Çok unutkanız vesselam. Daha dün değil miydi, Türkiye’yi sarsan o özel hastanelerdeki akıl almaz çocuk cinayetleri, ne çabuk unuttuk? Üstelik bunu yapan insanlar öyle sıradan değil, tıp eğitimi almış, ceplerinde sayamayacakları kadar paraları olan, kalburüstü kişiler. Ama bir şekilde onlar da raydan çıkıp böyle cinayetler işleyebiliyorlar; hem de zaten çokça kazandıkları para uğruna. Ayrıca, böyle bir vahşeti, hasta ruhlu birkaç doktora ve sapkın hemşireye havale ederek işin içinden sıyrıldığımızı düşündüğümüz sürece, bu olaylar artarak devam edeceğe benziyor.

Peki ama niye?

İşte bu sorunun yanıtını bulmak amacıyla geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden ünlü psikolog Phillip Zimbardo Stanford hapishane deneyini gerçekleştirir. Görev yaptığı Stanford’daki okulunun bodrum katını bir hapishaneye çevirir. Öğrencileri de “gardiyanlar” ve “suçlular” diye rastgele iki gruba ayırır: Deneyin daha ilk haftası dolmadan, gardiyan öğrenciler suçlulara şiddet uygulamaya başlar. Zimbardo'nun deyimiyle her bir gardiyan, 'iblise' dönüşür ve iş deney olmaktan çıkar. Gruplar arası çatışma öyle bir noktaya varır ki, gardiyanları kontrol etmekte zorlanan Zimbardo, deneye 6'ncı günde son vermek zorunda kalır.

Zimbardo, bu deneyden yola çıkarak yayınladığı ‘İblis Etkisi' (The Lucifer Effect) adlı kitapta, bir toplumda ahlaksızlık ve kötülüğün yayılmasının nedeninin kişideki doğuştan gelen psikolojik bozukluk ya da ahlaki zafiyetler değil, ahlaksızlığı doğuran koşullar olduğunu savunur. İnsanların ahlaki yapıları, eğitimleri ya da dini inançları ne olursa olsun, eğer uygun koşullar oluşursa, herkesin bir iblise dönüşebileceğini söyler. Yani hepimizde de kötü olma potansiyeli var ve uygun fırsatları elimize geçirebildiğimiz anda bunu dışa vurup hemen uygulamaya geçebiliriz.

Peki ama kötülük ve ahlaksızlığı artıran koşullar nelerdir? Şimdi onları ele alalım.

Birincisi, kişinin içinde bulunduğu ortamdır. Yani çevresindekiler nasıl insanlar ise, o da öyle biri olacaktır. Eğer, içinde yer alınan sosyal ortam, o kişinin yaptığı ahlaksızlık ya da kötülüğü ayıplamıyor, dahası hoş görüyorsa, insanlar ahlaken daha kolay savruluyor.

İkincisi, yönetimlerin anlayış değerleri ve bakış açısıdır. Eğer ülkeyi yönetenler kötülük ve ahlaksızlıklar karşısında suskun kalıp müdahale etmiyorsa, kısacası suç yapanın yanına kâr kalıyorsa, o toplumda bu tür kötü davranışlar yaygınlaşır. Ayrıca da insanlar güçlü bir otorite tarafından yönlendirildiklerinde, kendi ahlaki değerlerini terk ederek suç işlemeye eğimli hale gelir.

Bir başka bulgu ise, insanların görünmez olduklarını düşündükleri anda kendi ahlaki çizgilerinin dışına çıkarak kötülük yapabilme dürtüsü. Bunu, kişinin kendine özel ahlak yapısının gelişmemesi olarak da adlandırabiliriz. Diğer insanlarla birlikteyken, yere tükürenlere ya da izmarit atanlara tepki gösteren bireyin, yalnız kaldığında hiç rahatsızlık duymadan izmaritini yere atabilmesi ya da tükürmesi gibi. Ayrıca içinde bulunulan ortam bireylerin kendi doğrularını arayıp bulmasına ve yaşamasına olanak vermiyorsa, o ortamdaki insanların doğrulara sahip çıkmasını bekleyemeyiz.

Peki ama çözüm nedir, şimdi ona gelelim:

Ahlaksızlığı bireysel bir eğilim olarak değil de toplumsal bir sorun olarak görmeye başlarsak o zaman ahlaklı bir toplum yaratmanın yolunu bulabiliriz. Bu da sadece okullara ahlak dersi koymakla olamaz. Daha ahlaklı bir sistem kurmak istiyorsak, tüm yurttaşlara neyin doğru neyin yanlış olduğunu net bir şekilde anlatmamız gerekir. Ancak bu da yeterli değil. Öğrenilen değerlerin davranışa dönüşebilmesi için toplumun bunlara sahip çıkması, ayrıca da bizi yönetenlerin kuralları önce kendilerine uygulayıp, sonra da ihlal edenlere caydırıcı yaptırımlar uygulaması gerekir.

Dünyanın her yanında sapıklar ve kötü insanlar var ve olacaktır da. Anayasa, diğer yasalar ve bunları uygulamakla görevli yönetim ise bu insanların başkalarına kötülük ve ahlaksızlık yapmasına engel olmak için var. Sorunu adalet sistemindeki bozulmadan alıp da insan psikolojisine yükleyip olayları ortaya çıkartan asıl nedenleri görmezden gelirsek, bu türden olayların sonu gelmeyecek demektir.

Sonuç olarak; eğer bir ülkede ahlaksızlık ve kötülük toplumsal olarak hoş görülüp suç olan davranışlar cezalandırılmıyorsa, o toplumda istediğiniz kadar bireye yatırım yapın, sonuç değişmez.

DÜŞÜNEN SÖZLER:

•     Bazı toplumların ahlaksız olmasının nedeni, ahlaksız bireylerin olması değil, ahlaksızlığı özendiren bir sistemin olmasıdır. D. CÜCELOĞLU

•     Bir milletin ahlakı dişleri gibidir. Çürüdüğü nispette acısını hisseder. B. SHAW

•     Yasama güçsüzleşince, ahlak yozlaşmış olur. B. PASCAL

•     Suçlunun beraat ettiği yerde hâkim hüküm giyer. P. SYRUS

•     Suçlunun değil, suçun yok edilmesi gerekir. BECCANİ

•     Suçu toplum hazırlar, suçlu onu işler. BUCKLE

•     Yüz kızartıcı şeyler halkın genelince onaylandığında, artık yüz kızartıcı olmazlar. CİCERO