Adalet ve Kalkınma Partisi lideri sayın Erdoğan, uzun süredir kara kara düşünüyor olmalı.
“Gitme zamanı geldi galiba…” diye de düşünmeden edemiyor olmalı…
Dile kolay iktidarda 23 yıl…
Önümüzdeki seçimin ne kadar sonra yapılacağını kestirmek bile zor.
İnsan ömründe çeyrek asırlık süre çok uzun ve çok bıktırıcı.
Üstelik halkın “gün yüzü” görmemesi düşünülürse…
Çeyrek asırlık yaşa gelenler geçmişteki, siyasi yaşanmışlıkları bilmezler.
Sağda Demirel ve Adalet Partisi’nin…
Yine sağda Turgut Özal ve Anavatan Partisi’nin..
Solda İnönü-Ecevit ve CHP’nin…
Nasıl bölünmelere uğradığı ve arada bir unutuldukları yılları nerden bilecekler.
Halkın siyasi tarih okuma zorunluğu yok ki…
Ama bizler 27 Mayıs askeri darbesini 20’li yaşlarda yaşadığımız için tüm dönemlere tanık olduk…
Neticede en uzun ömürlü AKP’nin de sonunu göreceğimiz günlere ulaştık…
Parti içinde ufak ufak kımıldamalar, geleceği planlamak için yola çıkmaya hazırlananlar başlamış bile.
Her ne kadar Saray’ın burçları henüz yıkılmış değil ama içerden gelen “geleceğe yönelik hesapların başladığı” haberleri hiç de yabana atılır gibi değil…
Tıpkısı olmasa da Adalet Partisi’ndeki 41’ler hareketine benzer bir çözülme ihtimal dışı değil.
Ama önce üst derece bürokrat takımının geleceğe yönelik temasları önemli..
Yani iç kaynaşma…
Sayın Erdoğan’ın halk nezdindeki itibarı giderek ve hızlı biçimde azalmış durumda.
Eski haline gelmesi imkânsız.
Bu iş kabine değişikliği ile de mümkün görülmüyor artık…
Açık ve net:
Yolun sonu görülüyor…
Bu kez AKP ve MHP’yi, APO ve DEM’in hamleleri bile kurtaracak gibi değil…
Yeni bir kabine ise ASLA….
Zaten sorunun çözümüne ilişkin umutlar, TBMM’de 100 kişilik komisyon önerisinden sonra kararmış durumda…