Kamuoyunda “Sansür Yasası” olarak bildiğimiz internet medyası ve sosyal medyaya yeni yaptırımlar öngören kanun teklifinin TBMM Genel Kurulu’ndaki görüşmeleri devam ediyor. Ülkede pahalılık işsizlik, enflasyon, terör eylemleri gibi en yakıcı sorunlar dururken AKP iktidarı ilk iş olarak seçimlere dönük, basını susturmayı, sosyal medyayı susturmayı, halkı kör, sağır ve dilsiz bırakmayı hedefliyor.

Hukukçuların da Anayasa’ya aykırı olduğu konusunda hemfikir olduğu kanun yasalaşırsa olacaklara bakınız.

*Ekonomistler doların kaç lira olacağını tartışamayacak…

*Doktorlar salgının toplumu etkileme boyutları hakkında bilgi veremeyecek…

*Ulusal basındaki ve yerel gazetelerdeki muhalif tüm köşe yazarları kalemlerinin ucunu kırıp cebine sokacak.

*Örneğin gerçek enflasyon nedir yazamayacağız. TÜİK ne dediyse doğrudur deyip dişlerimizi gıcırdatacağız.

*Ne işkence göreni, ne de işkence yapanı, haber alsak bile yazamayacağız.

*Enflasyonu, zamların çıldırdığını, halkı boğan bu gelişmeleri dile getiremeyeceğiz…

*Çocuklara tecavüzleri, din istismarı yapanları yazamayacağız…

*İktidara eleştiri içerikli, kaşıyın altında gözün var diyemeyeceğiz…

*Üniversiteli gençler, yurtların pahalılığını, yurtların ve kredilerin yetersizliğini eleştiremeyecek, kayyım atamalarına tepki gösteremeyecek…

*Avukatların etek boylarının ölçülmesini, otobüste kısa pantolon giydiği için saldırıya uğrayan genç kızımızın haberini yazamayacağız…

*Haklı eylemleri ve kazanılmış hakları için ayağa kalkan işçileri yazamayacağız.

Ülkemiz insanı sanmasın ki sadece gazeteciler ve köşe yazarlarının çanına ot tıkanacak. Toplumun tüm kesimleri kör, sağır ve dilsiz kalacak.

AKP, MHP iktidarı bu haliyle sansür ve yasaklar konusunda 12 Eylül iktidarının da önüne geçmiştir.

Anımsayalım 1950’lerin ortasında Adnan Menderes, partisi kaybetmeye başlayınca, basına sansür yasası çıkarmış, eleştiren gazetecileri hapse doldurmuştu.

Diğer yandan ANAP (Anavatan Partisi) 1980’lerin sonunda yine partisi kaybetmeye başlayınca, bir kararname ile valilerin, iktidarı eleştiren yayınları kamu düzenini bozuyor gerekçesi ile mahkeme kararı olmadan yasaklamalarını öngörmüştü.

Gerçeğe bakın ki ne ANAP, ne de DP (Demokrat Parti) kaçınılmaz sondan kurtulamadı. AKP’nin sonu da farklı olmayacak, yeter ki sesimiz kesilmesin, yeter ki halka gerçekleri anlatabilelim. Yeter ki halk kör, sağır bırakılıp, dilsiz kalmasın. Muhalefetin uyuma lüksü yoktur. Ev ev, kişi kişi halka bu gerçeği anlatmak zorunda, tarihten ders çıkaramayan iktidarın SANSÜR YASASI ile gidiş biletini kesebiliriz.