Ortadoğu kaynıyor.
7 Ekim 2023’te HAMAS’ın başlattığı saldırıyla İsrail yeni bir savaşı üstlendi ve karşı saldırıya geçti. Geçen yaklaşık 10 aylık süre içerisinde İsrail ve Nazi başbakanı Netenyahu şiddetle karşılık verdi ve o güne kadar eşi benzeri yalnızca Nazi Almanya’sında görülen bir vahşete imza attı. Soykırım uyguluyor.
Öncelikle HAMAS nedir sorusunu yanıtlayalım.
HAMAS Arafat’ın kurduğu ve ölünceye dek başında bulunduğu (FKÖ) Filistin Kurtuluş Örgütü’nü yok etmek, en azından gücünü zayıflatıp İsrail’in elini güçlendirmek için MOSSAD ve CIA tarafından kurulmuş gerici, siyasal İslamcı bir örgüttür. Filistin halkının çıkarlarını korumak şöyle dursun, emperyalist çıkarlara hizmet etmektedir. Öncelikle bunu anımsayalım.
Bu açıdan bakıldığında Amerika’nın Afganistan’da bulunan Rusya yanlısı iktidarı devirmek için yetiştirdiği Usame Bin Ladin’e kurdurduğu, Pakistan konuşlu TALİBAN örgütünün Filistin versiyonudur. Ladin’i besleyip büyüten Amerika geliştirdiği silahın kendine doğrultulduğunu görünce Ladin’i yok etmekte bir mahzur görmemiştir. Tabii bu kolay olmadı, yıllar süren bir kovalamaca sonunda evini vurarak yok etti. Ancak Taliban, kurucusu Bin Ladin gibi Amerika’ya sırtını dönüp hedef haline getirince uzun süre Taliban’a karşı savaşmış ve sonuçta yenemeyeceğini anlayınca anlaşma yoluna gitmiş, Afganistan’ı Taliban karanlığına terk ederek bütün ajanlarıyla birlikte çekilmiştir. Geri çektiği Amerikan saflarında savaşan Afgan ajanlarını kendi denetimindeki perifer ülkelere dağıtmıştır. Bu ülkeleri hepimiz biliyoruz, bu kişileri sığınmacı adı altında birçok ülkeye dağıtmış, kendi sınırları içine sokmamıştır.
HAMAS görevini layıkıyla yerine getirmiştir. FKÖ şimdi Batı Şeria’ya sıkışmış, başındaki Mahmud Abbas ile edimsiz, ABD’nin eline bakan, İsrail’in insafına (!) sığınmış durumda bir örgüt konumundadır. İsrail’de insaf varmış gibi! FKÖ içerisindeki savaşçı örgütlerden en büyüğü olan George Habbaş liderliğindeki FHKC’nin sessizliğini anlamak mümkün değil.
HAMAS İsrail’e (aslında ABD’ye) aradığı fırsatı sunmuş, İsrail saldırılarına yanıt verecek durumda olmadığını bile bile bir saldırı başlatmıştır. İsrail geçen on aylık süre içerisinde Gazze’yi yıkmış, 50.000’e yaklaşan Filistinliyi öldürmüştür ve soykırıma devam etmektedir. İsrail Gazze’yi yıkmakla birlikte savaşı kazanmış denemez. Bu süreç devam ederken savaşı tüm Ortadoğu’ya yayarak ABD’nin kendisi adına savaşa girmesini arzulamaktadır. Bu hedef doğrultusunda Tahran’da HAMAS lideri Haniye’yi vurdu. Şam’da İran yanlısı milisleri, ABD hava güçleri Irak’ta Haşdi Şabi örgütünü bombaladı, Beyrut’ta Hizbullah mevzilerini bombaladı. Görünen odur ki BOB denilen emperyalist proje yürürlüktedir. Hani 22 ülkenin sınırları değişecek diye açıklamıştı ya dönemin ABD dışişleri bakanı Condoleezza Rice . İşte bu proje. Gelişen savaş bir 3. Dünya savaşını tetikler mi, bölgesel çapta kalır mı, bilemeyiz. Bir bölgesel savaşın, birçok ülkeyi yıkmayı hedefleyen bir savaşın sınırlarını öngörmek kolay değil. Kanımca bu paylaşıma Rusya ve Çin seyirci kalmaz. Bu ise yeni bir dünya savaşı anlamına gelir.
Ukrayna’da sıkıştırılan Rusya, Asya-Pasifik’te çevrelenmeye çalışılan Çin, sürekli ABD’yi nükleer silahla vuracağını yineleyen Kuzey Kore faktörlerini de denklemin ortasına koymak gerekir.
Kasım Süleymani'nin öldürülmesine, Helikopter kazası olarak açıklanan Reisi suikastine yeterli yanıt veremeyen İran bu saldırıya güçlü bir karşılık verecek mi?
İsrail kendisine hak gördüğü din referanslı “vadedilmiş topraklar” diye adlandırdığı topraklara katil Netenyahu ile ulaşma hedefine odaklanmıştır. Bu toprakların sınırları ülkemizin bir bölümünü de kapsamaktadır. Günümüzde din referanslı savaşları yürütmek olası değil. Yürütülemez. Ekonomik çıkarların ağır bastığı 21. Yüzyılda din referanslı savaş yürümez.
Emperyalizm Ortadoğu’ya yeni sınırlar çizerken bizi dışarda tutacağını hiç düşünmüyorum. Bizim her türlü gelişmeyi pür dikkat izlememiz, diplomasiyi elden bırakmadan, savaşa dahil olmadan süreci izlememiz gerekir.
Gelinen noktada tüm dünya İran’ın İsrail saldırısına vereceği yanıtı bekliyor. İran’dan ağır intikam sesleri yükseliyor. İran çıkardığı gürültü olarak kalır mı, İsrail’e ciddi zarar vererek Gazze yıkımına son verebilir mi? Bu soruları yanıtlamak bu gece veya yarın belli olacaktır. Bu kadar tehdit yükselten bir devlet kendisini şiddetli bir yanıt vermekle yükümlü görür. İran büyük ölçekli bir saldırı gerçekleştirirse haksız sayılmaz. Kanımca İsrail İran’ı kışkırtıyor, savaşa kendilerini yalnız bırakmayacağını ilan eden ABD’yi dahil etmeyi kuruyor. Bu kaçınılmaz olarak 3. Dünya savaşına yol açar. Bu gece, yarın veya bir gün sonra patlayacak bombalar dünyanın geleceğini belirleyecektir.
Umarım Siyonist saldırı durdurulur, dünya büyük beladan uzaklaştırılır. Nazilerin katlettiği insan sayısı yaklaşık 50 milyon olarak hesaplanmıştı, bu kez milyarları bulan kıyım gerçekleşebilir.
Bu saatleri veya bu günleri soluğumuzu tutarak bekleyelim