Bir dönem Ankara yeraltı dünyasının çok ünlü bir ismi vardı. Mehmet Nabi İnciler, ya da namı diğer İnci Baba…

Geçmişte “Olay TV” kanalında İnci Baba ile yapılan bir söyleşi yayınlanmıştı.

Bir gazinoda TV kanalından görevli, İnci Baba’ya “Neden, niçin bu işleri yapıyorsun?” diye sormuştu. Ve cevap:

“Biz bir ihtiyacın ürünüyüz. Bu ülkede hukuk tam görevini yaparsa, hızlı çalışırsa bize ihtiyaç kalmaz” demişti.

Evet, hem doğru hem de çok çarpıcı bir cevap olmuştu.

Burada yasal olmayan bir davranışı onayladığımız anlaşılmamalı. Ama hukukun yürümediği bir ülkede, yaratılan bir ihtiyaçtır bu.

***

Ve bugün yeni bir ‘ihtiyaç’ ve de günümüzün vazgeçilmezi “sosyal medya”…

-Çağımızın çok hızlı bir iletişim kanalı olmuştur.

-Geleneksel medyanın yerini alır olmuştur.

-Toplumun vicdanı, adalet çığlıklarının dili olmuştur.

Ve özellikle kadına, çocuğa ve hayvana şiddet kullananlar için…

Ve yaşam tarzına saldıranlar, nefret suçu işleyenler için…

Ve toplumu rencide edenler, onur kırıcı davranışlarda bulunanlar için…

Ve de özellikle kadın cinayetleri için…

Yani bu suçlar için, adalet hissinin tatmin edilmediği hukuki adımların ve kararların, sosyal medya baskısı ile değişebildiği görülmüştür.

***

Ve yeni bir “dördüncü güç” haline gelen “sosyal medya”…

-Bugün siyasi katılım tipolojine baktığımızda sosyal medya, siyasi katılım ve siyasi protesto için öncelikli kullanılan bir kanala dönüşmüştür.

-Sosyal protesto için insanlar seslerini, bildirilerle veya imza toplayarak bildiriyor idi.

Ama bugün, sosyal medya üzerinden daha hızlı ve daha etkili bir şekilde yapabildiği görülmüştür.

Ve sosyal medya:

-Yaralanan bir adalet duygusunun olduğu noktada, adalet isteyen çığlıkları çok hızlı bir şekilde yayabilmiştir.

-Genelde ‘hukukun, yargının tıkandığı anda’ devreye girmiş, bir “Halk Mahkemesi” işlevini yapar olmuştur.

-Ve oluşturduğu kamuoyu ile toplumsal vicdanın somutlaştığı ve denge-denetleme işlevi görüldüğü bir erk haline gelmiştir.

***

İşte örnekler:

Şule Çet olayı… 29 Mayıs 2018 günü, bir plazanın 20’inci katından atılarak hayatını kaybetti. Ölümüne intihar denildi. Ama sosyal medyada oluşan kamuoyu üzerine olay mahkemeye taşındı.

İtilerek ölümüne sebep olan ve iki kere gözaltına alınıp serbest bırakılan iki sanıktan biri 12 yıl, diğeri 18 yıl 9 ay ceza aldı.

Rabia Naz olayı… 11 yaşındaki Rabia Naz, 12 Nisan 2018 günü Giresun’un Eynesil ilçesinde evinin önünde yaralı olarak bulundu. Kurtarılamadı. Adli Tıp Kurumu raporunda ölüm olayı “yüksekten düşme sonucu” denildi.

Sosyal medyanın çabasıyla, ölüme çarpmanın neden olduğu iddiasıyla olay yargıya intikal etti.

Emine Bulut olayı… Kırıkkale’de çocuğunun gözü önünde öldürüldü. Ölüm olayını gösteren görüntüler sosyal medyada yayınlandı. Toplumda büyük bir infial oluştu. Katil zanlısı müebbet hapse mahkûm oldu.

Nadira Kadirova olayı… Özbek vatandaşı… Bir İstanbul Milletvekili evinde bakıcı idi. Eylül ayında evde ölü bulundu. “Silahla intihar” denildi. Ama sosyal medyadaki paylaşımlar üzerine, taciz iddialarıyla yargıya intikal etti.

Kaz Dağları olayı… Mart 2019’da Kanadalı Alamos Gold firmasına Kaz Dağları’nda altın arama ruhsatı verildi. Yapılan ağaç katliamı üzerine on binlerce yurttaş sosyal medyada çağrılar yaptı. “Su ve Vicdan Nöbeti” adı altında Kaz Dağları’nda nöbet tutuldu. Sonuçta Kanada firmasının ruhsatı yenilenmedi. Ve maden çalışması durduruldu.

Dipsiz Göl olayı… Gümüşhane Taşköprü yaylasında, 2140 metre yüksekte, harika bir doğal güzelliği olan 12 bin yıllık bir buzul gölüdür. Define aramak için Gümüşhane Valiliği ile Kültür ve Turizm Müdürlüğü izin verdi. Göl kurutuldu, ama define bulunmadı. Durum, sosyal medyaya yansıdı. Yükselen sesler üzerine soruşturma açıldı. İzin verenler açığa alındı.

***

Diyebiliriz ki, sosyal medya artık bir “Halk Mahkemesi” olmuştur.

Ve taciz, tecavüz, şiddet görenler için…

Ve gündemden hiç düşmeyen kadın cinayetleri için…

Ve Şule Duman, Pınar Gültekin, Ayşegül Terzi, Gülay Mübarek, Duygu Delen, Özgecan Aslan olayları ve saymakla bitmez olan diğerleri için…

Ve yargıya intikal eden, ama toplum vicdanını tatmin etmeyen bu felaketler için…

“Sosyal medyada adalet aramak” hukukun yerleşemediği, yargının yürüyemediği, adaletin oluşamadığı bir ortamda, İnci Baba’nın dediği gibi bir ihtiyacın ürünü olmuştur.