Özgürlük ve bağımlılık, insan yaşamının iki zıt kutbunu temsil eder. Özgürlük, bireyin kendi iradesiyle seçimler yapabilme, kendi yolunu çizebilme ve hayatını kendi değerlerine göre yaşayabilme kapasitesidir.
Bizim, özellikle 68 ve 78 kuşağının en çelişkili ruh halidir, okulda defterine yazmıştır, sıraya ağaçlara, kuşların kanadına…Bu yolda ölenler olmuştur, mum gibi sönenler olmuştur ancak kendi yaşantılarında bakarsanız sürekli başkalarının özgürlüğü kendi özgürlüğünden daha önde gelmiştir, beyni, ruhu özgür olamamıştır bir türlü.
Bu kapasiteyi kaç kişi kullanabilmiştir hayatta veya keşfetmiştir? Aynen ulusların özgürlüğü gibi. Görünüşte özgür ama dışa bağımlı. İnsan da böyle özgürüm der, ancak bunu hissedemez çoğu zaman dışa bağımlı ülke insanları da, ülkeleri gibi.
Bağımlılık ise, bu kapasitenin kısıtlanması, başka bir şeye ya da birine bağlı olarak yaşamak zorunda kalma durumudur. Bu iki kavram sürekli kavga halindedir insanın iç dünyasında ve bu kavga bazen yaralar bırakır insan ruhunda, derin duygusal izler taşır, belki haberinin hiç olmadığı. Huzursuzluklar, kaygılar, öfke patlamaları belki de.
Özgürlük, bir kuşun gökyüzünde süzülmesi kadar hafif ve rahatlatıcıdır. İnsan özgürlüğü tattığında, hayatın tüm renklerini daha canlı ve parlak görür. Özgürlük, bireye sorumluluk yükler, çünkü kendi kararlarının sonuçlarına katlanmak zorundadır. Kolay değildir özgürlüğün sorumluluğunu taşımak..
Ancak bu sorumluluk, aynı zamanda yaşamın anlamını da derinleştirir. Kendi seçimini yapmanın getirdiği tatmin ve mutluluk, başka hiçbir şeyle kıyaslanamaz. Özgür birey, hayatın zorluklarıyla karşılaştığında bile, bu zorlukları aşmak için gereken gücü ve motivasyonu kendinde bulur.
Ancak bağımlılık, bu parıltılı dünyanın zıttı olarak karşımıza çıkar. Bağımlılık, bireyin kendi kontrolünü kaybettiği, dış faktörlere ya da başka insanlara bağımlı hale geldiği bir durumdur
Bir bağımlının hayatı, kendi iradesi dışında şekillenir ve bu da derin bir çaresizlik ve umutsuzluk duygusuna yol açar.
Bağımlılık, kişinin benlik saygısını zedeler, çünkü kendi hayatını kontrol edemediği hissi, değersizlik duygusunu besler. Bağımlı olduklarından sevgi bekler, ilgi bekler, ruhu özgürleşmez bir türlü.
Bağımlılığın pek çok şekli olabilir: madde bağımlılığı, teknoloji bağımlılığı, bir ilişkiye bağımlılık... Her birinde ortak olan nokta, bireyin kendi iradesini bir başkasına ya da bir şeye teslim etmesidir. Bu teslimiyet, kısa vadede rahatlama getirse de, uzun vadede bireyin kendine olan saygısını ve güvenini kaybetmesine neden olur. Bağımlı bir kişi, hayatını değiştirme gücünü kendinde bulamaz ve bu da onu daha da derin bir çıkmaza sürükler.
Özgürlük ve bağımlılık arasındaki bu çatışma, aslında insan olmanın doğasında var olan bir gerilimdir. İnsan, özgür olmak ister, ancak bu özgürlüğün getirdiği sorumluluktan da kaçmak ister.
Bu ikilem, hayatın her anında karşımıza çıkar ve her birimiz bu dengeyi bulmak için kendi iç yolculuğumuzu yapmak zorunda kalırız. Yapabilmek bile özgürlüğe giden ilk adımdır.
Bu duygusal yolculukta, özgürlüğün değerini anlamak ve bağımlılığın pençesinden kurtulmak için öncelikle kendimize karşı dürüst olmak hiç te kolay değildir. Sürekli gerekçeler arar bağımlılıktan kurtulmamak için.
Kendi korkularımızla yüzleşmeli, zayıflıklarımızı kabul etmeliyiz. Ve bu zayıflıkları güçlendirmek üzere yola çıkmaya görsün insan. O ne der , bu ne der, kim kırılır ,kim dökülür kimlerde boşluk olur… Ya mutsuz olursa insanlar, senin çıkacağın bu özgürlük yolunda.
Yola çıkmak çok iyi gelir insana, yeniden doğmak gibi, yüklerden kurtulmak gibi. Kuşlar gibi, yeni açılan çiçekler gibi..
Özgürlük ve bağımlılık, insan ruhunun iki zıt kutbu olarak hayatımızda vardır da, tercih bizimdir. Hangi taraf ağır basıyor, ölçüsü yok bunun, kendini nasıl hissettiğindir ölçün.
Özgürlüğün hafif serinliğini hissetmek, bağımlılığın ağır zincirlerinden kurtulmak… Tercih bizim…
Bu süreç, sabır ve kararlılık gerektirir, ancak sonunda, kendi hayatımızın efendisi olmanın getirdiği huzur ve mutluluk, tüm bu çabalarımıza fazlasıyla değer .
Özgür olmak, insan olmak, kendini özgür hissetmek, başkalarının özgürlüğüne saygı en derin değerlerdendir.
ANKARA