Pek hevesliydiler Arap Baharı (ki bahar değil zemheriydi) gibi bir çatışma umuyorlardı. Niye umuyorlardı? Çünkü biliyorlardı ki cumhuriyet tarihinde ilk kez bir Türkiye Cumhuriyeti cumhurbaşkanı taraflı idi. Ve bunda ısrar ve inat ediyordu. Bunun toplumdaki tezahürü (ki daima öyledir) seven aşırı severken, sevmeyen aşırı nefret eder. Bu gerilim bir kıvılcıma bakar.
Bu ülke, bu millet, bu gerilimi, bu tarafgirliği, 1980 öncesinde, sağ-sol ayırımında, Sivas, Kahramanmaraş ve Çorum olaylarında yaşamıştı. Sayın Cumhurbaşkanı ısrar ve inatla taraflı olmayı sürdürdükçe, sevenler ve sevmeyenler arasında ki uçurum açılıyordu. Kutuplaşma had safhaya yaklaşıyordu. Bu arada Avrupa ellerini ovuşturarak, çıkacak bir kavgayı bekliyordu.
Gerçi bizde oldu olası iktidar ve muhalefet arasında uçurum vardır. Fakat bu defa taraflılığı Cumhurbaşkanı yapıyor ve bunu sürdürüyordu. Hatta daha ileri giderek daha etkili taraflı olabilmek için BAŞKANLIĞI dayatmaya başlamıştı. Toplum hakikaten çok gerilmişti.
*
Bizim içimizi bizden iyi bilen Amerika ve Avrupa, bu gerilimin nasıl bir sosyal patlayama sebep olabileceğini çok iyi biliyordu. İhtimal ki 15 Temmuz darbesini de biliyorlardı. Libya gibi, Mısır gibi, Suriye gibi bir kardeş kavgası hayâllerine dalmış olmalılar ki, 15 Temmuz sabahı halkın destan yazan tepkisi karşısında, darbecilerden daha çok şaşırdılar. Ne güzel iç çatışma çıkacak, kardeş kavgası başlayacaktı. Hayal kırıklığı şoka dönüştü. Dillerini yuttular. Üç hafta bitti hâlâ kendilerine gelemediler. Daha hiçbir Avrupa ülkesi bizim Cumhurbaşkanını, Başbakanı, Meclis başkanını arayıp geçmiş olsun diyemediler. 250’den fazla vatandaşımız öldü ki büyük bir rakamdır. Baş sağlığı dilemeyi bile düşünemediler. Hala düşünemiyorlar. Hâlâ şoktalar.
*
Kendilerine gelir gelmez ilk akıllarına gelen, madem bir iç çatışmadı çıkmadı, öyleyse darbeyi çabuk ve kolay atlatmalarına mani olalım dediler.
Çünkü bunun için talimli idiler. PKK’lı kiralık katillere, Ermeni uşağı teröristlere 40 yıldır nasıl arka çıkıyorlarsa hemen darbeciler için aynı yola başvurdular.
Orantısız güç kullanma. (Sanki kendileri öyle yapıyor!)
Demokrasiden ayrılma. (Sanki kendileri öyle yapıyor!)
İdamı çıkarırsan, AB’ye giremezsin.
Bunu söyleyen Fransa, 2007 veya 2008 de Cezayirli gençler gece araba yakmaya başlamıştı. Öldürme olayı yoktu. Sadece araba yakıyorlardı. Fransız Meclisi bu olaylar devam ederse GİYOTİN’İ MECLİSİN KAPISINA ASALIM dedi. Fransa’da bir ayda beş asker ölsün ertesi gün idam derhal yasalaşır.
*
Kendileri ufacık bir olayda OHAL ilan ettiler, altı aydır devam ediyor.
Cart –curt ekonomi kurum derhal “Türkiye’nin kredi puanı düşürdüm” diyor.
Biri Türkiye’ye de ki elçiliklerine “Türkiye’yi terk edin” diyor.
Abuk subuk tehditvari, güya demokratiklik lafları yapıyorlar.
ÇÜNKÜ ŞOKTALAR!
*
Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan pek çok şeyde olduğu gibi burada da “İttirin ülen, siz ekonomiden ne anlarsınız. Siz art niyetlisiniz. Siz o iktisadi değerleri külahıma anlatın” dedi, kesti attı.
Kaç gündür bir baş sağlığı dileyemediniz, sizin nereniz insan, dedi.
Dünya ‘5’ ten büyük dedi.
İsrail terörist dedi
Amerika’nın birçok ikiyüzlülüğünü, yüzüne vurdu.
