Eveet, çalışıyorum. Sabah sekiz, akşam beş buçuk. Cumartesi günü bir buçuğa kadar. Cumartesi öğleden sonra, pazar günü boşum. Ben de size telefonumu vereyim. Yine buluşup sohbet edelim.”
“Allah’a ısmarladık” demeden “Ne tarafa gideceksiniz Bahri Hocam?” diye sordu.
Ev yönümü gösterdim.
“Ben de o yöne gideceğim. Ne de olsa yerler mühürlendi.” diye de o espri yaptı.
Ağır adımlarla Vergi Dairesi karşısına kadar yine sohbet ederek yürüdük. Ben:
“Benim yol buraya kadar doktorcuğum. Size hayırlı akşamlar. Allah’a ısmarladık.” dedim. O da:
“Size de hayırlı akşamlar.” diyerek Elitpark Hastanesi’nin karşısındaki evinin yolunu tuttu.
* * *
Buluşuyorduk Dr. Sadık Ekber’le bazı zamanlar. Her konuda uzayıp gidiyordu sohbetlerimiz. Geçmiş zamanın ‘negatif’ tarafına dokunmadan, ‘pozitif yaşam’ üretmeye devam ediyordu Dr. Sadık Ekber. Havaların soğumasıyla akşamları parktaki banklar tercih dışıydı. Bunun içindir ki kapalı ve nezih bir yer bulmaya çalıştık, bulduk da… Yine Çorumpark’ta küçük, çay, pasta, tatlı yapan bir kafenin üst katı bizim için ideal bir sohbet yeriydi. Bazı akşamlar orada buluşup ikili sohbetimize devam ediyoruz. Bazı akşamlar da Simit Kafe ve Şellale Pastanesi…
“Sizi anlattım hastanedeki arkadaşlara.” dedi. “Bir yazarla tanıştım dedim. Ne! dediler; biz beş yıldır buradayız henüz bir yazarla tanışmadık. Dedim, ben sosyal bir insanım, ben tanıştım. İnanmazsanız aha kitabı. Hem de imzalayıp verdi bana. Dediler Sadık, sen ne çabuk tanışıyorsun insanlarla? Dedim, men sanat ruhlu insanları arıyorum ya; Yukarıdaki hemen bana bulduruyor. Ben ressamım ve sanatçıyım. Ee, yazar da bir sanatçı. Ben onunla sohbet etmekten çok zevk alıyorum.”
Bu söylemi ile resim çalışıp güzel resimler yaptığını ima ediyordu. Ben ona:
“Doktorcuğum, hangi teknikle?” diye sorduğumda:
“Bahri Hocaam, bak hemen anladın. Çok zekisin. Suluboya.” dedi.
Resim sanatındaki suluboya resmin en zor tekniğidir, bunu biliyorum. Zamanla ben de resim çalıştığımdan resim tekniklerini az da olsa biliyorum. Onun için sormuştum “hangi teknikle” diye. Ancak dediği gibi hiç de zeki/akıllı değilimdir. Pratikte bir şeyler yaparım; ama ilim ve fen yönüm sıfırdır. Hele edebî konuşmam ve ezberciliğim hiç yoktur. Her şey doğal ve samimidir bende. Ağdalı konuşup yazamam, sevmem de…
Önceki buluşmalarımızın birinde Dr. Rifat Patır’ın anılarını anlattığım “Yaşayan Efsane Dr. Rifat Patır” isimli kitabımı vermiştim. Beni “zeki” olarak niteleyince ona “Sevgi Yumağı” isimli kitabımı vermeye karar verdim. Bu kitapla beni daha iyi tanıyabilecekti. Bu kitabımla kendimi daha iyi anlatmıştım çünkü.
* * *
Sohbetler koyulaştıkça Dr. Sadık Ekber’in çok zeki ve akıllı bir kişi olduğunu anladım. Ve de samimi ve candan oluşunu… Kültürü olağanüstü idi. Lise sona kadar İran’da yaşamıştı, İran kültürü ile donanımlı idi. “Babam İran’da meşhur eczacıdır.” demişti ya, amcası da eczacıymış. Dr. Sadık babası ve amcasının yanında lise sona kadar eczacı kalfalığı yapmış. Türkiye’de önce Eczacılık Fakültesi’ni kazanmış. Eczacılıkta bir yıl okumuş. Sonra amcası “Aynı aileden iki eczacı yeter. Sen ilaç satan değil, ilaç yazan olmalısın.” demiş. Dr. Sadık Ekber de tekrar sınava girerek kazandığı İstanbul Çapa Tıp Fakültesi’ni bitirmiş. Sonrasında “Radyoloji” ihtisasını yapmış ve bir daha İran’a gitmemiş. Dolayısı ile ‘Türk kültürü’ ile de donanımlı idi. Uzun süre Amerika’da bulunmuş. Amerika kriterlerini ve kültürünü de çok iyi biliyordu. Birçok ülke gezmiş, Hawaii’de kalmış, genel bir dünya vatandaşıydı. Böylesine zeki, akıllı, kültürlü ve kariyer sahibi olarak bende aradığını bulması imkânsızdı. Benimle tesadüfen mi tanıştı, yoksa perde arkasında bir şeyler mi arıyordu bilemiyordum. Çünkü ne eğitimim ne kültürüm ne de bilgim onunla boy ölçüşemezdi. Ancak ben yaşım dolayısıyla yaşam konusunda tecrübeliydim, o kadar. Siyasi bir yönüm de yoktu. Ben hümanist düşünceliyimdir. Odağımda yalnızca kişilikli, samimi, ahlaklı ve dürüst insanlar vardır. Birbirimizi çok iyi tanımamızı zaman gösterecekti. (SÜRECEK)