Emperalizmin yüz yıldır kurduğu hayaller bir bir gerçekleşiyor. Anadolu’dan Kurtuluş Savaşı’mızla kovulan emperyalist ülkeler Anadolu dahil tüm Ortadoğu’yu yeniden bölüp parçalamayı programlarından hiç çıkarmadılar. Her fırsatta denediler.

İngiliz yayılmacılığının yerini ABD yeni/sömürgeciliği aldıktan sonra bölgede, Sovyetler Birliği’nin büyük etkisiyle ve güçler dengesiyle,  oturmuşluk düzeni İlk olarak Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) daha sonra Genişletilmiş Ortadoğu Projesi (GOP) adını alan emperyalist strateji adım adım ilerledi. Önce Saddam Hüseyin başkanlığındaki Irak parçalandı ve üç ayrı bölgeye dönüştü. Arkasından Tunus özgürleştirildi(!), devamında Mısır büyük çalkantılar yaşadı. Sudan ikiye bölündü. Afganistan’daki kanlı boğazlaşma ülkenin Taliban gericiliğine terkedilmesiyle sonuçlandı.

Sıra Suriye’ye geldiğinde, ülkede 2011 yılında tam bir kargaşa ortamı yaşandı.  İran’ın ve Rusya’nın Suriye Baas rejimine arka çıkmasıyla göreceli bir denge durumu oluşmuştu. Yaklaşık olarak dokuz yıl süren iç çatışma bir durgunluk dönemi yaşadı. Bu dönemde Hatay sınırımızdaki İdlip’e sıkıştırılan gerici ve işbirlikçi güçler burada yine ABD ve İSRAİL denetiminde ağır silahlar, hatta tank ve İHA’larla donatıldı, eğitildi ve uygun koşullar beklendi.

İsrail’in Gazze’de soykırım uygulaması, Lübnan’da Hizbullah’ı çökertmesi ve ABD uçaklarının Suriye içlerinde sürekli operasyonlarla İran’lı milisleri vurması, Rusya’nın Ukrayna’da savaşa zorlanması gibi nedenler emperyalizmin beklediği elverişli ortamı sağladı. Böylesi bir zamanlamada bölgede faaliyet gösteren istihbarat örgütleri Suriye’nin parçalanması için uygun ortamı bulduklarını düşünerek cihatçı piyonları sahaya sürdü. Kendilerinin tek bir askerinin dahi burnunun kanamadığı bir ortamda işlerini yardakçılarına gördürdü.

Suriye ordusu hiçbir direniş göstermeden çekildi, sahayı cihatçılara ve diğer ayrılıkçı gruplara terk etti. Sonuçta Esad’ın Şam’dan ayrılıp Lazkiye, Tartus’taki Rus üssüne geçtiği bildirildi. Sam Düştü.

Emperyalizmin kurduğu Yeni dünya Düzeni plandığı gibi tıkır tıkır işliyor. Suriye’de iktidarı ele geçiren cihatçı örgütlerin şemsiye kuruluşu Heyet Tahrir’üş Şam liderliğinde yeni yönetim oluşacağı açık. Bu radikal İslamcı örgütün Taliban ve IŞİD kökenli unsurlarının neler yapacağını süreç içinde göreceğiz. Afganistan’da ne yaşanıyorsa o olacak. Şeriat düzeninde kadına, eğitime, bilime yer yok. Burada da olmayacak.

Suriye’yi de özgürleştiren (!) emperyalizm burada duracak mı? Durmayacağını daldaki kargalar bile biliyor. Sırada İran var. Kendi içinde binbir türlü sorun yaşayan şeriatçı molla rejimi topun ağzında. İran da düşürülürse sıranın kime geleceğini öngörmek için falcı olmaya gerek yok. Ortadoğu’da demokratik, görece laik, cumhuriyet olarak varlığını sürdüren Türkiye hedeftedir. İsrail’in gözünü diktiği ‘vaadedilmiş topraklar’ içinde ülkem de var.

Ülke içindeki çeşitli istikrarsızlık nedenleri bahane edilerek bir müdahale beklenir mi? Bunu çok kısa zamanda göreceğiz. Şimdilik kafalarda İran sorununu emperyalizm lehine çözmek var.

Daha ilerisi ile ilgili bir düşünce üretmek için henüz erken. Yukarıda anlatılan olasılıklar, mevcut gelişmelerden kaynaklanan varsayımlardır. Gerçekleşip gerçekleşmeyeceği cumhuriyete sıkı sıkıya sahip çıkmamıza veya çıkmamamıza bağlı. Laik, demokratik cumhuriyetten asla vaz geçmememiz, emperyalist oyunlarda rol almamamız ve ülkemize sahip çıkmamız o kadar yaşamsal olmaya başladı ki… Yüz yıl sonra yeni bir Sevr yaşamak istemiyorsak ‘armudun sapı, üzümün çöpü’ anlayışları bir kenara bırakılmalıdır.

  Her yurttaşın, her yurtseverin derin derin düşünmesi gereken aşamadayız.

Sami Aydo¤An Har›Ta