Avrupa’nın hainliğini defalarca yüzlerine vurdu.
*
Daha önce bizim Cumhurbaşkanları ve Başbakanlar, bir müttefikimiz, bazı devletler diyerek konuşur, isim vermezlerdi.
Sayın Erdoğan, ülke ismini söylemekle kalmıyor, adamların ismini de anıyor. Direk yüzlerine karşı kınıyor.
İşte böyle olmalıydı. Bu adamlar ihanetlerini alenen yaparken biz yıllarca pısırık pısırık cevaplar verdik.
Birincil görevleri, Türkiye’nin parçalanması, Türk milletinin TÜRK KİMLİĞİNİN, örselenmesi, laikliğin ve birleştirici Atatürk şuurunun yok edilmesi olan Avrupa’ya kibar olmanın lüzumu yok.
Zira onlar hiç de kibar değiller.
Zaten gördük ve göreceğiz ki, Avrupa, (Amerika ve Rusya dâhil) yüzüne vursanız da arsızdır, yapacağı hainliği yine yapar. Asla utanmazlar. Bari suratlarına vuralım hainliklerini!
Ve aklımızı başımıza alalım 15 TEMMUZ’UN GETİRDİĞİ BİRLİK ŞUURUMUZU bozmayalım.
*
15 Temmuz Avrupa’yı şoka soktu. Ne güzel iç çatışma çıkacaktı. Karşılıklı her gün 150-200 insanımız ölecekti. Oh ne güzel olacaktı. Çatışma büyüdükçe, Avrupa kıs kıs gülerek, itidal tavsiye edecekti. Tam fırsat diyerek, biri, bir tarafa, biri öbür tarafa silah satıp, “Aranızdaki sorunları silahla değil karşılıklı diyalog ile çözün” diyerek barış havariliği yapacaklardı…
Bu arada, kim iktidar ise, durmadan sert olmakla, muhalefeti dinlememekle suçlayacaktı. Demokrasi, özgürlük lafları yapacaklardı.150 yıldır yaptıkları gibi tavşana kaç, tazıya tut diyeceklerdi.
*
Kendileri, Türk milletine iftira atarak, bağımsız mahkemelerin görevi olan YARGILMAYI yasama meclislerinde yapacak kadar densiz iken, Türkiye ‘ye demokrasi dersi vermeye kalkacak kadar, ahlaksızlar.
Hiçbir ülkenin yasama meclisi veya mahkemesi başka bir ülke için TEK YANLI olarak (ki tek yanlı olmasa bile) karar veya yasa çıkaramaz. Bu cehaletten beter hukuksuzluktur, ilkelliktir, feodalizmdir ve AHLAKSIZLIKTIR.
Üstelik karşı tarafın söz ve savunma hakkını da kısıtlayacaksın. Hatta kısıtlamaktan öte, söz ve savunma hakkını kullanırsa ceza vereceksin. Bu derece faşistleşmiş, basitleşmiş, orta çağ zihniyetine düşmüş ülkelere kibar olmanın hiç gereği yok. Bunlara küftür edeceksin.
Bu yüzden Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın (hepsi değil ama) bazı YURT DIŞI çıkışları (bana göre) yıllardır özlediğimiz kişilikli dış politika tavrıdır.
Çünkü bu güne kadar BÜLENT ECEVİT hariç, bütün başbakan ve Cumhurbaşkanlarımız her adımını atarken, Amerika’nın gözüne bakardı.
*
Velhasıl Avrupa’nın hainliklerini (Amerika ve Rusya dâhil) ezberledik. Şu saate kadar henüz kendini demokratik ilan eden hiçbir Avrupa ülkesi darbeyi kınamadı.
250 vatandaşımızı kaybettik. Ne başsağlığı dileyen var, ne demokrasiyi savunan. Ne Türk milletini tebrik eden.
*
AVRUPA ŞOKTA!
*
Demek ki dostlar neymiş?
Avrupa, Türkiye’de iç çatışması çıkmadığına çok üzülmüş.
Adamlar şoka girdi.
Öyleyse, inadına birlik, tek devlet, tek bayrak, tek vatan, tek dil, tek istiklâl marşı, tek lider ATATÜRK, çizgisinde yürüyerek, Avrupa’yı şoklaşmaya devam edeceğiz.
*
İnşallah, tez zamanda Paris’te bir terörist, en kalabalık yerde kendini patlatır. 350 Fransız ölür. Söz veriyorum, üzüleceğim ve vallahi başsağlığı dileyeceğim.