Ev kirası yok, dükkân kirası yok, vergi yok, elektrik parası yok, su parası yok, enflasyon yok. Halkın büyük para ile işi yok. Zam diye bir kelime yok. Bu ortamda faizin ne işi var? O çağlarda Arabistan’da ticaret Avrupa gibi değil. Deve kervanları ile ancak senede bir pazar ve panayır yapılıyor. Gariban bedevinin DİRHEMLE, SİKKE ile işi yok. Eğer o zamanın zenginleri ve tüccarları arasında dirhem ile alış veriş oluyordu da faiz alınıyor idiyse elbette haramdır. Ayrıca bu olay bütün halka teşmil edilemez. Birkaç zengin tüccar kendi aralarında kuralsız, kaidesiz alış verişte faiz alıyor veya veriyorlar idiyse bu zaten halka ait bir olay değil. İşte bu faiz ayıptır, haramdır. Hz. Peygamberin haram kılıp yasakladığı faiz budur. O tarihte, ihtiyaç duyan birinden, paraya tamah ederek kafasına göre faiz istemek elbette haramdır.   

----&----

İKİNCİ İHTİMAL İSE BORÇ OLARAK MAL VERMEK. MALA FAİZ İSTEMEK, O DA HARAMDIR.

Kıtlık oluyor veya fırtına, sel gibi afetler oluyor. Halk, arpasını, buğdayını, hurmasını, elmasını toplayamıyor. Veya hastalık geliyor hayvanları ölüyor. Genelde bütün dünyada böyle afetlerde karşılıksız yardım yapılır. Zenginler veya bağ bahçesi zarar görmeyenler yakınlarına, akrabalarına yardım eder. Yardımlar para karşılığı değildir, borç değildir. İnsanlık gereğidir. Çünkü köylüde, halkta para yok. Ancak bazıları meselâ, zarar gören komşusuna borç olarak 10 çuval hurma veya arpa verdi diyelim. Eğer burada 11 çuval öde diyorsa ayıptır. Haramdır. Yukarıda bahsettik, enflasyon yok, zam yok, kira yok, elektrik yok, su yok, yol parası yok. Bu fazlanın (faizin)ne lüzumu var?  Külliyen haram.     

Bizim köylerimizde de afetler olur. O yıl afet yüzünden mahsul alamayan, sebze meyvesi telef olan kişiye, komşuları, akrabaları kesinlikle yardım eder. Kaç ölçek (KAÇ KİLE) verdim diye hesap bile tutmazlar.  Hele fazlasını(faiz) istemek duyulmuş görülmüş bir şey değildir. Afet yok ama herhangi bir sebepten komşundan 10 çuval bir şey ödünç almışsa, münasip zamanda aynen 10 çuval öder. Hatta borç alan kişi tarım kooperatife satmış ise kârı kendinde kalır. Normal 10 çuvalı öder.

ŞİMDİ BU GÜNE GELELİM

Yıllardır hepimizin yaptığı ve hâlâ devam eden gayet normal gördüğümüz bir alış verişimiz var. Beyaz eşya olsun, oturma grubu olsun, giyim olsun, bilgisayar olsun; hepsinin hem PEŞİN, hem VADELİ iki fiyatı var. Hangisi işimize gelirse o şartlarda alıyoruz. Bunun haramı nerede?

ÜLKEMİZE AİT ÇOK BİLİNDİK BİR ÖRNEK VEREYİM.

Bir aile reisi, peşin 20.000 Tl. verip alamadığı bir ihtiyacını, on iki ayda taksitle  2000 x12 = 24.000 TL’ye aldı diyelim.. Evet, taksit olduğu için 4.000 lira fazla ödedi. Ama malı peşin aldılar. Hemen kullanmaya başladılar. Çocukları sevindi. Bayramı mutlulukla yaşadılar. Bir yıldır kullanıyorlar.  Ne güzel. Alan razı, satan razı. 12 ay doldu ödeme bitti. Komşunuz da eşyayı beğendi. Benzerini almak istedi. Beraber mağazaya gittiler. Aynı eşya peşin 24.000 Tl. olmuş. Bu ne demektir. Geçen yıl alan müşterinin ödediği vade farkı, satıcının enflasyon açığını kapatmıştır. Satıcı, fazladan haksız bir kâr almamıştır. Siz de haksız yere fark ödemiş değilsiniz. ( fark dedim—faiz demedim)

Aksi takdirde satıcı bu durumda 4000 lira zarar etmiş olacaktı.

BİR KAÇ MİSAL DAHA VERELİM  

----Bir vatandaş, 120.000 lirasını yastık altında tuttu. Faiz haram diye bankaya yatırmadı. Bir yıl sonunda enflasyon veya piyasa zammı %10 arttı. Bu kişi 12.000 lira zararda. Evde duran para ölü paradır. Elbette ölüden bir hayır gelmez.

----Bir vatandaş, 120.000 lirasını bankaya yatırdı. Para canlandı. Kullanıldı. Bir yıl sonra bankadan 12.000 Tl. faiz aldı. Bu vatandaş en azından parasının değer kaybını önledi. Parası kadar ülke ekonomisine fayda sağladı.

Mini yorum: Bir milyon kişi böyle yaparak parasını bankaya yatırırsa ne olur? Banka büyük yatırım yapanlara, fabrikalara verir yâni kullandırtır. Böylece:

(a) Yatırımcı, iş insanı, üretimini artırır. (istihdam yaratır) İşçiyi çoğaltır. Dışarıya satıyorsa daha çok satar. İç piyasadan malzeme temin edecekse iç piyasa kazanır.

(b) Banka ve banka personeli kazanır.

(c) Devletin aldığı vergi artır.

(d) KOMPLE ÜLKE KAZANIR

 ----Bir vatandaş, 120.000 lirası ile 2. el bir araba aldı. Bir yıl kullandı. Ertesi sene fiyatlar artmış. Aynı arabayı 132.000 liraya sattı. Hiçbir zararı yok. Kârı da yok. Bir yıl kullandığı kâr.

----Bir vatandaş, bakkal veya marangoz olsun. HALK BANKASINDAN 120.000 lira ESNAF KREDİSİ çekti. Ticarette kullanılan para canlı paradır. Mal satıldıkça yerine mal alırsınız. Bu şekilde para sürekli döner ve mesleğine göre 120.000 liralık malınız yıl içinde birçok kere devir eder. Misal olarak  (4) kere devir ettiğini farzedelim. Her devirde o maldan on bin lira kazanmış olsun. Bir yılda dört defa devir ettiyse 10.000 x 4= 40.000 lira kazandı demektir. Yâni şunu anlatmaya çalışıyorum. Faizli banka borcunu ödemek, normal, aklı başında, dürüst bir esnaf için büyük bir problem değildir. Yüzlerce esnaf tanıdım ki hepsi HALK BANKASININ kredi desteği ile ayağa kalkmıştır.

--Bir vatandaş, borç aldığı kişi ile para faizsiz ev kirasız anlaşma yapar. Paraya ihtiyacı olan kişinin boş dairesinde, borç ödenene kadar bedava oturur. Bu kural borç alan için zarardır. Çünkü bankadan alsa idi meselâ, ayda 1000.- tl. ödeyecekti.  Evinin kira bedeli 1500.- 

(SÜRECEK)